Ömrüm tradutor Inglês
921 parallel translation
Ömrüm boyunca böyle eğlendiğimi hatırlamıyorum.
I have never seen such interesting incident ever since I was born!
Ömrüm boyunca böyle şans görmedim.
I've never known such a fortune in my life
Bay Lestingois, sizi ömrüm boyunca seveceğim.
I'll love you all my life.
Çok kötüymüş, doktor fazla ömrüm kalmadığını söyledi.
It's pretty bad, and he says I haven't long to live.
Fazla ömrüm kalmadığını söyledi dedim!
I say, he says I won't live much longer!
Fazla ömrüm kalmadı.
I won't live long.
Ömrüm boyunca ilgi duyduğum tek adamı git öldür!
Go and kill the only man I've ever cared for!
Eğer buradan ayrılırsan ömrüm boyunca seninle asla konuşmam.
If you go away from here I'll never speak to you again as long as I live.
Ömrüm boyunca ona çalıştım.
My whole life I've worked for him.
Seni ömrüm boyunca seveceğim.
I'll love you all my life.
Ömrüm boyunca.
All my life.
Mösyö peki ya fazla ömrüm kalmadığını hissettiğimi size söylesem?
Monsieur suppose I told you I have a feeling I shan't live very long?
Bir yıl önce, doktor altı aylık ömrüm kaldığını söyledi.
A year ago, a doctor gave me six months to live.
Ama ömrüm boyunca çalıştım.
But I worked weeks all my life.
Ömrüm boyunca senden nefret etmeye, sana saygı duyup itaat etmeye söz veririm.
I promise to hate, honor, and obey you the rest of my life.
Doktor haklıysa daha ömrüm uzun.
Say, if that doctor is right, I'm good for a long time yet.
Ömrüm boyunca gördüğüm babamdan hiçbir farkı yok.
GEORGE : He isn't any different than the way he's looked all his life.
Bu tabiatta birini ömrüm boyunca tanımadım.
I never knew a person of a more even disposition...
Ömrüm boyunca, bu kadar savsaklanan bir görev anlayışı görmedim.
I never saw a more gross neglected duty in my life.
Ömrüm boyunca bu kadar çok güzel kız görmedim.
I've never seen so many beautiful girls in my life.
Bir kere sevdim, ve ömrüm boyunca seveceğim.
I have loved just once, and for all my life.
Ömrüm boyunca içki içmedim!
I never had a drink in my life!
Ben de ömrüm boyunca çiftlikleri hep sevip istemişimdir.
I've always been kind of nuts about ranches myself.
- Ömrüm boyunca bunun üzerine titreyeceğim.
- I'll treasure this for the rest of my life.
Şimdi düşünmek için koca bir ömrüm var ve sizin bir faydanız olmaz.
I've got my whole life to think about now, And you won't be of any help.
Elimdekinin yarısı ömrüm boyunca yeter.
Half what I got is enough to last me out.
Ömrüm boyunca bir daha onu görmeyeceğim.
I will never see him again in my life.
Ömrüm boyunca sakidofalik kafamı sevecek birini istedim.
All my life I wanted someone to love me for my sakidophalic head.
Nereye baksam birini görüyordum ki çoğunu ömrüm boyunca görmemiştim.
Everywhere there were faces. Most of them I'd never seen before.
Artık, ne kadar ömrüm kaldığını bilmiyorum ve ancak şimdi....... en sonunda...
It's only now that I don't know how much longer I've got to live that I finally...
Ne yaparsam yapayım en fazla altı ay ya da bir yıllık ömrüm var.
No matter what I do, I've only got six months or a year left.
Bu geceyi ömrüm boyu unutmayacağım, kastettiğin buysa eğer.
I'll never forget tonight as long as I live, if that's what you mean.
Gerek ömrüm boyunca gerek boşanmamız durumunda değiştirilemez.
or during my lifetime, should our marriage be dissolved.
Ömrüm tamamladı zaman çemberini.
My life is run its compass.
Elbette iyilik ve merhamet ömrüm boyunca beni takip edecek.
Surely goodness and mercy shall follow me all the days of my life.
- Eğer ömrüm yeter de büyürsem, Fransa tahtındaki tarihi hakkımızı arayacağım.
- An if I live until I be a man... I'll win our ancient rights in France again... or die a soldier, as I lived a king.
- Ne yazık ki, bir kraliyet saplantısı yüzünden önüme gelen... her deli kadını görecek kadar ömrüm kalmadı.
Unfortunately, there are not enough years remaining for me to see every madwoman with a royal obsession.
Daha bir hafta önce dört beş aylık ömrüm kaldığını düşünüyordum.
A week ago it looked as though I'd have maybe four or five months to live.
Ömrüm boyunca hiç bu kadar sinirlenmemiştim.
Never been so nervous in all my life.
Ben ömrüm oldukça hatırlayacağım!
Me, I'm going to remember it!
Ömrüm boyunca kıt kanaat geçinen bir öğretmen olmama müsaade edilmedi.
I wasn't cut out to be an underpaid schoolteacher all my life.
Ölüm kölelikten daha iyi çünkü ömrüm bitti ve duam karşılık bulmadı.
But death is better than bondage, for my days are ended and my prayer unanswered.
Soğuk nevaleyle evlenip ömrüm boyunca ihanet edeceğim.
I'll marry a cold fish from Boston, have one child, and cheat for life.
İnanılmaz. O çığlığı ömrüm boyunca unutmayacağım.
It * s unbelievable. I shall never forget that scream as long as I live.
- Umalım da görmeye ömrüm yetsin.
- Let's hope I live to see her.
Ömrüm boyunca yalnız iyilik ve sevgi izleyecek beni. Hep Rab'bin evinde oturacağım. "
Surely goodness and mercy shall follow me all the days of my life and I will dwell in the house of the Lord forever. "
Ömrüm boyunca bunu bekliyorum.
I've been waiting all my life.
Hasta olmadığımı söyleyip, ben burada yardıma muhtaç yatarken dışarıda sana 20 dakikalık ömrüm kaldığını söylüyor.
HE SAYS I'M NOT SICK BUT, WHILE I LIE HERE HELPLESS, HE TELLS YOU I'VE GOT A LIFE EXPECTANCY OF 20 M INUTES.
Bütün ömrüm boyunca bir an olsun başarılı bir şey yapmış olacağım ve belki de çocukların benimle gurur duyacağı anlamına gelirdi.
It would mean That for one moment In my whole life I would have done Something successful. It would mean That maybe the ch i ldren Would be very prou d of me.
Ömrüm boyunca çok bencil biri oldum... onun için birçok şeyi anlayabilirim.
I've been a very selfish man all my life... so I understand many things.
Sana bir şey sormak için aradım, Doktor ne kadar ömrüm kaldığını söyledi?
How long did the doctor say I have to live?