Çıkın tradutor Inglês
73,210 parallel translation
Dinle beni, çıkın oradan.
Listen to me... Get out of there.
- Çıkın dışarıya.
Get out.
Basın açıklaması yapmadan önce dışarı çıkın, hava alın, bir kahve için.
And after it, before you make your press statement, go outside, get some air, maybe a coffee...
Bu konuda bir şey bildiğinizi, gördüğünüzü duyduğunuzu düşünüyorsanız öne çıkın.
If you believe you know or have seen or have heard something relevant... please come forward.
Violet, Klaus, Sunny, siz iyisi mi üst kata çıkın.
Violet, Klaus, Sunny, why don't you wait upstairs. The adults will take care of it from here.
Çığlık attığını duydum ve tehlikede misin diye koştum geldim.
I heard you scream, so I ran in to see if you were in danger.
Seks ya da arkadaşlarıyla olan kısacık zamanının tadını çıkarmıştır.
Enjoying what little life he had left with sex or friends.
Ama doğru bir yolu yok. Çünkü bu babanın başının altından çıkıyor.
But there is no right way, because the truth... is... this is your Father's doing.
- Bir yap da onu şişko kıçına sokayım ve dışkının kendi içinde parçalanışını göstereyim sana.
- Take a swing and I'll shove that so far up your ass, you'll have splinters in your stool.
Bunların hepsi babanın başının altında çıkıyor.
This is all His doing.
Kardeşin öldüğünde artık yoluma çıkmayacaksın.
And when your brother's dead, you won't stand in my way anymore.
Biri çizgiyi aştığında ortaya çıkıyor kafasını kesip kasabadan gidiyorsunuz.
One gets out of line, you show up, lop off its head, and leave town.
Yarın yola çıkıp o yere baskın yapacağız. Yuvayı yok edip birinci bölümü tamamlayacağız.
Tomorrow, we ship out, raid the compound, terminate the colony, and, complete Phase One.
Eğer geliyorsa ona sen bakıcılık yapacaksın.
If he's coming, you're babysitting him.
Kız bir anda ortaya çıktığını ve sonra onun peşinden geldiğini söyledi.
Girl says that, you know, it came outta nowhere and that it's coming after her next.
Crowley yaklaşık iki buçuk saat boyunca o asil kıçını öptürecek.
Crowley's got, like, two and a half more hours of gettin his pert, royal ass kissed.
Ketch'i ara eğer seni hayatta görmek istiyorsa o titiz kıçını buraya getirsin.
You call ketch, tell him if he wants to see you alive, he gets his prissy ass over here.
- Hazırlanın 10 dakikaya çıkıyoruz.
Yep. Gear up. We roll out in 10.
Biraz dağınık ve çığlıklarla oldu ama olması gerekiyordu Sam.
It was messy and... Screamy, but it had to be done, Sam.
Kıçını kurtarıyoruz.
Saving your ass.
Gerçekten sizi parçalamanın tadını çıkarmak istiyorum. İçinize girip o vıcık vıcık şeyleri almak.
Really wanna savor just ripping you apart, gettin'all up in there, and gettin'all gooey.
Evet, onun kıçına tekmeyi vurmalıydın ahbap.
Yeah, you shoulda knocked him on his butt, dude.
Malikanede sadece bir tane kamera mevcut, o da binanın girişinde. Ama kat planlarına bakıldığında o gece ekstra üç çıkış daha kullanımdaymış.
There's one CCTV camera in the vicinity of the house, in the entrance hall, but, from the floor plans, there were another three exits in use that night.
- Çıkıp etrafta ona bakındın mı?
Did you go looking for her?
Hadi Leo kaldır kıçını da tut ucundan.
Come on, Leo, get your arse into gear.
Üç kadın, bilinmeyen saldırganlar, hepsi de gece bir etkinlik çıkışı.
Three women, all attacked by an unknown assailant, all after some sort of party or a night out.
- Paul artık onun bakıcılığını yapamam.
Paul, I can't be his guardian anymore.
O halde kıçını kaldır.
Move your arse!
Uzun bir yürüyüşe çıkıp derin birkaç nefes alacaksın ardından bizi arayıp ismini bize söyleyeceksin. Senin için bilgisayara yazılım yüklemiş olan kişinin ismini.
You're gonna take a long walk and a few deep breaths, and then you'll call us, and give us the name of the person who installed that spyware for you.
Kılıcın Uhtred.
Your sword, Uhtred.
- Ağrılı bir kıçınız mı oldu lordum?
Have you a sore arse, lord?
Tek istediğim kılıcımın ucuna Kjartan'ın kalbini takmak ve kız kardeşimi görmek.
All I want is Kjartan's heart on the end of my sword, and to see my sister.
Bu Alfred için. Kılıcını Kjartan'a saklamalısın.
This is for Alfred, you must save your sword for Kjartan.
Kılıcını Kjartan'a saklamalısın!
You save your sword for Kjartan!
Yeter ki kılıcım Kjartan'ın kalbine saplansın, toprak umurumda değil.
As long as my sword finds Kjartan's heart, I do not care.
Sadece doğu kapısının açıldığını öğrendiğimizde ortaya çıkıp saldıracağız.
We will show ourselves only when we know the east door has been opened.
İç kısımlardaki kaplıcalar yolun altındaki koydan dışarı çıkmanın yolunu bulmuşlar.
The hot springs inland find their way out into the bay right under the road.
Hâkime kıyafetiyle sahneye çıkarsınız.
And you walk onto stage, dressed as a judge.
Herhangi bir hayvan sahibi size inatçı bir katırın, ödül olarak yiyecek istediği için havuca doğru gideceğini, ceza olarak kıçına vurulmasından kaçınmak için de sopadan uzaklaşacağını söyleyebilir.
Any animal owner will tell you that a stubborn mule will move toward the carrot because it wants the reward of food... and away from the stick because it wants to avoid the punishment of rump pain.
Hâkime Strauss olmasaydı Kont Olaf'ın planını açığa çıkaramazdık.
We never would've figured out Count Olaf's plan without Justice Strauss and her library.
Sen yukarı çıkıp odaya yerleş, ben de gidip çocukları bulayım, dediğine göre Sürüngen Odası'na saklanmışlar çünkü onları merdivende bıçakla kovalamışsın.
Well, why don't you go upstairs and get yourself settled? And I will go and find the children, who you say have... hidden themselves in the Reptile Room because you chased them up and down the staircase with a knife.
Siz üst kata çıkıp Peru maceranıza hazırlanın.
You better go upstairs, children, and pack for your Peruvian adventure.
Çığlık atan iguananın ta kendisi!
It's the screeching iguana!
Bütün gece Monroe'nun peşinde koşan Basın Birliği'ni ayık kafayla izlemek çok sinir bozucu ve yaralayıcı olurdu.
Had to have been pretty galling, watching the foreign press fawn all over Monroe like that.
1935'te Dangerous filmiyle ödülü kapınca medyaya, ödülün kaba etinin ilk kocasının kıçına benzediğini söylemiş.
Back when she nabbed the award for Dangerous in'35, she told the press that its posterior reminded her of her first husband's ass.
Binlerce insan yarın kırmızı, beyaz ve mavi giyerek dışarı çıkacak.
Thousands of people are gonna be out in public tomorrow wearing red, white and blue.
Ebabil gibi... â ª Kılıcının aydınlatması... â ª
♪ Of His terrible swift sword... ♪
İlk kez hakim karşısına çıkışını erkene almaya çalışacağım.
I'll check and see if I can get your first appearance moved up.
Kusura bakmayın, çıkış işaretleri konusunda yapabileceğim bir şey yok.
I'm sorry. There's nothing i can do about the exit signs.
Acıklı bir hikayeyle içeri girdiğin gibi sırtına bir sıvaz ve bir kutu sütle çıkışın garanti olurdu.
You come in here with a sob story, you leave with a pat on the back and a gallon of milk.
Dokuzuncu delikte göletin sıkıntı çıkardığını duydum.
I've heard the water gets tricky on the back nine there.