Şurada tradutor Inglês
13,552 parallel translation
Hayır, hayır, şurada!
No, no, over here.
Şurada küçük bir yavru vardı.
There was a... there was a cub in there.
Pekâlâ Holly, sana mutlu noeller diyen adamı görürsen ben hemen şurada olacağım, tamam mı?
Okay, Holly, if you see the guy who wished you a merry Christmas, I'll be right out there, okay?
Açmadan önce şurada, şu şekilde durabilir misin?
Before you answer it, if you don't mind, if you could you stand here with your back to the door?
- Buyurun. - Şurada örümcek ağı var sanki.
It looks like there's a spider web.
- Şurada. - Nerede oğlum?
Where, you brat?
Tam şurada bir uzaylı aracı olabilir.
There could be an alien spacecraft right around the corner.
Hemen şurada.
Just there.
Gidiyor, şurada!
There he goes! There he goes!
Şurada, arka plandaki bu adama bakarsanız sahnede bir mikrofon ayarladığını görebilirsiniz.
If you look at this guy in the background right here, you can see him adjusting a mic on the stage.
Şurada. O bloknotlar bilgi yarışmaları için.
- Oh, those note pads are for trivia tournaments.
İzlerseniz, yoldan ilk sapma tam şurada meydana geliyor, yarışın 4 dakika 24. saniyesinde.
If you watch, the first swerve occurs right there at 4 minutes, 24 seconds into the race.
Sen Komiser Provenza'ya mesaj at, ben de tam şurada aramaları yapıyor olacağım.
You text Lieutenant Provenza, and I'll be right over there making these calls.
Bir saniyeliğine şurada durabilir miyiz?
Can we step over there for a second?
Şurada oturuyor olacağım. - Tamam.
I'll be sitting over there.
- Şurada.
- Over there.
Sonsuz bir hayata bir adımın kalmış şurada!
You're halfway to a life of no worries!
Zayıf olabilirsin ama şurada fazladan bir zombi daha olsa fena olmazdı değil mi?
And you may be skinny, but that wheel can always use another body. Ain't that right?
Evraklar şurada.
Paperwork's right here.
Yemek yiyoruz şurada.
Some of us are eating.
Hayır işi yapıyoruz şurada.
Dude, this is for charity.
Şurada kanepe var, televizyon var.
There is a couch, TV...
Eğleniyorduk şurada!
It was merely a jest!
Evet, aslında tam şurada, Felic- - ah, Bayan Smoak.
Yeah, it's actually right there, Felic- - uh, Miss Smoak.
Benzin istasyonunda gördüğüm bir kızı hayal etmeye çalışıyorum şurada.
I'm trying to think about a girl I saw at the gas station.
Şurada bir sürü tezgah var.
She's even got lots of food stalls.
İş üstündeyiz şurada!
I'm working here!
- Şurada!
- There.
Şurada!
There!
Bekaretimi şurada kaybetmiştim.
Lost my virginity up there.
Biri burada, belki diğeri şurada, ama bütün bu insanlar nerden çıktı Julian?
One here, maybe another there, but where did all all these people come from, Julian?
Hepinizin şurada masanın yanında durmasını istiyorum.
I'm going to have to ask you all to stand here together by the table.
- Şurada benim bile ilgimi çekmeyen götgöbek beyaz kadın var.
They have the type of fat white woman here that not even I am interested in.
Dişinde bir şey var, tam şurada.
I think you have something on your teeth, right here.
Ama bulmaca şurada :
But here's the riddle :
İki bidon şurada, üçüncüsü de yolda.
The hydrogen peroxide has to be extra concentrated or it won't work. Two cans over there, - third one's coming up.
Kral olmak istiyor. Tıpkı şurada oturan zavallı Egbert gibi.
He wants to be the king, in fact, like the pathetic Egbert over there.
- Ahır tam şurada!
- The barn's over there!
Brida atlar hemen şurada.
Bride. The horses are just there.
Şurada daha fazla yük var!
There's loads more over here!
Şurada esir tutulan kişiyi kurtarmanda sana yardım etmek için buradayım.
_
- Şurada. Şurada.
Right there.
Şurada başka bir oda olabilir mi?
Here, could there be another room?
- Şurada. Güneş gözlüğü takan.
That's him, in the dark glasses.
Laboratuvar şurada, hadi.
There's the lab. Come on.
Evet, ama şurada yerden bir fare çıktığını gördüm.
Yeah, but I saw a rat come out of the floor over there, earlier.
Şurada analdığım kadarıyla sevgilisi.
That's her boyfriend Joel Brown or so I understand.
Şurada.
Just out there.
Şurada oturan kişi yeni adamım.
This is my new man sitting back there.
Şurada..... gözünüzün hemen köşesinde.
.. just in the corner of your eye.
- Brian, şurada seninle konuşabilir miyiz?
Brian, could I talk to you over here?