Affaire tradutor Espanhol
97 parallel translation
Benim de bir keresinde kaçamağım olmuştu.
Yo también tuve un affaire.
Bu kilit zorlanmış!
En voilà une affaire. La cerradura ha sido forzada.
"... onunla edepsizce bir ilişki yaşar mısınız? "
"... Tendría usted un affaire con él "?
Sıradan Bir Macera'ya hoş geldiniz.
Bienvenidos a "A Current Affaire".
Bir ilişkim olduğunu inkar etmiyorum.
No estoy negando que tuviera un affaire.
Yasak bir ilişki mi yaşıyoruz?
¿ Estamos teniendo un affaire?
Hey zaten onu bırakıp gitmemden hoşlanmaz
No te preocupes... no es como para que tenga un affaire con el chico.
Ben şu anda evli bir adamla bir ilişkiye hazır değilim, tamam mı?
- No estoy seguro de estar lista para un affaire con un hombre casado ahora mismo.
Paco'yla bir ilişki yaşıyor musunuz?
- ¿ Está teniendo un affaire con Paco?
- Lady Scarborough ile gizlice nişanlandınız mı?
- ¿ Qué hay de su affaire con Lady Scarborough?
- Bir ilişkisi mi vardı?
¿ El tuvo un affaire?
Çünkü bizi evlendirirken, karım onunla ilişki yaşamış.
Porque mi esposa tuvo un affaire con él, cuando nos casó.
Peki, bak... Dün gece dışarıdaydım. Bir arkadaşıma çok yakın olan birinin ilişkisi olduğunu gördüm.
Mira, anoche salí con alguien, y ví a alguien que está muy unido a una amsitad mía, teniendo un affaire.
Stan'nin bir ilişkisi var!
Stan está teniendo un affaire.
- Bir ilişkisi var.
Está teniendo un affaire.
Pekala, bak. Dün gece dışarıdaydım. Yakın bir arkadaşıma çok yakın birinin ilişkisi olduğunu gördüm.
Verás, anoche salí y ví a alguien cercano a un conocido, teniendo un affaire.
- Bir ilişkisi var. - Neyi var?
Está teniendo un affaire.
- İlişkin olduğunu biliyorum.
Sé que tiens un affaire. MUy bien.
Sırf Stan'nin bir ilişkisi var diye ondan kurtulmam gerektiği anlamına gelmez.
El hecho de que Stan tenga un affaire, no significa que deba deshacerme de él.
Hemen şimdi onun kiminle aldattığını bilmek istiyorum.
Quiero saber con quién tiene un affaire, ahora mismo.
O, Will'in babasıyla ilişkisi var, Karen.
Karen, Tina tiene un Affaire con el padre de Will.
Grace, Will'in babasının ilişkisi olduğunu söyledi.
Era el padre de Will el que tenía un affaire.
Bir dakika... Stan'in Will'in babasıyla mı bir ilişkisi varmış?
Espera, ¿ Stan tenía un affaire con el padre de Will?
Fena değil, Bayan Fleischman. Tabii eğer bundan sonra okul aile birliğinde çalışacaksan.
Está bien Sra. Fleischman, si va a seguir con su affaire con el director.
Hiçbir vukuatı yok.
Nunca ha tenido un affaire.
Dünyanın durduğu ve tüm seslerin kesildiği bir yer.
¿ En que parte vas? Diana descubrió que Mark tiene un affaire.
Kulağa cafcaflı geliyor. İlişki.
Resulta muy vulgar. "Affaire".
- Annenin ilişkisi var.
Tu madre tiene un affaire.
Ne giyiyor, pervane şapka falan mı?
¿ Tienes un affaire con alguien llamado Tim? ¿ Usa gorro?
Ben ilişki demezdim. Daha çok... Yemişim başka şeyi.
Yo no lo llamaría un affaire, en realidad es más bien..... es..... que demonios, es una aventura.
Diğer yandan, Başbakan'la iğrenç ilişkisi bu hafta herkesi şok eden saygıdeğer Agatha Runcible, gözlerinden yaşlar dökülerek pişmanlığını şu sözlerle anlattı :
Entretanto, con lágrimas en Ia cara, Agatha RuncibIe, cuyo repuIsivo affaire con eI Primer Ministro ha conmocionado a Ia nación, se lamentó de, abro comillas, su vida acabada, falsa, vacia, falsa y sin sentido, cierro comillas.
Kocam beni, size çok yakın olan biriyle aldatıyor.
Mi esposo me engaña, está teniendo un "affaire" con alguien cercano a Ud. Tal vez su mujer, o su novia...
Gelip geçici bir ilişki istemiyordum.
No quería un simple affaire.
Onunla ilişkimiz sağlam bir bağlılıktan çok gönül ilişkisi gibiydi.
Nuestra relación parecía más... un affaire que un compromiso sólido.
- Karısıyla konuşun. Belki ilişkisini biliyordur.
Habla con la mujer del muerto, puede que supiera algo del affaire.
Bir ilişkisi var.
- ¿ Qué? Tiene un affaire.
İlişkin olduğunu sanmıştım!
Trabajas con Jack Creí que tenías un affaire.
Harrison, tahminen babamızın ilişkisi olduğunu düşünüyorsun.
Harryson, déjame adivinar. Crees que papá tiene un affaire.
Doğrudan, ilişkin var mı diye sordum.
Le pregunté a la cara si tiene un affaire.
Sanırım karım beni aldatıyor.
Pienso que mi esposa esta teniendo un affaire.
Kimle bilmiyorum ama beni aldatıyor olabilir.
No se quien es él, Quizas ella esta teniendo un affaire.
Bu "birşeyler" dediğin, neredeyse evsiz sayılacak şu sörfçü adamla ilişki yaşamak olmasın?
¿ "Algo" es un código para "un affaire con un chico surfista casi sin techo"?
Karımla bir ilişkin mi var?
¿ Estas teniendo un "affaire" con mi esposa?
Ve karımın bir ilişkisinin olduğunu öğrendim.
Y acabo de descubrir que mi esposa esta teniendo un affaire..
Monica'yla bir ilişkim oldu.
Tuve un "affaire" con Mónica.
Sadece kocamın bir ilişkisi olabileceğini düşünüyorum.
Creo que mi marido puede estar teniendo un affaire....
Karımla bir ilişkin mi var?
¿ Estás teniendo un "affaire" con mi mujer?
Marlo'yla benim bir ilişkimiz var.
- Marlo y yo tuvimos un "affaire".
George'un bir ilişkin olduğundan haberi var mı?
Vaya. ¿ Sabe George que tienes un affaire? No, por favor.
- Aman Tanrım, ilişkisi var.
Dios mío, tiene un affaire.
80'lerin başında onu aldattığımı bile düşündü bu yüzden.
Hubo una época, a comienzos de los'80s en que él pensaba que yo tenía un affaire, porque no quería contarle dónde estaba este lugar.