40ında tradutor Espanhol
1,885 parallel translation
Bundan 40 yıl sonra da yakınlarında olmak istiyorum.
Quiero estar aquí dentro de 40 años.
Bizim mermi biraz eski moda. 1940'ların başlarında, "Deutschwaffen und Munitionfabriken" adlı bir şirket tarafından imal edilmiş.
Bueno, nuestra bala es de la vieja escuela, bien, fabricado en los tempranos 40's por una compañía llamada Deutsche Waffen-und Munitionsfabriken.
40 yaşında falansın... 36.
Tienes 40 y algo, así que- - 36.
Büyük ihtimalle, asıl tasarlanan kapasitenin % 40'ı civarında.
Probablemente alrededor de menos del 40 % de la capacidad original diseñada.
Evet, ama ya yaramazsa, 40 yaşında olabilirsin.
Sí, pero si no lo hace, éste podrias ser tú en 40 años.
- 40'larında olmalı.
Podría estar en los 40 años.
Kırkında bir kadının bebek doğurması garip değil mi? Garip değil mi?
Quiero decir, mujeres en sus 40 tienen bebés, no te parece un poco raro?
40'lı yaşlarının başında, orduda görev yapmış beyaz bir erkek arıyoruz.
Recordad, estamos buscando un varón blanco, de unos 40 años, ex-militar...
O açıkça gizemli bir maya lideriydi. Gerçekten de 2.30 m civarında bir devdi
El era un misterioso líder Maya, era un gigante media entre 2,10 a 2,40 metros
30-40 yaşlarında beyaz bir adam, 1,90 m yada daha uzun,
Era muy estricto sobre esas cosas.
Louise'in 40 dakika içinde golf sahasında olması gerek ve Tom daha ödevine başlamamış bile.
Gary, Louise tiene que estar en el campo de Golf en 40 minutos. Apuesto a que Tom ni siquiera ha comenzado su reporte.
Kadın, kızdan yaşlıydı. Belki 40 yaşında vardı.
Mayor que ella, quizá 40.
40.000 in üzerinde Amerikalı denek tvlerinin karşısında mı oturuyor yani şimdi?
¿ Y está colocada cerca de la TV de más de 40.000 casas en America?
Ya da eyalet tarihinin en kötü futbol takımının antrenörü 40 yaşında bir bekâr olmayacağım.
O con 40 años y soltera, entrenando al peor equipo de fútbol de la historia del estado.
40,000 işin başında, 40,000 de işin sonunda.
40.000 al inicio, 40,000 dólares al término.
1961 yılında, 40 yaşında.
1961. 40.
Pek de şaşmamalı buna, amcamın Danimarka Kralı olduğu günlerde yaşıyoruz. Onu babamın sağlığında hiçe sayanlar, bugün bir küçük resmine yirmi altın, kırk altın, yüz altın veriyorlar.
No es demasiado raro, mi tío es rey de Dinamarca, y los que le hacían muecas cuando mi padre vivía, darían ahora 20, 40, 50 y hasta cien ducados por un retrato suyo en miniatura.
Günümüzde kozmik yağmurlar küçük boyutlu da olsa devam etmekte ve her üç saniyede bir atmosfere 20-40 ton arasında buzla kaplı kuyruklu yıldızlar çarpmaktadır.
La lluvia continúa hoy con pequeños cometas de 20 a 40 toneladas de hielo alcanzando la atmósfera terrestre una vez cada 3 segundos.
Yaklaşık 40 cm'lik bir yükselme, deniz seviyesinin altında olan ülkelerde ve şehirlerde büyük yıkım yaratacaktır.
Un aumento de sólo 37 cm significaría una catástrofe para los países y ciudades a bajos niveles de altitud.
Ama kimsenin umurunda değil, çünkü 40 yaşında bir erkek boşandığında siz erkekler birbirinize "Yürü be aslanım!" dersiniz.
Pero a nadie le importa, porque cuando un hombre de 40 se divorcia todos los amigos le dicen, "¡ así se hace, tigre!"
40 yaşında bir kadın için bekar olmak ne kadar korkutucu biliyor musun?
¿ Sabes cuán atemorizante es ser una madre soltera de 40 años?
İnan bana, 40 yıl içinde bunun meyvelerini topladığında, Öğretmen olduğun için çok mutlu olacak.
Créeme, en 40 años, cuando los intereses hayan crecido, se alegrará de que seas profesor.
İki kurban da 40'lı yaşlarında Latin asıllı erkekler.
Lo siento. Ambas víctimas eran hombres de habla hispana en sus 40.
Küçükmüş bu. Trudy'ye 10 beden pek uymaz aslında.
Es bastante pequeño, no veo a Trudy con una talla 40.
40 yaşına bastığında olur. Tüm olanlar, hoş olmayan sürprizler...
Sucede cuando cumples 40 años, junto con otras sorpresas poco placenteras.
Kimberly hakkında tek sorun büyük babasının 40 yaşında beyin kanaması geçirmiş olması,
Mi único problema con Kimberly, es que su abuelo tuvo un infarto a los 40,
Yakışıklı, 40 yaşlarında dünyayı dolaşan bir doktorsun..
Eres guapísimo, buen doctor de 40 años, que recorre el mundo.
- İyi giyimli, 40'lı yaşlarında...
Bien vestido, promediando los 40. - No ayuda demasiado.
İyi giyimli, 40'lı yaşlarında, sarı saçlı...
Bien vestida, de unos 40, rubia.
Seni beklerken havaalanında, kaldırımda, 40 dakika dikildim.
He pasado 40 minutos de pie en la salida del aeropuerto esperándote.
Ve şunu farkettim, sizin de farkedeceğiniz Bütün tuhaf katillerin tarzı bunun dışında bir şey, Ama ninjaların yaptığına çok inanmıyorum,
Y soy consciente de que probablemente verán a todo tipo de asesinos raros por aquí, pero no creo que tengan muchos ninjas, y estoy bastante seguro de que, al encontrar a este chico, será blanco, entre 25 y 40 años, con problemas de autoestima que bien se merece.
Nathan bekar, 40 yaşında ve inanılmaz zengin.
Nathan está soltero, cuarenta años, y famosamente rico.
Acaba 1.80 boylarında, 40'lı yaşların ortasında kır saçlı, özel yapım gri takımı olan yaklaşık 85 kilo civarı bir adamı tanıyor musunuz?
Quiero saber si conoce a un hombre de 1.82, en sus cuarentas, cabello canoso traje a la medida gris y pesa unos cincuenta kilos, más o menos.
Fark etmez. Bu sabah 8 : 00 civarında, ömrü boyu Louisville'de yaşamış olan 40 yaşındaki Darrin Call... Main ve Truxton caddelerinin... köşesindeki eczanenin müşterilerine saldırdı.
Justo después de las 8 : 00 de esta mañana Darrin Call de 40 años residente de toda la vida de Louisville atacó a clientes en una farmacia en la esquina de Main y la Avenida Truxton.
Adam her güne, 40 yaşında ölecekmiş gibi başlıyor.
El tipo pasa cada día asumiendo que su vida terminará a los 40.
- Tüm hayatını, 40'ında ölecekmiş gibi geçirmiş.
Estuvo preparándose toda su vida para morir a los 40 años.
Kararları sen veriyordun ama şimdi 40 yaşında, hala ayak işi yapıyorsun.
Recibes los disparos, Pero ahora tienes 40 años y sigues trabajando gratis.
Uzun zaman önce 1940'Iı, 50'li yıllarda atom bombası ve Hidrojen bombası yer üstü testleriyle gündemdeyken, Pasifikte'ki bir mercan adasında atom bombası patlattık ve birkaç yıI bekledik.
Hace mucho tiempo, al final de los'40, principio de los'50 cuando la bomba atómica y la bomba H estaban de moda con pruebas en la superficie, probamos una bomba atómica en un atolón del Pacífico
Çok, çok yavaş, 30 ila 40 kere stop ettirme, bir büyük direksiyon hatası pislik herif korna çalarken yol ayrımında birazım vitesteydi ama yapabiliyorsun.
Muy lentamente, con 30 o 40 caladas, errores al volante Tuve que embragar yo en el cruce, cuando aquel cabrón pitaba ¡ Pero puedes hacerlo!
40 yaşında dul bir bayan.
Ella era una viuda de 40 años de edad.
40 yaşında, dul.
Era una viuda de 40 años.
... 40 yaşında dul.
... 40 años de viuda.
Yani yaşasalardı 40 yaşlarında falan olacaklardı.
¿ Entonces cuánto tendrían ahora, unos cuarenta si aún estuvieran vivas?
- Hadi ama 40 yaşlarında bir doktor...
- Vamos. Quiero decir, que doctor de 40 años...
40 yaşın altında kimse Lincoln Hawk'a...
Nadie con menos de 40 años ha mostrado tanto interés por Lincoln Hawk.
Ben yüz yaşıma geldiğimde o kırk yaşında gibi olacak ve beni oradan oraya taşıyabilecek.
Cuando yo tenga 100 años el tendrá, como que, 40. Y entonces sólo podrá llevarme en brazos.
Evet, çok şişman ve muhtemelen 40'lı yaşlarında ölecek.
Sí, está muy gordo, probablemente muera a sus 40.
Beyaz, 40'lı yaşlarının ortasında, iki ay önce Chicago nehri drenaj tünelinde bulunan bir adamımız var. Ölümünden bir kaç gün sonra bulunmuş.
Hombre blanco, cuarenta y tantos años, hallado en un desague de Chicago hace dos meses, a días de su muerte.
Adına yay burcu deniyor ve galaksimizin tam ortasında bulunuyor. 40 güneş yoğunluğuna sahip.
Se llama Sagittarius A, está situado en el centro de nuestra galaxia, y tiene la densidad de 40 soles.
Ama Judith 40 yaşında.
Pero, Judith tiene 40.
Alıntılarıma devam edeyim o zaman : "Zennapril'in ortalama % 40 oranında migren ağrılarında azalma sağladığı ana sonuçlar arasındadır."
Entonces déjenme seguir citando "Resultados primarios de Zennapril incluyen una reducción del 40 % en la frecuencia promedio de las migrañas."