Anlayamazsın tradutor Espanhol
1,405 parallel translation
Acımı anlayamazsın.
Jamás comprenderías mi dolor.
- Sen anlayamazsın.
No lo entenderían.
Popoları asla anlayamazsın.
nunca entendiste nada de traseros, Jane.
Hiçbir zaman bir şeyin değerini onu kaybetmeden anlayamazsın değil mi?
¿ No dicen siempre que quien se va sin que lo echen vuelve sin que lo llamen?
Bunu anlayamazsın.
No estas amarrada.
- Bunu anlayamazsın.
- No entenderías.
Kızını kabul etmelerini düşünmeleri için İngiltere'deki kalburüstü bir koleje, altı sıfırlı bir ağış yapana kadar bunu anlayamazsın. Akademik kayıtların bile başlı başına utanç sebebi.
No lo sabrás hasta que dones una suma de seis cifras a alguna universidad fina de Nueva Inglaterra para que consideren a tu hija cuyo promedio académico da vergüenza.
Bunu anlayamazsın.
Tú no entiendes.
Onlarla üzücü ve karmaşık bir ilişkim olduğunu söyleyeyim. Anlayamazsın.
Digamos que tengo una relación complicada que le resultaría difícil de entender.
Şehire kadar bütün yolu yürüyebiliriz ve hala odada olduğumuzu anlayamazsın.
Caminaríamos por toda la ciudad y nunca sabría que estamos en esta habitación.
Anlayamazsın.
¿ Sabes qué? No lo entiendes.
O öyle dedi, bu böyle dedi. Ne olduğunu asla anlayamazsın.
Tú dices una cosa, yo digo otra, jamás sabremos que pasó en realidad.
Siz anlayamazsınız.
Nunca se sabe.
Önemli olan eve gitmek, ama sen bunu asla anlayamazsın, değil mi?
Lo que importa es llegar a casa... pero nunca pudiste entenderlo, ¿ verdad?
Buralardan değilsen anlayamazsın...
Si no eres de ahí, no vas a entender, así que ni te voy a pedir...
Duygusal olarak bu kadar derin olan bir şeyi anlayamazsın.
No puedes entender algo tan profundo ni ninguna clase de verdadero nivel emocional. Oye, Turk.
İnsanı yiyip bitiren yalnızlığı ve aç gözlülüğü anlayamazsınız.
Ustedes no entienden la aplastante soledad y codicia.
Burada kaldığını anlayamazsın.
Parece que nunca haya dormido aquí.
Bir buçukluk olacak. Ama suratımı izlemen lazım diğer türlü dönüp dönmediğimi anlayamazsın.
Giraré en el aire, pero debes ver mi cara.
Sen bunu anlayamazsın.
Usted no comprenderá,
Sen anlayamazsın. Hayır, ben her şeyi anladım.
"No, comprendo todo,"
Eminim, benim aile açımdan bunu anlayamazsın.
Naturalmente no lo ves del punto de vista de mi familia.
Evet. Bu evde yönetim değişti. Ama farkı asla anlayamazsın.
En esta casa ha cambiado la dirección, pero no lo notarías.
Bu yüzden anlayamazsınız. Ben bir polis memuru değilim.
Sr. Tellis, no soy un oficial, entonces...
"Asla âşık olduğunu anlayamazsın."
"No sabes cuando te enamoras..."
İnan bana, kadınları anlayamazsın.
¡ Las mujeres son taradas! ¡ Te lo juro!
O zaman nasıl hissettiğimizi anlayamazsın.
No, señor, no tengo. Entonces no puede.
Sen anlayamazsın
No me entiendes, tú andas con todos.
Neler yaşadığımı anlayamazsın
No tienes puta idea de lo que he pasado.
Açıkça ne dediğimi şu an anlayamazsın Çünkü sen kendin değilsin.
Obviamente, usted no puede verlo, porque no es dueño de sí.
Aptal bir ölü balinaya verdikleri tepkiyi anlayamazsın!
Ellos... yo... tu no creerías esa clase de respuesta que tuvieron por una maldita ballena!
Hayır beni anlayamazsınız. Bir gün oğlunuz evden çıkar ve geri gelmezse..
- No tendrá idea de cómo me siento hasta que su hijo salga de su casa y no regrese.
Şu punk beyaz çocuk kafasını o zencinin k.ıçına o kadar sokmuş ki... anlayamazsın bile.
Ese pendejo blanco le chupa tanto el culo al negro... que no se entiende lo que dice.
- Yani? - Yani yani beni anlayamazsınız.
- Así que... usted no puede entenderme.
Sen bunu anlayamazsın
Tu ya no comprendes mas.
Anlayamazsın.
No lo entiendes.
- Asla anlayamazsın.
No, no entenderías
- Sen bu dünyayı anlayamazsın.
- tu no entiendes este mundo.
Anlamıyorsun Anlayamazsın.
No lo entiendes. No puedes hacerlo.
İntikam İblisi olmanın çok kesin kuralları vardır ve bunları siz asla anlayamazsınız çünkü hepiniz çok...
El código del demonio de venganza que nunca entenderás porque eres tan...
Kimin bunun parçası olduğunu anlayamazsın.
Nunca sabes quién es parte de eso
Açıklardım, ama bunu anlayamazsın.
Te lo explicaría, pero... no lo entenderías
Anlayamazsın, orada değildin.
No puedes entenderlo No estabas allí
Bu adamların beni davet etmesinin ne kadar önemli olduğunu anlayamazsın.
No entiendes lo importante que es que me hayan invitado.
Bir ışık yılı içinde gemilerimizden birine rastlarsan sana neyin çarptığını asla anlayamazsın.
Si llegas a estar a un año luz de nuestras naves, no querrás saber qué te pasará.
- Anlayamazsın, inan bana.
- No lo entenderás, créeme.
Sen asla anlayamazsın Merlin.
Nunca podrías entenderlo, Merlín.
Sen anlayamazsın.
¿ Y por qué?
Bunu nasıl anlayamazsın?
¿ Cómo es que no lo sabes?
Sen bunu anlayamazsın çünkü senin beynin normalde öyle işliyor.
Tú no logras entenderlo, porque así es como siempre te comportas.
Bir şey anlayamazsın.
No lo entendería.