Ömür boyu tradutor Inglês
3,145 parallel translation
Richard Lack Arizona'da bir aileyi öldürmekten iki kez ömür boyu hapise çarptırılmış.
Richard Lack- - doing double life for killing a family in Arizona.
Şu anda Sing Sing'de beş müteakip ömür boyu cezasını yatıyor. Oğlunun üzerine gitmeyelim diye bize eski ama önemli davada yardımcı olarak.
He's serving five consecutive life sentences for contract murders up in Sing Sing, so he's giving us a couple oldies but goodies to cut his kid a break.
Yarın değil sonraki gün ömür boyu yemiş birini hapisten bir günlüğüne çıkaracağım.
I got a take-out order day after tomorrow. I got to take this lifer for a drive and see if I can I.D.
Logolarının olduğu bir dövme yaptırırsan ömür boyu beleş taco, yani...
Get free tacos for life ifyou get a tattoo of their logo.
Bir ömür boyu geri dönemeyeceğiz.
We're doomed for the rest of our lives.
Başarılı olsa bile, cezası ömür boyu hapse kadar çıkabilen çok ciddi bir suçtur.
Even if it succeeds, it is a criminal act that results in... serious punitive action, including life imprisonment.
O zaman, ömür boyu beslediğiniz tutkunuza ulaştığınızı söyleyebilir misiniz?
So, would you say you've reached the summit of your lifelong ambition?
İçeride bizi ömür boyu içeri tıkacak kadar kanıt var.
There's enough evidence to put us all away for life.
Ömür boyu o şarkıdan korkacak mısın?
You're gonna go your whole life scared of that song?
Sana söylüyorum, günahtır. Uzanmazsan ömür boyu lanet gibi peşinden gelir.
I'm telling you, it's a sin if you don't reach back and it'll haunt you the rest of your days like a curse.
Ömür boyu başarılmış bir şeyi yok ettik.
We wrecked a long life's work.
- Ömür boyu macera.
- Live a life of adventure?
Burada çok eğlendim ömür boyu sürecek dostluklar geliştirdim.
I have had a lot of fun... and formed friendships that will last a lifetime.
Yapmadığı bir şey için birinin ömür boyu hapse girmesine izin veremem.
I don't want to see a guy go to jail for the rest of his life for something he didn't do.
- Bir dakika dudakta ömür boyu kalçalarda...
- A minute on the lips is a lifetime on the...
Çocukken yedekteysen, ömür boyu yedekte kalırsın.
If you're on the bench now, you'll be on the bench of life later on.
Ömür boyu yedekte olmayacaksın.
No more bench of life.
Ömür boyu bir arkadaşın oldu.
You've made a friend for life.
Ömür boyu dostun olan biriydi.
A friend was a friend for life.
Onu daha önceden ihbar etseydiniz belki ömür boyu hapis cezası almazdı.
If you'd reported him sooner, maybe he'd not get a life sentence.
Ama aranızdan bazıları, bu programdan sonra ömür boyu arkadaş olacağınıza söz veriyorum.
I know you just met each other tonight but some of you, after this program, I promise will become lifelong friends.
Çocukluk aşkıyla evlendi ve ömür boyu sadakât yemini etti.
He married his childhood sweetheart and swore himself true.
Ömür boyu şimşek kardeşiyiz.
Thunder buddies for life.
- Ömür boyu şimşek kardeşiyiz değil mi Johnny?
Thunder buddies for life, right, Johnny?
Tamam da "ömür boyu şimşek kardeşi" lafına ne oldu Johnny?
Yeah, but what about "thunder buddies for life," Johnny?
Ömür boyu şimşek kardeşiyiz, unuttun mu?
"Thunder buddies for life," remember?
Elini nasıl kuku niyetine kullanacağını gösterirsen bir ömür boyu boşalır.
Teach a man to use his hand as a vagina, and he will shpichs for a lifetime.
Ömür boyu hapis yatacağım!
They're gonna lock me up for life!
Bir geceliğine değil, ömür boyu.
Not just for a night, but forever.
Belki bu bir ömür boyu tek şansımız.
Maybe this is the chance of a lifetime.
Babamı ömür boyu hapse atabilirdin.
You could have put my father away for life.
Kayıtsız şartsız, hiçbir birey değerlendirmesi yapılmadan ve etki altında kalmadan ömür boyu bu haktan mahrum edilemez.
No party, under any circumstances, shall be denied due and proper consideration without prejudice in perpetuity.
Ömür boyu garanti.
Lifetime Warranty.
- Ömür boyu namusluluk yemini ettik.
We've taken a lifelong vow of chastity.
Ömür boyu şamata yapmak istiyor.
"I just want to, like,'keep the party going'for life."
Halâ ömür boyu sürecek bir maceraya çıkmak istiyor musun genç adam?
You still want the adventure of a lifetime, young man?
Bir üçüncüsü olursa ömür boyu hapse düşecekti.
One more conviction for possession, and he's going back to jail for life.
Ömür boyu bu.
This is for life.
Ömür boyu hapis demek.
A life sentence.
Ömür boyu sürgüne yollandım ben.
I was sent for life.
Yine içeri tıksalar ömür boyu yiyecektim.
Could have struck me out and gave me life for fighting that cop, you feel me?
Bu kendinizi iyi hissettiren 80'lerden lanet bir film değil 7 saat boyunca geçemediğimiz sınavlarımızı karşılıklı ilişki olmayan aile yaşantılarımıza acımayı veya yalnız ve yabancılaşmış hissettiren hayatlarımızı kenara koyup, sanki ömür boyu kankaymış gibi ortak bir nokta bulabiliriz tamam mı?
And this is not the fucking feel-good 80's movie of the year, where for 7 hours, we put aside our diffs and through commiserating about our mutually dysfunctional family lives, or how lonely or alienated we each feel, we find some sort of common ground, and end up as BFFs.
Ömür boyu yanında olmak istiyorum.
I want to be by your side, forever.
YUMA TOPRAK ömür boyu hapis.
TO LIFE IN THE YUMA TERRITORIAL PRISON.
Ömür boyu hapisle GET
IT'S JUST FUNNY HOW
Hatta diyorum ki, arkadaşlığımızın bir resmini çekinelim hem böylece bu anı ömür boyu hatırlarız.
In fact, you know, let's take a photo of our friendship so we can remember this moment forever.
Sadece... ömür boyu onun radarından uzak kalabileceğim bir yol olmasını isterdim.
I just... I wish that there was a way to stay off her radar forever.
Kendini ortaya çıkarma riskine girmeden önce peşini bırakır ve sen de ömür boyu Dedikoducu Kız olarak kalırsın.
She'll quit before she'll ever risk being exposed, and you can stay Gossip Girl forever.
Bilmiyorum, onun yerinde olsaydım, babamı ömür boyu hapse gönderen adam listemin tepesinde olurdu.
I don't know, if it was me, the guy who sent my dad to prison for life - he'd be right at the top of my list.
İtiraf almada iyi şanslar. - İki kez ömür boyu hapis aldı.
Good luck getting him to confess.
- Ömür boyu sürecek bir ortaklık. - Hayatımda tek sağlam kalan ortaklık budur işte.
The only partnership in my life that has stood the test of time is this one.