Ölümlü tradutor Inglês
1,165 parallel translation
Ve şimdi, henüz Lucifer'in olmayan karanlık ruhu çalarak... amacımıza hizmet etmek için... ölümlü olduğumuz bu yere geldik.
And we have come here, where we are mortal, to steal a dark soul not yet Lucifer's... to serve our cause.
Eros, mesela, ölümlü bir tanrı olan güzel Psyche'ye aşıktı.
- Cupid, for instance, was a god who fell in love with a beautiful mortal, Psyche.
- Tipik ölümlü işte.
- Typical mortal.
Hayatında ilk defa onun ölümlü olmasını ve sürünerek ölmesini istiyor.
For the first time in his life he wishes he was mortal, so he could crawl off somewhere and die.
Ama hiçbir ölümlü Zeus'un oğlunun üstesinden gelemez.
But no mere mortal can overcome the son of Zeus by himself.
Eğer kendime bir ölümlü yarası yapsaydım, benim de acı çekmeme izin verir miydin?
If I were to give myself a mortal wound, would you have me suffer as well?
Şimdi süper-ölümlü gücünü dışarıya çıkart.
Now summon forth that super-mortal strength of yours.
O sıradan bir ölümlü.
She's a mere mortal.
Frollo ölümlü ruhu için korkulu bir sancı duydu.
Kyrie eleison Frollo felt a twinge of fear for his immortal soul
Ölümlü bedeninin sınırlarını görüyor musun?
YOU SEE THE RESTRICTIONS OF YOUR MORTAL BODY?
Q... şu anda artık ölümlüsün, keşif için, yeni bir var oluşun var, bütünüyle, yepyeni bir ölümlü hayata, daha önceden sahip olmadığın şekilde, sahipsin.
Q... now that you're mortal, you have a new existence to explore, an entirely new state of being filled with the mysteries of mortal life, pleasures you've never felt before.
Ölümlü insanın hayal edebileceğinden daha fazla zenginlik.
More wealth than mortal man can imagine...
Ve onu yiyen herhangi bir ölümlü Tanrı olur.
And any mortal who eats it becomes a god.
Evet... ama o ölümlü olduğu zaman... tekrardan öldürülebilir.
Yes, but once he's mortal, he can be killed again.
Eğer dünyaya yaşayan bir ölümlü olarak dönmek istiyorsa, bir ölümlü gibi seyahat etmek zorunda kalacak.
If he wants to return to the world as a living mortal he'll have to travel as a mortal.
- Bana ölümlü olduğunu mu söylüyorsun?
Are you telling me you're mortal?
Bunu elde eden hiçbir ölümlü bu güçle başedemez.
No mortal who gains possession can handle the power.
Bir süreliğine sadece ölümlü değildin... insandın da.
For a while you weren't just mortal. You were human.
O zaman, önce o küçük veledi... ölümlü yaparız.
So, first you got to turn the little sunspot... mortal.
Ama biri seni bizden çaldı ve seni ölümlü yaptı. Olimpos Dağı'nda sadece tanrılar yaşayabilir.
But someone stole you from us and turned you mortal... and only gods can live on Mount Olympus.
Bizi buraya getirerek bir ölümlü oldu.
By leading us here, he is mortal now, just like you.
Tıpkı bir ölümlü gibi.
Just like the blood of a mortal.
Ölümlü bir çocuk olsan neden korkardın?
When you were a mortal boy, what did you fear?
Ölümlü hayvanlara gün doğdu.
The way was made for mortal animals.
ama şunu yapamaz, bizim ölümlü ruhumuzun özünü tutsak edemez.
but he has not, cannot, will not enslave the very essence of our mortal soul.
Belki de onlara ölümlü gibi davranmamızı istiyorlar.
Perhaps they wish us to treat them as mortals.
Bütün ebediyete kadar, bağlanan bu ölümlü çiftin kutsal nikahına şahitlik edin.
Bear witness to the holy wedlock of this mortal couple bonded for all eternity.
Eğer yaparsam, herkes bunun için bir ölümlü tarafından bana baskı yapıldığını düşünür.
If I did, everyone would think I was pressured into it by some mortal.
Sadece hikayeler duydum, ama saldırmadan hemen önce ölümlü görüntüsünü... alıyorlar gibi görünüyor ; sonra tekrar sana saldırana kadar gölge formlarına geri dönüyorlar.
- I've only heard stories but it seems they take on mortal features just before they strike. Then they go back into shade form once they hit you.
Onun açıkça ölümlü olmayışı seni rahatsız etmiyor mu?
Doesn't it bother you that she's obviously not mortal?
O yarı ölümlü.
She's half-mortal.
Bu sıradan bir ölümlü değil. Bu kişi... alışılmadık.
Not just any mortal, this one is exceptional.
Hayır, bir ölümlü olmak zorunda.
No. It has to be a mortal.
Saf bir ölümlü sana problem mi çıkartıyor?
A mere mortal giving you a problem?
Bu noktada, Büyükannenin ölümlü olmasını tartışmayalım.
- You see, I don't think at this point, we need to discuss Grandma's mortality.
Ve senden kalan son ölümlü külleri de çok sevdiğin Pasifik Okyanusu'nun derinliklerine gönderiyoruz.
we commit your final mortal remains to the bosom of the Pacific Ocean which you loved so well.
Bizce Tanrı şeytanları kısıtladı ve ölümlü yaptı.
We believe that God limited demons and made them mortal.
Bu şeytanlar ölümlü mü? Öldürülebilirler mi?
So these demons are mortal?
Ölümlü ruhun için endişeleniyorum.
I fear for your mortal soul.
Güçlerim ölümlü hayal gücünün ötesindedir.
My powers are beyond your mortal imagination.
Ölümlü babası olmayan bir adamı bulmalısın kanını harca kat.
You... must find a man... who has no mortal father... and mix his blood with the mortar.
Ama... ummm ölümlü babası olmayan bir adam... Hmm... Böyle bir adamı nereden bulurum?
But... ummm... a man who has no mortal father... hmm... where can I find a man like that?
Onu buldum. Ölümlü babası olmayan adam.
I've found him... the man without a mortal father.
Cesedi diğer pharaohların tarzında korundu ve papazlar tabutunu yağladı son yolculuğuna hazırlamak için... ölümlü dünyada.
His body was preserved in the manner of other pharaohs and priests anointed his coffin to prepare him for his final journey... into the world of the dead.
Kanlı, ölümlü, cesetli filmleri seyrettim.
I watched the film strips with the blood and the corpses.
"... Cordelia'nın dileğini geri çevirecek. Anyanka'yı ölümlü ve güçsüz yapacak. " Anlıyor musun?
"It should reverse all wishes she has granted, rendering her powerless again." You see?
İblis, ölümlü.
Demon, mortal.
Bu olay, bir yıl içinde kavşaktaki ikinci ölümlü kaza.
"It was the second fatality " at this intersection in the past year.
- Ölümlü kavgalarına müdahele edemezsin.
You can't interfere in mortal battles.
- Bu başlık Atyminius'u ölümlü tuttu.
This helmet kept Atyminius mortal.
En azından onu ölümlü yaptık.
And-And at least we made him mortal.