Öğle yemeği tradutor Inglês
5,465 parallel translation
O 8 gün içinde, karısıyla uzun uzun konuştu kardeşiyle son bir kez kahverengi kâğıt torbada öğle yemeği yedi ve oğluyla remide hile yaptı.
In that eight days, he had long talks with his wife... shared one last brown bag lunch with his brother... and cheated his son at gin rummy.
Karımı arayıp öğle yemeği için müsait olamayacağımı söyle.
Call my wife and tell her I'm not going to be able to make lunch. Come on, let's go.
Şimdi öğle yemeği için bir saat ara veriyoruz.
We'll now take an hour recess for lunch.
Şerif ve Kern İlçesi Bölge Savcısının öğle yemeği için verilen arada hemen Amerika Birleşik Devletleri Anayasası'nı okumalarını önermek isterim.
I would just like to suggest that, in the interim period of time, in the luncheon period of time, that the Sheriff and the Kern County District Attorney, read the Constitution of the United States of America.
- Öğle yemeği yediniz mi?
Have you had lunch yet?
Bu arada, bugün başkentten gelen şu posta müfettişi ile öğle yemeği yedim. Adam seninle tanışmak istiyor ama önce cesedi bulmam gerek.
By the way, I had lunch today with that, uh, postal inspector from D.C., and he wants to meet you, but I gotta find the body first.
Cuma günü Bill Blass'le öğle yemeği yiyeceksin.
You have a lunch meeting with Bill Blass on Friday.
Öğle yemeği paran var mı?
Do you have lunch money?
En iyisi hafif bir öğle yemeği için tekrar denemek.
Better try again... for a lighter lunch.
Öğle yemeği vakti. Merhaba.
It's time for lunch.
Sanırım öğle yemeği olarak milkshake içeceğim, Marge.
I think I'll have a milkshake for lunch, Marge.
Olur da işten sonra öğle yemeği yemezsin diye hazırladım.
In case you don't get a chance to eat lunch after work.
Seni öğle yemeği yapacaktı!
He was about to make you his lunch!
Çocuklar öğle yemeği almaya gidiyoruz.
The boys, we're going to get some lunch.
- Öğle yemeği almaya gidiyoruz dedim.
- Yes? I said we're going to get some lunch.
- Dedim ki, öğle yemeği almaya...
I said we're off to get some lu...
Öğle yemeği almaya gidiyoruz dedin.
You said you were going to get some lunch.
Kocama öğle yemeği hazırlıyorum.
I'm fixing lunch for my husband.
Öğle yemeği için ara verebilir miyim?
Can I break for lunch?
Tamam, tamam, öğle yemeği ye.
OK, OK, take lunch.
Sana biraz öğle yemeği yaptım.
I made you some lunch.
Tanrım, sevgilimle öğle yemeği için buluşmam gerek.
God, now I gotta go meet my boyfriend for lunch.
Bak, kimseyi endişelendirmek istemem ama Connor gözüme öğle yemeği gibi görünmeye başladı.
Look... I don't wanna worry anyone, but Connor is starting to look like lunch.
- Öğle yemeği paran mı?
- What is that, lunch money?
Ondan daha büyük biri seni öğle yemeği niyetine yutmak için salondan çıkar.
Someone bigger than her Comes along the hall To swallow you for lunch
Telefondakiyle konuş ve öğle yemeği siparişlerini hallet.
Just deal with the call and handle lunch orders.
Nasıl öğle yemeği hazırlanacağını bilmiyorum.
I don't know how to pack a lunch.
Öğle yemeği mi?
Lunch.
Öğle yemeği servis edildi.
Lunch is served.
Yarın güzel bir öğle yemeği hazırlarım.
Tomorrow I could make us a nice lunch.
İki kahvaltı, iki öğle yemeği ve bir de geç saatte bir akşam yemeği.
Two breakfasts, two lunches and a late supper.
Öğle yemeği saatim.
It is my lunch hour.
Öğle yemeği molası! Öğle yemeği molası!
Lunch time!
Karısı da öğle yemeği için nefis bir mantarlı omlet hazırladı.
His... wife prepared me a delicious mushroom omelet for lunch.
Öğle yemeği için teşekkür ederim.
Thanks for lunch.
Tarım Bakanlığı 30 yıl içinde ilk defa öğle yemeği bütçesini altı sent arttırdı.
The U.S.D.A. increased the lunch budget for the first time in 30 years...
Öğle yemeği vakti.
It's'bout to be lunch.
Çünkü bugün öğlen Quiznos'ta öğle yemeği yemek istiyor olabilirim.
Because I was thinking I might want Quiznos for lunch today.
Her Cuma öğle yemeği sürgünümü burada geçiririm.
Well, I'm here every Friday at the close of lunch in my exile.
1 ile 3 arası öğle yemeği, 3 ile 5 arası konferans salonu 5 ile 7 arası zina.
1 to 3 lunch, 3 to 5 conference call. 5 to 7 commit adultery. Look...
Bir sonraki cuma öğle yemeği vaktinden sonra..... iş akışı yavaşlamaya başlamıştı.
The following Friday right about after lunchtime the pace of work began to slow.
Düşündüm de, bildiğim özel bir yer var, orada öğle yemeği yemek ister misin?
I was thinking, maybe you and I could have lunch at this very special place that I happen to know of?
Ama haklısın, burası öğle yemeği için garip bir yer.
But you're right, it's an odd place for lunch.
İşyerini görmek istedim. Sana öğle yemeği getirdim.
I just wanted to see where you work and, uh, bring you lunch.
KIZ # 2 : sanırım dündü, öğle yemeği ve akşam yemeğinde.
( female # 2 ) That would be yesterday, for lunch and dinner.
Öğle yemeği aldım.
This lunch!
Sizin hissettiğiniz kahvaltı ile öğle yemeği arasında oluyor.
" That you feel between breakfast and lunch.
- Öğle yemeği.
- Lunch.
Ve bana ögle yemegi ismarliyorsun.
And you're buying me lunch.
ÖĞLE YEMEĞİ 0,75 ÇAY KAŞIĞI ŞEKER EKLENMİŞ FISTIK EZMESİ ALTI ÇAY KAŞIĞI ŞEKER EKLENMİŞ JÖLE 1,5 ÇAY KAŞIĞI ŞEKER EKLENMİŞ EKMEK 9,75 ÇAY KAŞIĞI ŞEKER EKLENMİŞ GAZOZ
d You spike my blood d And you make my heart beat faster d Own me, you own d And rattle my bones d You turn me over and over d Till I can't control myself d Make me a liar, yeah
Öğle yemeği planı varmış.
She has lunch plans.