Ürünüdür tradutor Inglês
212 parallel translation
Mücadelemizin ürünüdür!
The harvest is our challenge!
"Bir hayvanın fiziksel özelliklerini alabilir mi?" diye soruyorsan hayır bu hayal ürünüdür.
If you mean "Can it take on physical traits of an animal?" No, it's fantastic.
Bu filmde anlatılan olaylar ve karakterler, 9 ay sürmüş tarihi ve trajik, Nazi işgalinden esinlenilmiş olsa da tamamıyla hayal ürünüdür.
The events and characters in this film, though inspired by the heroic and tragic story of nine months of Nazi occupation, are imaginary.
Buldukları yalnızca kendi emeğinin değil, o 999 adamın da alınterinin ürünüdür.
His find represents not only his own labor but that of 999 others to boot.
Aşk, sevgili Gigi bir güzellik ürünüdür. Sanat eseri gibi.
Love, my dear Gigi is a thing of beauty, like a work of art.
Ekrandaki hayali yaşam, bu gerçek ihtiyacın bir ürünüdür.
The imaginary life on the screen is the product of this real need.
Her bir mobilya, her bir süs İtalya, İspanya ve Fransa'dan bir ustanın ürünüdür.
Every article of furniture every decorative detail is the work of a master craftsman of Italy, of Spain or France.
Bana soracak olursanız, duymuş olduğum her şey korkunun bir ürünüdür.
In my opinion, everything I have heard has been generated by fear.
Tıpkı gri ve kahverengi doğal deriler gibi, yıllar süren bir işçiliğin ürünüdür.
It's a youthful coat.
Ama yine de estetik etki hayal ürünüdür.
But the aesthetic effect is imaginary.
Bay Mattei, gazetedeki bilgiler bir araştırmanın ürünüdür. İşinin ehli teknisyenler tarafından yapılan deneyler mevcut.
Mr. Mattei, this report is the result of studies and experiments made by technicians.
Kılıç her yönüyle usta işi demircilik ürünüdür.
Everything about them is fine metalwork.
Belki de parmağıyla işaret etmesi sizin hayalgücünüzün bir ürünüdür.
Maybe the pointing finger is a figment of your imagination.
Düzgün bir Romalı birleşmesinin güzel bir ürünüdür bu.
That is the fine product of a proper Roman union!
Bu öyküde anlatılanlar hayal ürünüdür, gerçek kişi ve olaylarla ilgisi yoktur.
the following story is fictional and does notdepict any actual person or event
Fakat sen demiştin ki Bölge üst bir uygarlığın ürünüdür. Yine de sıkıcı olmalı, tüm bu kanunlar, üçgenler, ruhu olmayan evler, Tanrısızlık, bu kesin.
But you said that the Zone was the product of a superior civilization... lt must be boring, too, all those laws, triangles, and no house spirits, and no God, that's for certain.
Bu filmdeki tüm karakterler hayal ürünüdür ama gerçekte olan olaylar genel bir durum içinde sunulmaktadır.
All the characters in this film are fictional... but are presented in a context of events which actually happened.
Umarım belgeseliniz hayal ürünüdür.
I hope your documentary is fiction.
Bilimsel keşifler, hayal gücünün bir ürünüdür.
Scientific discoveries are the product of imagination.
Bu filmde gösterilen bütün kişiler ve olaylar hayal ürünüdür. Ve gerçek hayatla olan tüm benzerlikler kaza eseridir.
All characters and events shown in this movie are fictional and therefore every coincidence with reality is completely accidental.
... kutsal adam popüler hayal gücünün bir ürünüdür.
"Legendary man is a figment of the popular imagination..."
Bu operasyondaki başarı tamamıyla dahihane bir planlamanın ürünüdür.
The success ofthis operation depended on skilful planning.
Büyük fikirler, bir adamın ruhunun bir ürünüdür. Tüm varoluşunu kışkırtır. Onu bir anda, zamanının kara cahilliğinden alır ve geleceği hissetmesini sağlar.
A great idea springs up from a man's soul agitates his entire being transports him from the ignorant present and makes him feel the future in a moment.
Büyük fikirler, bir adamın ruhunun bir ürünüdür.
A great idea springs up in a man's soul.
Ve banyosu da hayal ürünüdür.
And the bathroom is a scandal.
Var olan tüm mekaniksel oluşumlar insan ürünüdür.
All of these mechanisms are human creations.
Vietnamda korkunç şeyler görmüştüm ama çaresiz bir pumaya böylesine hakaret etmek nasıl bir zihnin ürünüdür bilmiyorum.
I saw some awful things in'Nam... but you really have to wonder at the mentality... that would desecrate a helpless puma.
Canlı dokuya zararlı olduğu için çok az sayıda tür tarafından kullanılan... bir enerjinin yan ürünüdür.
The by-product of an energy source, used by few species because it is harmful to living tissue.
Şey, uh, fasülye İsrail`in en temel ürünüdür.
Well, uh, beans were a staple of the Israelites.
Bu muhteşem gösteri, uzay boşluğunda gezinirken dünyanın manyetik alanına giren atom altı parçacıkların bir ürünüdür.
These spectacular displays occur as subatomic particles, travelling through space, enter the Earth's magnetic field.
Yapamam... Altyazı : Bu filmde canlandırılan olay ve kişiler hayal ürünüdür.
I just can't.
Onlar hayal ürünüdür.
They're make-believe.
Bazı katiller toplumun bir ürünüdür.
Some killers are products of society.
Filmler fikir birliğinin bir ürünüdür.
- No cat men! Movies are a medium based on consensus.
Belki de bunlar hayal gücümün bir ürünüdür.
I could be letting my imagination run away with me.
Kendi arılarımızın ürünüdür.
It's from our own bees.
Bu, dünyanın en nadide bilim adamlarının yıllar süren araştırmalarının ürünüdür.
This is the product of years of exploration by some of the world's most distinguished scientists.
Elinde tuttuğun ufacık kutunun içindeki şey beş yıllık araştırmanın ve yarım milyon kredinin bir ürünüdür.
What's in that container is the product of five years'work... and cost half a million credits.
Gözlerim de hayalgücümün bir ürünüdür.
Eyes being a figment of my imagination.
"Tanrı" sözcüğünün çağrıştırdıkları Tanrı'yı arayışımızın bir yan ürünüdür.
What we perceive as God is the byproduct of our search for God.
Rüyalar, çözümlenmemiş duygusal sorunların ürünüdür.
Dreams are a by-product of unresolved emotion.
- Çünkü, krema da bir süt ürünüdür.
- I mean, cream is dairy.
Böylesi bir doğurganlık nedeniyle, istenmeyen kediler... ev içindeki bağımızın üzücü bir yan ürünüdür.
With such feline fertility, unwanted cats are a sad byproduct of our domestic bond
Bir Asmik-Ace with Kurosawa Productions ürünüdür.
An Asmik Ace production with Kurosawa productions
Coşku. Kızlar, ve diğer şeyler coşkunun ürünüdür.
The buzz, and the chicks, the whatever is an offshoot of the buzz.
Bu da bir diğer başarılı temizlik ürünüdür.
This is another good cleaning product.
Clint Eastwood 1950'lerin... atom bombası sonrası toplumunun ürünüdür.
Tbe tbing about clint Eastwood is be's a product of 1950 on our society after tbe atom bomb.
Ona yapılan tecavüz ve cinayet daha da büyük bir trajedi. Bu, Amerika'daki ahlakî yozlaşmanın ürünüdür.
'A rape and murder related to a much larger tragedy,'it's a part of the moral decay of America.'
Zamanda yolculuk saçma ve fantezi ürünüdür.
Time travel it's absurd pure fantasy.
Modern banka müfettişliği beş düzenleyici adetin ürünüdür.
Modern banking regulations are a product of five regulatory traditions.
Karakterler ve olaylar hayal ürünüdür.
TO OUR COLLEAGUE - VICTIM OF HIS PROFESSION