English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ Ş ] / Şırınga

Şırınga tradutor Inglês

683 parallel translation
Bir şırınga bulun.
Get me a hypodermic needle.
Bir de şırınga.
The hypodermic.
Bilmediğimi söyledim. Bu elimdeki son şırınga. Kolayca kırılabilir.
Look, sailor, this is the only hypodermic I've got, and it breaks very easily.
Bana göre o koldaki bir şırınga gibi, güzel bir rüya gibi.
For me, she's like a shot in the arm, a good dream.
Şey, bir şırınga kullanıyorduk.
Well, we used a syringe.
- Şırınga, lütfen.
- Syringe, please.
Eğer ağrın çok artarsa... bu morfin. Bu da şırınga.
If that pain gets too bad this is morphine and a syringe.
Bunlar damara şırınga edilir.
You take it in the vein.
Alkol, kırık bir şırınga ve o şişe.
That bottle of alcohol and the broken syringe.
Kollarının her yerinde şırınga izleri bulunuyordu.
Their arms were covered with needle marks.
Şırınga yardımıyla.
With a hypodermic.
- Şırınga işlemine hazır olun.
- Stand by for injection.
Hayvanlara şırınga edecek malzemeleri olmalı.
There must be some instrument that they used to contaminate the animals.
Şırınga.
Hypo.
- Şırınga. - Cordrazine içindi.
The hypo, captain.
Şırınga kazasının tekrar olmamasını sağlayalım.
This time be certain that the hypo accident is avoided.
Herkese şırınga edildi ama Jarvis ve sen?
Everyone's had a shot but you and Jarvis?
Doktor. Kendine şırınga yap.
Give yourself a shot, Doc.
Bu şırınga derialtı yoluyla Rojak'e, gerekli tüm belirtileri verecek.
The shot in this hypodermic will give Rojak all the necessary symptoms.
Richter'in sağ tarafında içinde şırınga ve dosya olan bir tepsi var, Anna.
Anna, by Richter's right hand there's a tray with a hypodermic and a file in it.
- Zayıf. Çantamda adrenalin ve şırınga olacak.
I have some adrenaline and syringes in my bag.
Birisi bana 100 miligramlık bir şırınga getirsin, hemen!
Someone bring 100 milligrams of phenobarb in a syringe fast!
Onlar boş bir şırınga alıyor ve kalbin içine hava veriyor.
They take an empty syringe and force air into your heart.
Yanına bir şırınga ve David için de biraz antibiyotik almanı istiyorum.
Okay, try this one! I want you to take a syringe and some antibiotic for David.
Hemşire, daha çok şırınga gerekiyor!
Nurse, we need more needles!
Şırınga fışkırtmaları!
Fuckin'douche bags!
Hiç damarına şırınga yapmış mıydın?
Have you ever mainlined?
Sanırım ona 20 cc zehir şırınga edebilirim.
I think I can pump 20 cc of strychnine nitrate into him.
Şırınga.
A dart.
Biri bu adamın kalbine çok ince bir şırınga sokmuş.
Someone stuck a very thin hypodermic needle into this mans heart.
Sodyum Pentothal'le ikna edeceğim, şırınga ve serum verin.
I'll induce with sodium Pentothal, give an iv by syringe.
Şimdi, Şırınga iğnenizi alıp, Doktor her neredeyse onu bulup bana getireceksiniz!
Now, you can take up your needles, Doctor and whatever's in them and get the hell out of here!
Vicky kanıma tavuk çorbası şırınga etmenin dışında her şeyi yaptı.
Vicky's done everything but inject me with chicken soup.
İçinde tek taraflı şırınga torbası gizli.
One-way douche bag hid it.
Annemin eski şırınga çantasına baktığımı düşünmüştüm, ama o Ohio'da.
I thought I was looking at my mother's old douche bag, but that's in Ohio.
- Şırınga bile gerekmiyor, adamım.
- No needles, man.
Şırınga.
[Templeton] Syringe.
Bu bir çeşit şırınga.
It's a kind of syringe.
O şırınga bize lazım.
We need that syringe.
Aldım. İçindebir şırınga vardı.
I picked it up, and inside was one of those hypodermic things.
Cinayetin ölümcül bir enjeksiyonla işlendiğini kabul edersek Dr. King'in şırıngasıyla oynandığını biliyoruz. Fakat bir şırınga daha vardı.
Admitting that the murder was committed by a lethal injection... we already know that Dr King's syringe had been tampered with... but there was another syringe.
Şırınga kullanıldıysa, çok iyi bir nedeni vardı.
If a syringe was used, it was for a very good reason.
Bahse girerim koluna bir milyon dolarlık mal şırınga etmiştir.
I bet he shot a million bucks in his arm.
Bir şırınga çıkardı ve plastik torbanın içindekileri kadına enjekte etti... bardağı barın üzerine bıraktı... kapıları ve pencereleri açık bıraktı... ve evine gitti.
Takes a syringe and injects the contents of the Ziploc bag... Leaves the glass on the bar... Unlocks the door and windows...
Bir şişe insülin, şırınga ve iğne.
A bottle of insulin, a syringe and needles.
İğne, şırınga, beyaz toz güzel çeşit haplar, Demerol...
Needles, syringes, white powder, nice selection of pills, Demerol...
Mutfakta, bizim insülin ve şırınga takımımız.
In the kitchen, our insulin-on-the-needle team.
Beş tana şırınga hazırlaması için bir doktor bulun.
Get a doctor to prepare five needles.
İlk kanıtımız kabuk bağlamış şırınga.
The first issue is the encrusted needle.
- İlk olarak, kabuk bağlayan şırınga.
- First, the encrusted needle.
- Şırınga?
Keep him asleep till I tell you.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]