Armanı tradutor Espanhol
248 parallel translation
Yakaladığımızda onu, sizin armanızın olduğu gümüşlerle bulduk.
Lo atrapamos y vimos que tenía vajilla con su emblema.
Aile armamız çember içinde bir turnaydı ve armanın süsleri -
El penacho de mi familia era de plumas de grulla.
Armanı unutmuşsun.
Has olvidado la placa.
Yüzükteki armanın aynı... Lupin?
La misma cresta que estaba en el anillo... ¿ Lupin?
Evine dön ve armanı parlat.
Andate a casa a lustrar tu placa.
Elbisesinde sizin aile armanız var.
Tiene el escudo de su familia en sus ropas.
Armanı düzelt, Doolie.
Sube tu bandera, Doolie.
Armanın etrafında el işçiliğine bakın ve bunlar da en iyi antilop boynuzundan yapılmış dünyaca ünlü corisso düğmeleri.
Este logo esta bordado a mano y lleva botones Corriso, los más famosos del mundo, hechos por la exquisita empresa Andulo.
Ve bir de armanın erafındaki el işçiliğine bak.
-... Y mira este logo bordado a mano.
Armanın buraya asılmasını istiyorum.
Quiero que el escudo de armas se exhiba aquí.
Armanın buraya asılmasını istiyorum.
Quiero que el escudo de armas cuelgue de ahí.
Armanı göreyim.
Déjame ver tu parche.
Evet, yüzüğündeki armanın aynı.
Sí, coincide con tu anillo.
- Paketleri de mi kızlar yapıyor?
¿ Las chicas también arman las cajas de envío?
Dışarıda işsizler eylem yapıyorlar.
Mientras tanto, los parados arman lío fuera.
Avlandığını düşündüm. Tazıların sesinden anlamamak imkansız.
Imaginé que serías tú el cazador, tus perros arman un escándalo inconfundible.
Eğer gösterini güzel bir vodvil haline getirirsen şu anki maaşının 2 katını, 10 hafta gösteri garantisi ve ismin afişte 3. veya 4. olacak.
Si arman un buen número de variedades cobrarán el doble, tendrán 10 semanas y el tercer o cuarto lugar.
Ortalığı kızıştırmada gazetelerin üzerine yok.
Los periódicos arman escándalo.
Yaramazlık yaparlar.
Arman jaleo y se portan mal.
Bir sistem icat edip ona sadık kalırlar...
Cuando arman un sistema, lo mantienen en pie hasta el final.
Çok ses yaparlar.
Ellos arman mucha bulla.
Gazetelerdeki dedikodular çok kötü.
Qué lástima lo del alboroto que arman los periódicos.
Bu karmaşa ve çocukların arasında imkansız bir şey bu.
Es imposible con el jaleo que arman los niños.
Arman filan da var.
Con penacho y todo.
Baylar bu, Bay Vogel'in genç vasisi ve en başta gelen öğrencisi Bay Arman.
Éste, señores, es el joven ayudante del Sr. Vogler... y su alumno más avanzado, el Sr. Aman.
Lukey, köpekler neden böyle havlıyor?
Lukey, ¿ por qué arman tanto jaleo los perros?
Köpekler mi? Köpekler hiç böyle havlamazdı.
Ya sabe que arman jaleo por nada.
Her zaman berbat ederler.
Bueno, siempre arman líos.
Saldırıdan iki gün sonra... askeri yetkililer, salgın hastalıkları önlemek amacıyla... darbe almış olan Rochester'da 3 km karelik bir alanı kordon altına aldı. Hayatta kalan polisler, cesetlerin yakma işleminden önce... akrabaları tarafından taşınmasını... gerekirse güç kullanarak engellemek için silahlandırıldı.
Dos días después del ataque, las autoridades militares, para detener una posible difusión de enfermedades, sellan dos millas cuadradas de la zona dañada de lo que había sido Rochester y arman a los policías supervivientes, determinados a evitar por la fuerza si es necesario
- Önemli değil. Çok meraklılar!
- No hay de qué. ¡ Arman mucho jaleo!
Bu sendeki armanın aynısı değil mi?
¿ Y no es ese tu blasón?
Onları yerleştirin!
¿ Por qué arman tanto escándalo aquí?
Bunun için hïrçïnlasïyorlar.
Por eso arman tanto jaleo.
Kıyamet cihazını kullanırlarsa diye.
Por si arman el destructor.
Kadınlarınızla beraber çalışıyorsunuz Onlara silah verip... kıyafet giymeye zorluyorsunuz.
Trabajan con sus hembras las arman y las llevan vestidas.
Goss'un tüm yaygarasına rağmen... Barzanların ihtiyaç duydukları kaynaklara sahip değiller.
A pesar de todo el ruido que arman, carecen de los recursos que necesitan los Barzan.
Biz söylersek fazla sorun olmaz, ama bir supya söylerse, yani denizci O zaman dövüş şehri gibi olur.
Está bien si nosotros lo decimos, pero si un calamar lo dice, un marinero entonces se arman los golpes.
Çoğu zaman melez çocuklar karmakarışık bir halde doğuyor.
No. A menudo los niños se arman un lío, acaban pirados.
Düşmanlarımızı silahlandırmak yetmedi.
Primero arman a nuestros enemigos.
Bazı adamlar garajlarında sandal yaparlar.
Algunos arman botes.
Suç örgütleri insanları korkutmak için bu hikâyeleri yayıyor.
Los sindicatos del crimen arman esas historias para asustar a la gente.
Boyun arman!
¡ Tu corbatín!
Benim düşündüğüm şey... Maphias ve ben saldırıya buradan liderlik edeceğiz... sen ve diğerleri kendinizi silahlandırıp, yapabileceğiniz şeyi yaparken... - burada ve burada.
Estuve pensando que Mafías y yo podemos liderar el ataque por aquí mientras tú y los demás se arman, y hacen lo que pueden aquí y aquí.
Neden bilek güresi yapmıyorlar?
Bien, por qué no arman una pelea.
Devreye bağlanıyorum.
Me arman con alambraje.
Hakem Arman Butterworth'a göre Lewis 97... - Lewis mi? - Boudreau 96.
Juez Arman Butterworth ha otorgado 97 a Lewis... 96 a Boudreau...
Birbiriyle el ile birleşirler.
- ¡ Lo es! Arman cada una de estas a mano.
Söylemek istediğin, daha doğrusu resmen... bağırdığın şeyler, bence çok ukalacaydı.
Todo ese bochinche que arman para hablar... "hablar", para gritar, me pareci ¢ muy pretencioso.
- Okul arman nerede?
¿ Dónde está el escudo del colegio?
Bobby bu gürültüde uyuyamıyor.
Si arman tanto jaleo Bobby no puede dormir.
Yapma Adrian, nasıl olduğunu biliyorsun.
- ¿ te los arman? Ay, dale, adrián, no me hinchés las pelotas, sabés cómo es esto.