Üzdü tradutor Inglês
683 parallel translation
Gelmem seni üzdü mü?
Are you sorry I came?
Onun Cennet Bahçesi seni üzdü mü?
His Garden of Eden... he has made you sad?
Üç yıl sonra savaş haberleri beni derinden üzdü.
Three years later, The information outside wanted to list me gradually depressed
Okuduklarım beni çok üzdü...
Jeff, I'm terribly sorry to read...
Biliyorsun, Clara, ayrılığın beni çok üzdü.
You know, Clara, it hurt me when you left me.
- Bu beni üzdü oldukça.
- It upset me, rather.
St. Faith'te görev almak için başvuruda bulunmam sizi üzdü mü?
Mother, are you sorry that I have been appointed to take charge of St. Faith?
- Birisi üzdü mü seni? - Neden sordun ki?
- Has someone been mean to you?
Kardeşimin yaptığı bir şey üzdü seni.
Something my brother said upset you.
Bir hırsız çetesine katılıp annesini çok üzdü.
- I didn't! He joined a set of thieves and nearly broke his mother's heart.
Mağlubiyet onu çok üzdü.
The defeat was very painful for him
Bunu duymak beni çok üzdü.
It makes me very unhappy to hear that.
Böyle bir daveti reddetmesi onu gerçekten daha da çok üzdü.
I have left it alone but had to know your guest.
Mahkemenizde size yaptıkları haksız muamele hepimizi üzdü.
That raw deal they gave you at your court-martial gave us a pain in the collar.
Sadık dostum bügün ilk defa beni üzdü.
My loyal squire failed me for once.
Gazetede yazılanlar beni üzdü.
The article in the paper upset me.
Parlak yıldızımızın sönmesi hepimizi derinden üzdü, ama ağlamak da derdimize deva olmaz.
All of us have cause to wail the dimming of our shining star... but none may help our harms by wailing them.
Bu durum beni üzdü.
It made me feel sad.
Bahse girerim bu eşleri ve başkalarını üzdü falan.
I'll bet that worried the wives and the other gals something.
Sizi üzdü mü? - Hayır.
Has he upset you?
Kraliçe'nin gitmesi sizi üzdü.
Your Majesty, the Queen's departure has upset you.
O iki işe yaramaz az önce sizi üzdü, daha sonra ne yapmazlar.
Those two good-for-nothings upset you just now and they might...
Bu Alman büyükelçisi olayı beni çok üzdü.
This German embassy affair has made me most unhappy.
Sanki annemi sırtımda taşıyormuş gibi hissettim bu da beni üzdü biraz.
I felt as if I was carrying my mama on my back and it made me sad.
- Onu ne üzdü?
- Why was she so upset?
Babana yazdığın o "özel" mektup onu çok üzdü.
Your personal letter hurt your father a lot
Olanlar onu üzdü.
He was upset by it all.
- Ama beni o kadar üzdü ki! - Evet.
- But he's got me so upset!
Seni üzdü mü?
Did that upset you?
Kocanızın haberi beni gerçekten üzdü.
I was sorry to hear about your husband.
Bu durum seni üzdü biliyorum, ama ben de aynı durumdayım.
Never mind! It's the Serendipity. I'm the same.
Bu beni üzdü, ama yerine getirmek zorundayım.
It sadden me, but I have to let them do.
Octavian, Sezar'ın oğlunun şu adı seni üzdü mü?
Octavian, this what's his name, this son of Caesar does it upset you?
Bak, bu beni çok üzdü.
Well, that hurts.
Beni gerçekten üzdü.
He really has upset me
Bu gerçekten beni üzdü!
It really upset me!
"Yakında dul kalabilecek bu kadar kız görmek beni üzdü", dedim.
I told him I was unhappy to see so many brides who may soon become widows.
Bundan korkuyordum ama bunları duymak beni çok üzdü.
I was afraid of that... but hearing this makes me very sad.
İnan bana Rich, başıma geleceklerden çok senin yalan yere yemin etmen üzdü beni.
In good faith, Rich, I am sorrier for your perjury than my peril.
Şu Owen seni çok üzdü.
That fellow Owen's got you all upset.
Randevumuza gelmemeniz beni çok üzdü.
I was terribly disappointed that you couldn't keep our rendezvous.
Tavsiyeme kulak asmamanız beni üzdü, Efendi Cromwell.
I regret, Master Cromwell, that you did not heed my advice.
Conrad'ın bu çemberden gitmesi beni çok üzdü.
I feel very badly about Conrad leaving my circle.
Daha çok borçlusun. Şu erkek şapkası düşkününe bulaşmamın ücreti ne olacak? Evet, Irene, bizi üzdü, cici kız.
What about the fee I gave you for getting me tangled up with that collector of men's hats?
Bu durum beni o kadar üzdü ki seyirci kalamazdım.
It made me so sad I couldn't bear it.
Oğlum olmadığını, başka bir deyişle... annen ya da baban olmadığımı öğrenmek seni üzdü mü?
Are you sorry to find out you're not my son, that I'm neither your father or mother?
Çünkü on yıl önce yaşadığım ilişki, beni çok üzdü.
Because I had an unhappy affair ten years ago.
Evet, her ne olduysa annemi çok üzdü.
Yes, it has and it's made Mother unhappy.
Onun ölümü hepimizi üzdü.
We all feel sad ever his death
Elbette, ölümü beni üzdü.
Of course, I'm saddened by his death.
Bir kadın seni üzdü mü?
Have women hurt you?