Atarı tradutor Espanhol
7,403 parallel translation
Bir daha o piç oğlun oğluma yaklaşırsa, ikinizi de atarım.
El próxima vez que ese chico bastardo tuyo se le acerque a mi hijo...
Bize bebeği ver küçük kahpe, yoksa biz seni dışarı atarız.
Danos el bebé, pequeña perra o vamos a rasgar fuera de usted!
Seni hiç çekinmeden dışarı atarız.
No dudaremos en sacarlo afuera.
Roket atarı getir.
Ve por el lanzagranadas.
Bilgileri mesaj atarım.
Te enviaré un SMS con la información.
Bir bakalım sonra hemen geri atarız.
Revisemos la y veamos si podemos volver a colocarla en su sitio.
Bir öfke nöbeti daha geçirirsen burnunu ısırıp atarım.
Si vuelves a hacer un berrinche te arrancare la maldita nariz de la cara.
- Çığlık atarım.
- Gritaré.
Mesaj atarım.
Voy a... uh, voy a texto usted.
Mesaj atarım sana. Telef...
Te mandaré un mensaje. ¿ Cuál...?
- Sana yumruk atarım.
- Te golpearé.
-... sana yeri mesaj atarım.
Voy a buscar una ubicación.
Ona mesaj atarım.
- Está bien. - Sí, te enviaré un mensaje.
Şimdi küçük diyorsun ama bir aya kalmaz Üç santim daha boy atarım yine
♪ Crees que soy bajo, pero el otro mes, crecí un palmo otra vez
Benden hızlı ama zekâ olarak standart sapmaya göre en az iki fark atarım.
Es más rápido, pero yo soy muchísimo más lista que él.
Bunun için kendimi ateşe bile atarım!
¡ Caminaría sobre el fuego por esto!
Erken kapatır, burayı temizler, biraz stres atarız, eskiden olduğu gibi.
Podemos cerrar temprano y darnos una noche libre como lo hacíamos.
Tamam o zaman, galeriye ulaştığında sana mesaj atarım.
Sí, así que te enviaré un mensaje de texto, cuando este en la galería.
Organik ürün pazarına gider, o arada eti tencereye atarız. Arada da film izleriz.
Podemos ir al mercado agrícola, ponemos la costilla en la olla de cocción lenta y pillamos una peli en la tele de pago.
Döndükten sonra, güney kıyısına demir atarız.
A nuestro regreso, anclamos el barco en la costa más al sur.
Atarız da asıl sorun dürüstlüğünü muhafaza etmesinde.
Podemos conseguir lo nombró. El problema parece ser mantenerlo honesto después.
Elbette. Bir tek atarım.
Bueno, me voy a tomar un shot.
Şimdi toz olun buradan yoksa üçünüzü de içeri atarım.
Ahora lárguense de aquí o voy a tener que encerrarlos a los tres.
Sana mesaj atarız.
Te mandaré un mensaje de texto.
O kapıdan adımını atar atmaz tüm laboratuvar o hisse kapıldı.
Todo el laboratorio tenía esa sensación tan pronto como cruzaba la puerta.
Roket atar, Kalaşnikof.
Ya saben, lanzagranadas, AK-47.
O deli..
De atar, sí.
Atar damarı pompalıyorsun.
Estás bombeando una arteria.
- John, bir göz atar mısın şuna?
John, ¿ me ayudarías con esto?
Bu herifleri tavana koymak için yardıma ihtiyacım olacak.
Bueno, necesitaré una mano para atar a los hombres al techo.
- Ben kendimi kimseye bağlamam. - Sesini kes.
No me voy a atar a nadie.
Çünkü ancak seni bağlayan kişi bağını çözebilir.
- "Porque el que los lazos abajo, se hace atar demasiado".
Doğru şekilde ipi bağlamam lazım.
Necesito aprender a como atar las jarcias correctos
Halatlara düğüm atabilirim.
Enrollarlos. Atar los nudos. Disparar la ballesta.
Duk-sam bisikletle arabanın yanından geçerken içeriye bomba atar.
Duk-sam pasará en bici y hará explotar el coche.
Yani, ama sen de, anlarsın ya, biraz atar yaptın.
Quiero decir, pero, ya sabes, saliste como un poco fuerte.
Sen şaplak atmazsan onların vokalisti atar belki.
Bueno, si no me azotas, quizás su cantante lo haga.
Tenha bir yolda yürüyen birisi adımlarını korku ve dehşetle atar çünkü bilir bir adım gerisinde kendisini izleyen korkunç bir şeytan var.
"Como uno que en un camino solitario...". camina con temor y angustia... " porque sabe que...
Henüz hazır değilsin ve onunla karşılaşman tüm dünyanın kaderini tehlikeye atar.
Arriesgar a encontrarte con el ahora es arriesgar el destino del mundo.
Bu, onun serbest kalma fikrini kesip atar... ve aynı zamanda İsa'yı, kaderinin onu da beklediğinin farkında yapar.
Eso acaba con todas las ideas de liberarlo... y también hace consciente a Jesús del destino que podría esperarle.
Kötü bir zanaatkâr, suçu aletlerine atar.
Un mal artesano culpa su herramienta.
Yanarak ölmek de. Halkımın beni kavrulmuş, çığlık atar halde hatırlamasını istemiyorum.
Y que me quemen vivo, no quiero que mi gente me recuerde así, carbonizado y gritando.
Çok gürültülü atar ve beni uyutmaz... yataktan çıkmaya zorlar.
♪ Tan fuerte que me mantiene despierta en la noche, ♪ y eso me obliga a salir de la cama
ABD topraklarına adım atar atmaz kadının güvenliğinden ekibimiz sorumlu olacak.
Nuestro equipo será responsable de su seguridad desde el segundo que pise suelo estadounidense.
- Sen atar mısın?
- ¿ Lo harías tú?
Büyüleyici cadılar göz kamaştıran dikişler atar. Oğlanların pantolonuna kızların burnuna un sürer Sarayın haremindeki kızların kral Caractacus geçerken oradan.
Las brujas fascinantes que pusieron las puntadas centelleantes en los pantalones de los niños que empolvaron las narices de los rostros de las damas del harén de la corte del rey Caractacus
Bu teklif uzun vadede iyi bir şey olsaydı burada durup işimi riske atar mıydım?
Si esto fuera bueno, ¿ estaría aquí arriesgándome?
Şerifin bizi nezarete mi atar?
¿ Tu comisario nos lanzará dentro de una celda?
Onu buraya bağlıyorum, burada kalsın.
Mira. Te voy a atar aquí.
Toni'ye olanları anlatmak onu tehlikeye atar.
Decirles lo que le pasó a Toni lo pondría en peligro.
Caroline beni camdan aşağı atar artık.
Caroline me va a echar por la ventana.