Arayacak tradutor Espanhol
2,250 parallel translation
Sosyal hizmetleri arayacak mısın?
Llamarás al servicio infantil?
İşimi bitirdiğimde kendisi beni arayacak.
Cuando termine... será ella quien me llame.
Şimdi de burayı arayacak.
- No. No, ahora llamará aquí.
"Beni ne zaman arayacak?"
¿ Cuándo me llamará?
O seni sonra arayacak, oldu mu.
Te llevará después.
Çok fazla sıkma yoksa birileri osuruk polisini arayacak.
No apretes muy fuerte o alguien tendrá que llamar a la policia de los pedos.
Üzerinde parmak izi arayacak olsaydık, baş şüpheli kim olurdu?
Si buscamos huellas digitales ahí, ¿ quién sería el sospechoso número uno?
- Onu arayacak mısın?
Voy- - - ¿ Vas a llamarlo?
Tyra Banks tarafından sonuna kadar görülmüş cesur bi hareket olacak. Sonra beni arayacak ve cinsiyet zorunluluğu olmaksızın Oprah'ın Gayle'si olmamı isteyecek.
Un acto de valentia que podría terminar siendo visto por Tyra Banks quien me llamará despues y me pedirá que me convierta en la Gayle de su Oprah, pero sin las obligaciones sexuales.
Booth Taksi şöförü'nün ismini.. .. Malaki'nin Web sitesinin.. .. abone listesinden arayacak.
Haré que Booth busque el nombre del taxista en la lista de suscriptores de la Web de Malaki.
Yaklaşık altı saat sonra... David Wallace, Jim'i arayacak.
En aproximadamente 6 horas, Jim recibirá una llamada de David Wallace
Eninde sonunda arayacak.
Acabará llamando.
Arayacak.
Llamará.
Yakında arayacak.
Se pondrá en contacto contigo pronto.
Şimdi eve gideceksin Clyde'ı arayacak ve hasta olduğun için izin isteyeceksin.
Y te irás a casa, y llama a Clyde y pide un día por enfermedad
O arayacak.
O el va aparecer.
Park Chul Yong arayacak.
Habrá una llamada de Park Chul Young.
Bir peri masalı prensleri gibi, gülümsediğim zaman beni göreceksin, farkında olmadan, gözlerim yalnızca seni arayacak
Como el príncipe de un cuento... me sonreirás cuando me veas... Sin notarlo, mis ojos sólo te buscarán a ti...
Bir peri masalı prensesi gibi gülümsediğim zaman beni göreceksin farkında olmadan, gözlerim yalnızca seni arayacak ve kocaman kalbimle yüksek çığlıklar atacağım...
Como el príncipe de un cuento... me sonreirás cuando me veas... Sin notarlo, mis ojos sólo te buscarán a ti... Y mi secreto corazón agitado, lo gritará...
"Bay Stewart sizi 17 : 00'da arayacak."
El Sr. Steward le llamará a las 5 : 00 PM.
Bitince beni arayacak.
Me llamará cuando terminen.
Bence kesin arayacak.
Creo que va a llamarte.
Çünkü beni arayacak. Beni arayacak.
Por qué él me llamará...
Amy seni arayacak.
Amy te va a llamar.
Sonuçta arayacak kimsesi kalmayanların arayacağı kişisin.
Al final solo eres un número de teléfono para los que no tienen a nadie.
- Bu daha derine dalmak su altında daha az zaman ve arayacak daha çok alan demek.
- Tendremos que bucear más profundo, menos tiempo bajo el agua, cubriremos menos terreno.
- Ve eşimi arayacak bir yer lazım.
Y necesito hacer una llamada.
Diğerini arayacak.
Llamar a la otra.
Hayır, arayacak vaktim yok.
No, y no tengo tiempo para buscarla.
Hayır efendim, sadece, arayacak zaman bulamadım.
No seсor, sуlo no tuve tiempo de encontrarla.
Başkan yardımcısı bir saat içinde arayacak.
El jefe de gabinete llamará en una hora.
O yüzden, Leslie hesap kitapla ve ben de saymayla uğraşırken sen de paramı koyduğun tüm bankaları arayacak ve bugün nakit olarak çekmeye geleceğini söyleyeceksin, Sam.
Así que mientras Leslie calcula eso, y yo cuento esto tú, Sam, llama a todos esos bancos donde depositaste el dinero. Diles que irás hoy mismo a retirar el efectivo. ¿ Entendido?
Kim arayacak diyeyim?
Quién digo que llamará?
- Telefonumla kendi telefonunu arayacak ve böylece numaramı öğreneceksin.
- Vas a agarrar mi teléfono y llamar al tuyo para tener mi número.
Tamam, sadece onu bu gece geri al Tommy yoksa yargıç polisi arayacak.
Muy bien, solo regrésalo, Tommy, esta noche, o el juez llamará a la policía.
Arayacak.
Va a llamar.
Polisi mi aradın yoksa arayacak mısın?
Usted llamó a la policía o se le llame a la policía?
- Tatlım, arayacak bir şey yok.
Cariño, no hay nada que buscar.
Bilsen kaç defa arayacak oldum- -
He estado a punto de llamarte muchas veces.
Birkaç gün içinde seni arayacak.
te llamará en unos días.
Bu gece beni arayacak..
Cuando me llame esta noche..
Birkaç gün arayacak ve bırakacak.
Él llamará durante un par de días y lo dejará.
kaçacak yer arayacak.
saldrá corriendo.
Hadi. Ona evi aratsan iyi olacak, yoksa annesi polisi arayacak.
Tal vez te llame a casa, antes de su madre para llamar a la policía.
Arayacak.
Él llamará.
Arayacak kimse kalmadı! Şimdi git de Meier'e toz olmasını söyle, tamam mı?
Ahora sal y dile a Meier que se vaya, ¿ de acuerdo?
Vardığında beni arayacak.
Me llamará cuando llegue.
Kimse bir şey bilmiyor. Arayacak kimse kalmadı!
Nadie lo sabe, ya no queda nadie a quien llamar.
Bu yüzden biliyorum ki şimdi Meredith Reed'in yayımcısını arayacak ve hikayeyi örtbas etmesini sağlayacaksın.
Es por eso que sé que llamará al editor de Meredith Reed y asegurarse de que él termine con la historia.
Annen bu duruma çok üzülecek sonra annemi arayacak, o da beni arayacak ve benim bütün bunlar için enerjim yok.
Tu madre estaría tan molesta, y luego ella llamará a mi madre, y luego a mi, y no tengo la energia.
- Açmadım, suratına kapattım, bir de sabah sabah arayacak...
¿ Respondiste?