Adamlar tradutor Espanhol
60,369 parallel translation
Üç cinayet bitti, dördüncüye gidiyor. Ya adamlarınızdan biri ya da taklitçi.
Tres asesinatos y casi tenemos un cuarto, o es uno de sus hombres o es un impostor.
Nasıl adamlar?
¿ Qué tipo de hombres?
İyi adamlar kaybetti.
Los buenos han perdido.
- Ki bu adamlar ödemedi.
- Lo cual no hicieron.
Yani, riske attıklarım benim adamlarım.
Quiero decir, estos son mis hombres que estoy poniendo en la línea.
Hadi adamlarınla şu tarafa git.
Ve, lleva tus hombres por ahí.
Dışarıdaki adamlarına uzaklaşmalarını söyle.
Dígale a su gente que se vaya.
Onlar benim adamlarım değil!
¡ No son mi gente!
Silahlı adamlarınızla kapıma gelip sonra da sizin de beni sindirmeye çalışmadığınızı söylemeyin.
Y tampoco se presente aquí con un ejército armado diciéndose a sí misma que no está tratando de intimidarme.
Benim için sorun olmaz, Gizli Servis'teki adamları tanıyorum.
Estaré bien. Conozco a los tíos del Servicio Secreto.
Yüzbaşı Keane'in karargahta kalıp adamlarını çatışmaya göndermesi hakkında bir çok şey dinledik.
Hemos oído mucho sobre cómo el capitán Keane se quedaba en la base, enviando a sus hombres al fuego enemigo.
Kjartan'ı ve etrafını kuşatan adamları öldürmek için mi?
¿ Para qué? ¿ Para matar a Kjartan y a los hombres que están con él?
Kjartan'ın adamları babasını öldürmüş.
Los hombres de Kjartan mataron a su padre.
Şüphesiz Kjartan'ın köyde adamları olacaktır ama o ve Tek Gözlü oğlu Sven ailemi katletti ve bunun bedelini ödemek zorundalar.
Kjartan tendrá hombres en esta villa, sin dudarlo. Pero él y su hijo tuerto, Sven, asesinaron a mi familia y deben ser enfrentados.
- Bakan adamları öldüresin diye mi?
¿ Para ayudarte a matar a los hombres que miran?
- Kjartan'ın adamları tarafından.
Hombres de Kjartan.
- Adamlar eksik.
- Faltan hombres.
Ben köleyken son zamanda esir alınan bazı adamlar Ethandun Savaşı'ndan bahsettiler.
Y mientras era esclavo, algunos de los hombres recientemente capturados, hablaron de Ethandun.
Yine de adamlarını almışlar.
Aun así se llevaron a su hombre.
Adamları sana tecavüz eder.
Hará que los hombres te cojan.
Eoferwic'te bıraktıkları adamlar katledildi.
Los hombres que dejaron en Eoferwic han sido asesinados.
Bu kılıçla, Cumbraland kılıcıyla ve Tanrı'nın lütfuyla liderlik edecek gücü bulup adamlarınıza esin kaynağı olacaksınız.
Con esta espada, la espada de Cumbraland y con la gracia de Dios, que encuentre la fortaleza para guiar e inspirar a todos los hombres.
- Northumbria'da hâlâ adamlarınız var mı?
¿ Aún tienen hombres en Northumbria? Algunos.
Çoğu yerleşti ama istediğim an bana hizmet ederler. Kont Guthrum'un yanında Doğu Anglia'da da adamlarım var.
La mayoría se han asentado, pero son míos si los llamo y tengo hombres en Anglia Oriental, con el conde Guthrum.
Tam yanımda otlardan bir döşek ve savaş boyası yapmış, dönen beyaz adamlar vardı.
Había un colchón ardiendo y blancos con pintura de camuflaje.
Düşmanımız Billy ve adamları, bunlar değil.
Billy y sus hombres son ahora nuestros enemigos, pero estos hombres no lo son.
Ancak bunlar olduktan sonra Kaptan Flint'le adamlarını püskürtmek için saldıracağız.
Entonces lanzaremos un ataque convincente para expulsar al Cap. Flint y a sus hombres.
Siz ona binip Port Royal'e gidecek ve tutsakları Vali Addison ile adamlarına teslim edeceksiniz.
Subirá a bordo y pondrá rumbo a Port Royal donde entregará a los prisioneros de su bodega al gobernador Addison y a sus hombres. ¿ Lo ha comprendido?
Sizin gibi siktiğimin adamları yüzünden katılamadığımız bir savaş.
Una lucha... que nos ha sido arrebatada por vosotros, puta gentuza.
O adamlar senin kardeşin.
Esos veinte hombres son tus hermanos.
Onları serbest bıraktırmak istemesinin yegane nedeninin kasabanın adamlarımla dolup taşması ve tutsakların da kendi adamı olması...
Sabes tan bien como yo que la única razón por la que quiere liberarlos es porque los únicos soldados en la ciudad son míos y los prisioneros del fuerte seguramente seguirían sus...
Kalkmış bir de dedeme çiftliklerdeki köleler isyan ederken sokaklarda kılıçlı adamlar dehşet saçarken ve halk kendini denize atıp kaçarken Nassau'nun gelecek vaat eden bir yatırım olduğunu anlatacaktım.
La idea de estar delante de mi abuelo y sugerirle que Nassau sigue siendo una inversión viable, merecedora de su dinero, cuando... los refugiados huyen en masa... los hacendados se enfrentan a la revuelta de sus trabajadores... y hombres con espadas asesinan en las calles arbitrariamente.
Seni verip adamlarımı alacağım almasına da içimden bir ses özgür kalırsan başıma yine bir iş açacağını söylüyor.
Pero... recupero a mis hombres a cambio de ti. Pero algo me dice... que si te dejo libre, encontrarás la forma de crearme problemas una vez más y pronto.
Adamlar hazır.
Están preparados.
Kaptan Flint ile adamlarımız arasındaki ittifakın tazelenmesinin ne kadar önemli olduğunu anlamanı istiyorum.
Tienes que saber, que es importante subsanar la alianza entre la gente del Capitán Flint y la nuestra.
Şimdi ise ordu koruyor. Adamları bir araya getiriyor. Nassau'yu alıp elde tutacak bir ordu.
Ahora está formando un ejército ahí fuera, organizando, aumentando sus fuerzas, un ejército destinado a tomar y controlar Nassau.
Bu adamlar söz konusu olunca ne sizin ne de Flint'in sözünü geçtiğini de biliyorlar.
Pero también saben que cuando se trata de estos hombres, ni usted ni el Capitán Flint les tienen plenamente controlados.
Adamlar hazırlansın.
Prepare a los hombres.
Adamlarım kumsalı savunabilir.
Mis hombres pueden defender esta playa.
Bu girişim başarısızlıkla yüzleşmek üzere. Üstüne bir de valinin adamlarıyla didişecek gücü yok.
Esta iniciativa está al borde del colapso y ahora mismo no puede luchar contra los hombres del gobernador.
Hazine yahut Billy ve adamlarının sağlayacağı malzeme olmaksızın nasıl başarıp da elde tutacağız orayı acaba?
Sin los recursos que nos da el alijo o las fuerzas que aportan Billy y sus hombres, ¿ cómo demonios esperas que lo hagamos?
Zorlukla. Adamları eğitip sayısal üstünlük kurarak. Gereksinimlerimiz için sefere çıkarak.
Nos esforzaremos por conseguirlo, entrenaremos a los hombres, aumentaremos en número, cazaremos lo que necesitemos.
Buradaki yere batasıca adamlar için.
Hay tantos malditos hombres.
Haddinden kalabalık kör olasıca adamlar için.
Hay demasiados malditos hombres.
Flint bu adamların valinin askerleriyle karşı karşıya gelince kaçacağını sanıyor.
Flint cree que esta gente huiría si tuvieran que enfrentarse a los hombres del gobernador.
Adamlarınla beraber onun ölümüne neden olan işler tezgahlamayacağını mı diyorsun?
¿ Que no usarías a tus hombres para forzar una situación en la que él acabara muerto?
Nassau bir düşerse bu adamların neler yapabileceğine dair korkunç bir simge olur. Bu dalga Yeni Dünya'nın tamamını yutar.
Porque si Nassau cae, si se convierte en un símbolo sombrío del caos que esos hombres puedan llegar a causar, un grito de guerra que pueda oírse por todo el Nuevo Mundo,
Aynı adamlar gözlerini Küba'ya kaç zaman sonra dikerler dersin?
¿ cuánto tardaran esos mismos hombres en mirar hacia Cuba?
Neden Williamsburg ya da Kingston'daki kendi adamlarınızdan yardım istemiyorsun?
¿ Por qué no está en Williamsburg o en Kingston, pidiendo ayuda a los suyos?
Adamlarımla beraber seninle yelken açacağımı mı?
¿ Creé que asignaré a hombres para navegar con usted?
Adamları dört gruba ayır Staz.
Cinco vengan conmigo.