English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ Ş ] / Şanssızlık

Şanssızlık tradutor Inglês

561 parallel translation
Arnie için büyük şanssızlık.
What a tough break for Arnie.
Pek çok kuş için büyük şanssızlık olacak.
It's gonna be a tough break for a lot of birds.
Şanssızlık işte.
Tough luck.
- Şanssızlık işte.
- Oh, that's unfortunate.
- Şanssızlık olmuş!
- Tough luck!
Denetleme amacıyla kıyıda görevlendirildim orada onunla bir kez daha karşılaşmam şanssızlıktı.
I'd been sent down to the coast to inspect some defences... and while there, it was my bad luck to run into her once more.
Sana şanssızlık getirdi mi?
Was that unlucky?
Bunun gibi kaçınılmaz bir şanssızlık güzel şehrimizin dürüst vatandaşlarını nasıl etkiler?
How can an unavoidable misfortune like this have any influence on the upright citizens of our fair city?
- Şanssızlık.
- Oh, tough going.
Ona şanssızlık getirdiniz.
You're bad luck to him.
... eğer şanssızlık vurursa, bizleri terk etme.
Do not abandon us if misfortune strikes.
- Şanssızlık Andy. - Şimdi nasıl hissediyorsun?
That's tough luck, Andy.
Ne şanssızlık.
Well, how unfortunate.
Şanssızlık diye buna denir.
That's what you call tough luck.
Şanssızlık değil mi?
Well, that was rotten luck.
Şanssızlık yaşadı.
He had a tough deal.
Diğerlerine yetişiriz sandım. Lanet olası şanssızlık olmasaydı. Şans?
We could have caught up, if it wasn't for stinking luck.
Ne şanssızlık, Marsha.
Tough break, Marsha.
Hayatımda bir gün içinde bu kadar şanssızlık yaşayan birini görmedim.
I never knew a fella could have so much bad luck in one day, in all my life.
Siyah bir kedi yolumu kesti, ne şanssızlık.
A black cat crossed my path, how unlucky
Şanssızlık!
Bad luck!
Yüce Tanrım, ne şanssızlık!
Good lord, what bad luck!
Polisin gelmesi şanssızlık oldu.
Like the policeman happened by chance.
Ne şanssızlık.
Rotten luck.
Hayır... Onlara dokunma, bu şanssızlık!
No... don't touch them, it's unlucky!
Daima kavga ediyor olmamız, şanssızlık... bu yüzden bu şeyler bizim başımıza geliyor.
It's unfortunate that we're always fighting... that's why these things happen to us.
Şanssızlık çok ani bir şekilde gelip sizi bulabilir Majesteleri.
Misfortune can strike so swiftly, Your Majesty.
" Efendi Yoshioka'nın bugün olmaması büyük bir şanssızlık.
" It is a great misfortune that Master Yoshioka is absent today
Bir şanssızlık işte.
It's just one of those things.
Büyük şanssızlık.
- Yeah. Rotten luck.
Bu zamanda ziyaret etmemiz şanssızlık olmuş.
It's unfortunate that our visit comes at this time.
Şanssızlık, Rini.
Bad luck, Rini.
- İster şans de ister şanssızlık.
WALLACE : Luckily not.
- Her tarafta şanssızlık var.
- That's tough luck all around.
Güzel, acıklı bir şanssızlık öyküsü uydur.
Make it a nice, pathetic, hard-luck story.
Arabası konusunda bir şanssızlık yaşamış.
Yeah.
Şanssızlık bu ya, yangın kanıtları yok etmemiş.
Unfortunately for you, the fire didn't destroy it.
Ne şanssızlık.
How unfortunate.
Şanssızlık, değil mi?
Well, hard luck, isn't it?
Tahmin etmeliydim aslında. Biraz da şanssızlık işte!
I should've known much better, but by chance...
- Söylemek şanssızlık getirir.
It's very bad luck to tell.
Ne şanssızlık.
How unlucky
Sırf şanssızlık yüzünden hayallerim baltalandı.
My plans have been frustrated by a mere chance.
Niyetim kötü değildi, sadece şanssızlık oldu.
It wasn't in bad faith. It was just bad luck.
Şey, şanssızlık işte, hepsi bu.
Well, it's just a bum break, that's all.
Ne şanssızlık.
What a useless lot.
- Şanssızlık ama bu.
- That's really bad luck!
- Asıl şanssızlık seninle iş çevirmek.
- Bad luck is working with a guy like you.
- Sakin ol! - Tanrım, ne şanssızlık!
How awful!
Şanssızlık, Chips.
COD Y :
Şanssızlık.
Hard luck.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]