English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ A ] / Alır mısın

Alır mısın tradutor Espanhol

6,764 parallel translation
Çay alır mısınız?
¿ Una taza de té?
Bir koşu gidip bana yağsız vanilyalı latte alır mısın evlat?
¿ Puedes hacerte una escapada a buscarme un latte descafeinado a la vainilla, niño?
Çok iyi olur, anne. Annabelle'i alır mısın?
Genial, mamá. ¿ Quieres coger a Annabelle?
Kahve alır mısın?
¿ Café?
Çay yapmıştım, alır mısınız.
Preparé un poco de té. Los invito a un té.
Aria'nın çantasını alır mısın?
¿ Puedes coger el bolso de Aria?
Birşey alır mısınız?
¿ Puedo ofrecerte algo?
- Biraz daha şarap alır mısınız?
- ¿ Quieres más vino?
- İçki alır mısın?
- ¿ Quieres algo de tomar?
Böyle bir şeyin nasıl olabileceğini bilmiyorum. Bir bardak daha alır mısın?
No sé como. ¿ Quieres otra copa?
- Acılı Cheetos'lardan alır mısın?
¿ Quieres coger Cheetos, los más picantes?
Evlat, beni bir saniyeliğine 3D moduna alır mısın acaba?
Hijo, puedes ponerme en 3D por un momento.
- Bir şey alır mısınız?
- ¿ Les puedo ofrecer algo de beber?
- Gelip beni alır mısın acaba? - Elbette.
- ¿ Vienes por mí?
Ben... Gelip beni alır mısın lütfen? Tabii.
Yo... ¿ Vienes por mí, por favor?
Tatlım, benim için çabucak arabaya gidip Produce'un İncil'ini alır mısın?
¿ Puedes ir al auto, corazón, y traerme la Biblia de Produce?
- Bir sade kahve alır mısın?
- ¿ Me das un café?
Dikkate alır mısınız bilmem ama, içlerinden birini öldüren de tek kişi.
La única persona que mató a uno de ellos, si estás contando.
Yaptığın her şey için Yüzbaşı'dan onay alır mısın?
.
Aslında Britta sarhoş olduğunda, gelip beni alır mısın?
En realidad, ¿ te importaría venir a buscarme cuando Britta del borracho?
Viski bira alır mısın?
¿ Quieres un hervidor?
Bir bardak çay alır mısın?
¿ Quieres una taza de té?
- Tatlandırıcı alır mısın?
¿ Sacarina? Sí, por favor.
Benim için onları alır mısın, lütfen?
¿ Te molestaría traérmelas, por favor?
Alır mısınız bayım?
Para usted, señor.
Öksürüğünüzü kontrol altına alır mısınız?
Si pudiera intentar reprimir la tos...
Arkanızda duran kahve kutusunu alır mısınız?
¿ Quiere agarrar esa lata de café detrás de usted?
- Onu alır mısın?
- ¿ Puedes cargarla? - Sí.
Bir kaç adım geri alır mısın?
Bien, ¿ puedes retroceder un poco?
Din işleri subayını çağırır mısın?
Oye, ¿ buscas al capellán por mí?
Bakın, üç yıl önce basit, taşralı bir kızdım. Croydon'da bir ayakkabıcıda çalışıyordum. En fazla Purley'de küçük bir ev alır, birkaç çocuk doğururdum.
Hace 3 años, era sólo Betty Jones, y trabajaba en una zapatería en Croydon, sin más perspectivas que un par de hijos y un dúplex en Purley.
İşte bu yüzden Meksikalı meslektaşlarımızla bu eğitim alıştırmalarını yapmayı teklif ediyorum böylece sınırın her iki tarafındaki ekipler bir gaz sızıntısı durumunda hazır olabilir.
Es por eso que estoy proponiendo hacemos este ejercicio de entrenamiento de emergencia con nuestros homólogos mexicanos para que las personas de ambos lados de la frontera puedan estar bien preparados en caso de una fuga en el gasoducto.
- Shmuel ve Rachel'den olma Viviane Amsalem'in ağabeyi Emil Amzaleg. - Amsalem çiftini iyi tanır mısın?
Emil Amzaleg, hijo de Shmuel y Rachel hermano mayor de Viviane Amsalem ¿ Conoce bien al matrimonio Amsalem?
Affına sığınırım. Kendimi ifade edebilmek adına çok ileri gitmemle bilinirim. Fakat daima keskin sonuçlar alırım.
Discúlpame, soy conocido por excederme para demostrar las cosas, pero siempre funciona.
Beni alır mısın?
¿ Pasas por mí?
Eğer adama bir şey yaptıysam neden kamyonunu mülkümüzün sınırında bırakayım?
Si le hice algo al tipo, ¿ por qué dejaría su camioneta en el borde de nuestra propiedad?
Farkında mısınız bilmiyorum ama umarım Başkomiser Hastings farkındadır. Çünkü bir tanıkla uygunsuz ilişkiye girmek 2008 İngiltere ve Galler Polisi İdari Yönetmeliği'ni - açık bir şekilde ihlal etmek demektir.
Seguro que está al corriente, o quizás no, pero espero que el superintendente esté al corriente de que las relaciones inapropiadas con un testigo es una infracción de las regulaciones de conducta policial de Inglaterra y Gales de 2008.
Merhaba, Roy Beye beni hatırlatır mısınız?
Hola, ¿ por favor podría hacer recordar al señor Roy?
- Alır mısın?
- ¿ Tú?
Florence Nightingale'ın azmi, sanırım onun ahlaki yapısını da bir yerlere tutturmam gerekecek.
La tenacidad de Florence Nightingale. aunque tendré que recortar al rededor de su fibra moral.
Her zaman aynısını alırım. ... şekere bulanmış çikolata parçacıklı naneli dondurma.
Siempre tomo el mismo, chispas de chocolate de menta con virutas.
Seni görevden alırsam adamın peşini bırakır mısın?
Si te reasigno, ¿ abandonarás la búsqueda de ese hombre?
Verger'ler günde 80.000 sığır ve mevsime göre 36.000 domuz kesiyor fakat bu kıyımın sadece görünen kısmı.
Los Verger matan 86.000 cabezas de ganado al día y 36.000 cerdos, depende de la temporada, pero eso es solo la matanza pública.
Lemurlara ulaştığımızda, orman boyunca yangın vardı ve umarım çok geç kalmamışızdır dedim.
Al llegar a donde estaban los lémures, los incendios avanzaban por el bosque... esperábamos no haber llegado muy tarde.
Görmedim değil devlet kuşunun bana doğru kanat çırptığını. Paltomu tuttuğunu gördüm, o ezeli kavasın pis pis sırıttığını ne saklayayım korkudan kalbimin attığını!
He visto el momento de mi mayor debilidad, y he visto al hombre eterno agarrar mi abrigo y escabullirse, y en breve estaba con miedo.
Pekâlâ Stefan, artık hayatımın aşkına ne yaptığın hakkında konuşmaya hazır mısın?
De acuerdo, Stefan. ¿ Estás listo para hablar acerca de lo que le hiciste al amor de mi vida?
Efendim, sanırım Komiser Yardımcısı Arnott karınızın bunu başkalarına anlatıp pusuya sebep olmuş olmasından endişeleniyor.
Señor, creo que lo que al sargento Arnott le preocupa es que el círculo social de su mujer pudiera haber ayudado a la emboscada.
Lütfen mahkemeye, tanık Lorna Morello'yu nasıl tanıdığınızı anlatır mısınız?
Por favor, cuente al jurado cómo conoció a la acusada, Lorna Morello.
Büyürken farkettim ki, etrafımızda vuku bulan şeylerin doğal olduğunun, insanların doğaldır, hep bu şekilde olacaktır yaklaşımının yanlış olduğunu, doğal falan olmadığını, bazı şeylerin değişebileceğini ;
Al crecer, ya sabes, poco a poco tuve este proceso de entender que todas las cosas que me rodean, lo que la gente me había dicho que era la forma natural en que las cosas serían no era en absoluto natural, había cosas que se podían cambiar
Hemşire Elkins, spinal iğneyi ve % 2'lik kokain solüsyonu içeren 10'luk derialtı şırıngasını hazırlar mısınız?
Enfermera Elkins, prepare una aguja espinal y una hipodérmica de 10 de una solución de cocaína al 2 %.
CBI'da aldığım paranın yarısını alıyorum, aşağılanma ve güvensizlikle uğraşmamı mı soruyorsan hayır, İçişlerinde çalışmaktan hoşlanmıyorum.
¿ Enfrentarme al recelo y el desprecio por la mitad de lo que cobraba en el CBI? No, no me gusta Asuntos Internos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]