Arén tradutor Espanhol
58 parallel translation
Bayan Arén, bu benim yeğenim Sonderville.
Buenos días, señora Aren. Esta es mi sobrina.
Küçük bir fahişe. Kıyafetleri Arén'den.
Una putita vestida con ropa comprada en la señora Aren.
Evet, çok iyi olur.
Sí. Gracias, señora Aren.
Pekala hanımlar, işimiz bitti.
Gracias, señora Aren.
Saat üç oldu. Mağaza olmalı.
La señora Aren ha cumplido.
Evet çocuklar terbiyeli olursanız And now, children, if you aren't naughty... ve eğer tavşan fazla havuç suyu içmezse ve fil gövdesi üzerine düşerse Haftaya size başka bir hikaye anlatacağım İyi geceler
Y ahora, niños, si no se ponen traviesos... y si el conejo no se emborracha por beber demasiado té de zanahoria... y no se cae sobre la trompa del elefante... la semana que viene les contaré otra historia.
lf things aren't complicated for you, you become suspicious.
Como si las cosas no fueran complicadas para ti.
- Aren't we going in?
- ¿ Vamos a entrar?
- Aren't you eligible for the draft?
- ¿ No es apto para ser conscripto?
Git. lapaları kurut, seni bekleyen sert toprakları sür, göz alıcı bir şehir kur, ve ona kainatı üfle.
Alto. Váyanse. Sequen las ciénagas aren la dura tierra que los está esperando construyan una ciudad deslumbrante que atraiga al Universo.
- We are still friends, aren't we?
- Aún somos amigos, ¿ verdad?
Kuhl pra toh-bah aren so I'tee.
Kuhl pra toh-bah aren so l'tee.
Just so you know, these dinosaur toys aren't really age-appropriate.
Estos juguetes de dinosaurios no son apropiados para su edad.
Erkeklerin savaşa ihtiyacı var.
Los hombres necesitan la guerra como la tierra que la aren.
utanmıyor usun?
Aren't you ashamed?
çayını içmiyor musun?
Aren't you drinking your tea?
ülkeler zalim değildir, asıl zalim olan yoksulluktur.
Gountries aren't cruel, it's poverty that's cruel.
ordaki insanlar ırkçı değiller mi?
They're all racists up there, aren't they?
'Ne zaman ders alacağım ben? 'Some people just aren't worth getting your tits in a twist over.'
Cuándo aprenderé que algunas personas no merecen que nos preocupemos por ellas.
# Faces aren't funky #
# Las caras no son raras #
Usually, girls... aren't my thing.
Normalmente, las chicas... no me ponen.
But you're here. Aren't you?
Pero tú estás aquí, ¿ o no?
Adalet ve aşk ona göre değil
Justice and love aren't for him
You're thinking of eating me, aren't you?
Estás pensando en comerme, ¿ no es así?
We aren't supposed Ieave başka bir saattir.
Sí, pero, se supone que nos iríamos dentro de una hora y media.
Getting the hang of this, aren't you?
Le estás encontrando la vuelta, ¿ no?
Aren't you happy?
¿ No estás feliz?
You aren't really getting off on this right now, are you?
En verdad no te olvidarás de eso, ¿ no?
These Aren't My Socks'ı biliyor musun?
Tú sabes, este, hashtag... "esos no son mis calcetines".
Bu neden "Nebula-9" kıyafetini giymediğini açıklıyor why you aren't wearing your "Nebula-9" outfit.
Eso explica por qué no estás usando tu disfraz de "Nebula-9".
- Why aren't you in the mood?
- ¿ Por qué no tienes ganas?
Halletmedik mi?
Aren hemos hecho?
Buradaki insanların bir değeri yoktur.
Porque por aquí, vida de las personas aren y apos ; t vale madre.
Tabiki, bir ahmak gibi görüneceksin... Zaten buna alışkınsındır, değil mi?
Sure, you'll look like a fuckwit... but then you're used to that, aren't you?
Saksoların çok... güzel değil.
Sus mamadas... .. aren't... muy..... good.
Tarlanın hepsini sürün!
¡ Aren toda la extensión!
- Senin ölülerle iletişim kurman gerekmiyomu sadece Hayalete cesedinin nereye gittiğini sor.
- aren't supone que vas a comunicarse con los muertos? sólo pide el Fantasma en su cuerpo Fue.
Kankamsın, değil mi?
Tú eres mi amigo, aren usted?
İkinizde... adam değil misiniz?
Aren que ambos hombres...?
Bazı şeylerin isimlerini. Bitkilerin, hayvanların, bulutların... Ama cevap burada değil.
Los nombres de las cosas... plantas, animales, nubes, pero las respuestas aren allí.
- Bunlar gerçek iş değil.
- Los aren y apos ; T El trabajo reales.
- Hayır, hayır, hayır, uyuşturucu ve alkol benim aradığım cevaplar değil artık.
- No, no, no, no, drogas y alcohol aren y apos ; t la respuesta para mí más.
Arkadaş alışverişi yapmıyor muyuz?
Aren y apos ; amigo compras t que?
Well, aren't you superman?
Bueno, ¿ acaso no eres superman?
Geçen gün o kaplumbağaya servet harcayan sen değil miydin?
Hey, aren y apos ; usted t el tipo que perdió una fortuna en esa tortuga?
Bizim aşmamız gerek çünkü adamın parmak izi sistemde yok ve beş takma adı da boş çıktı.
Y es importante que hagamos, porque el tipo y apos ; s huellas aren y apos ; t en el sistema, y sus cinco alias venido con las manos vacías.
Uzman hiç yok.
There aren't any experts.
İkimizin işi de buna müsait olduğu için çok şanslı değil miyiz?
Aren y apos ; t que suerte que tenemos tanto en profesiones donde podemos beber el día?
- Onlar senin değil.
- Los aren y apos ; t el suyo.
Sen yoksa
- Um... - Aren y apos ; t que desde limusinas Cosmopolitan?
Çünkü bizim bir ilişkimiz yok.
Porque aren y apos ; t en una relación.