Ütü tradutor Inglês
280 parallel translation
Bir sürü çamaşır ve ütü beni bekliyor.
I got a lot of washing and ironing to do.
Ben burada, günden güne köle gibi çalışayım, yıkama yapıp,.. .. zavallı parmaklarım acıyana dek ütü yapayım.
Here I am, slaving day after day, washing and ironing'til my fingers bleed.
Çamaşırlarını yıkar, ütü yapar, benden istediği her şeyi yapardım.
I would have washed, ironed, scrubbed... done everything she wanted of me, whether she paid me for it or not.
Sana ütü yapmayı seviyorum baba.
I love to iron for you, Papa.
O menajerle karşılaştığımda böyle ütü yapmayacaksın.
You're not gonna be ironing like this when that impresario comes along.
Ben mutfakta ütü yapıyordum.
I was ironing in the kitchen.
Bulaşık, temizlik, ütü işleri ile zevk ve ayrıcalık dolu bir hayata mı döneyim?
And what do I go back to, washing, scrubbing, ironing... and a life of taste and discrimination?
Dikiş dikebilir, ev temizliği ve ütü de yapabilirim.
I can sew too, clean a house, iron.
Bütün ütü ve yemek işini o halleder.
Ηe does all the ironing and cooking.
Bunca yıldır hala ütü yapmayı öğrenemediniz.
- After all these years, you still haven't learned how to iron.
Çok iyi ütü yapıyorsun.
Your flatwork is a gasser.
Aylardır ütü yüzü görmeyen elbiselerle dolaşır.
In a suit that he hasn't had pressed in months.
Bütün gün ütü yapmıştım...
I'd been ironing all day...
Benim için ütü yapıyor.
He irons sheets for me like you don't believe.
Çakmak, ütü, kravat, saç maşası hatta hayat sigortası bile sattım.
I sold lighters, washers, curling irons, ties... and even life insurance.
Evet, iyiyim, sadece... Biraz yorgunum, bütün gün ütü yaptım.
Yeah, I'm fine, just... I'm just tired, I've been ironing all morning.
Kıyafetimin kusuruna bakma, ama beni ütü yaparken yakaladın.
You'll have to excuse my appearance, but you've caught me on ironing day.
Bu ütü ateş gibi oldu!
This is red hot.
Acaba ütü niye sıcaktı?
I wonder why the iron was hot?
Sanırım sonra ütü yaptı ve kapatmayı unuttu.
I think she did her ironing later and forgot to switch off.
Belki ütü masasının üzerinde uyuyakalmıştır.
Maybe her back was bothering her, and she fell asleep on the ironing board.
Bana ister para ödesin ister ödemesin onun için çalışırdım. Çamaşırlarını yıkar, ütü yapar, benden istediği her şeyi yapardım.
I would have washed, ironed, scrubbed... done everything she wanted of me, whether she paid me for it or not.
"Çamaşır, ütü, tamirat, yerler temizlenecek..." Ama eve yeni geldi demek.
"Laundry, ironing, mending, floors." Just got home?
Rebecca'ya, dünyada ondan daha iyi ütü yapabilecek bir Çinli bile olmadığını söyle.
You tell Rebecca there ain't a Chinaman in all this world to beat her ironing.
Artk buharl ütü kullanyorlar.
They use steam irons now.
Norge yüksüz ütü,
Norge neutral ironer,
Biliyordun. Marie Axhelm'e gittik, ütü yapıyordu.
When we went to Marie Axhelm's and she was ironing,
Sen ütü yapıyor olursun.
You'll be ironing.
Saçlarıma kızgın ütü basmaya kalktı. Bunu nasıl yaparsın Felix?
He tried to curl my hair with the soldering iron.
- Küçük bir ütü kazası oldu da.
A small mishap with an iron.
Ben yıkanıyorum, sen ütü yapıyorsun.
I do the washing, you do the ironing.
Önlüğümü gitmeden önce ütü masasına bırak, tamam mı?
Leave it on my shelf when you go.
Belki de soygunculardan biri kızdır, çok seyahat ediyordur ve ütü istemeyen kumaş seviyordur. Kim bilir?
Who knows?
" Ve bir ütü
" And an ironing machine
Özel bir pratik ütü elbette.
It's an executive trouser press, you see.
Sonra da, ona bakmaya devam etmeliyim. Çocuk büyükannesinden hiç hoslanmiyor. Senin için biraz ütü yapmami istemez misin?
And then I'll have to keep her.
Ben ütü odasına bakacağım.
I'lI check the ironing room.
Elimde ütü var.
I'm packing an iron.
Biraz ütü işe yarar.
A touch with the iron will do.
Yemek, temizlik, dikiş süpürge, ütü ve nefes nefese kalmak.
Cook, clean, sew, vacuum, iron, and parent.
Yahudi olmak istiyorsan, Şemini Atzeret günü ütü yapamazsın!
- [Ringing] And if you want to become Jewish, you don't iron on Shemini Atzeret.
Kim'in çırağıyım. Kim'le balolara gidiyorum, ona yardım ediyorum, ütü yapıyorum.
I'm the one that's Kim's protége, because I go with Kim to the balls, help him out, help him iron.
Baloya onunla gidip ütü yapmasam buruşuk kıyafetle çıkar.
'Cause if I don't go to a ball with him and iron,
Veya kendisi ütü yapar, ama başka birinin sana destek olup şöyle demesi işe yarıyor, " Evet, yaparsın.
I mean, he'll be here wrinkled. Or he'd be there ironing. But, you know, it helps out when somebody else is there in your corner, at your side, to say, "yeah, you can do it."
Kalıcı ütü!
Perma-press!
Otel kirası 45Rs, ütü 2Rs, diş macunu 9,30Rs, yani 9.50Rs
"Hotel rent Rs. 45, iron Rs. 2, toothpaste 9.30 I mean 9.50."
Elbiseler, mektuplar, elektrikli ütü, kürk mantolar!
Clothes, letters, an electric iron, fur coats!
Bunun annesi çok yaşlı oğlum, hala taşı ısıtıp ütü yapıyor.
That nigger mama is so old, she still ironing her clothes with a hot rock.
Acele et, yığınla ütü var.
Hurry up, there's a lot of ironing.
Evet. Sizi gidi ilkel ütü kafalılar! Dinleyin!
All right, you primitive screwheads, listen up.
Bunlar buharlı ütü.
And be careful.