Ateşkes tradutor Espanhol
1,227 parallel translation
Ama hükümeti ele geçirmek için tam zamanında orada olacak, ateşkes imzalayarak yeni dünya lideri olacak hem de Nobel Barış Ödülünü alarak.
Pero justo a tiempo para tomar el gobierno, negociar una tregua y emerger como un líder mundial con el Premio Nóbel de la Paz.
Pazar, Ateşkes Günü var.
El domingo es el día del Armisticio.
fakat sarajevoda 1 saatlik ateşkes ve onları götürmek için her iki taraftanda iznimiz var.
Pero tenemos una hora de alto al fuego para cruzar Sarajevo y permiso de ambas autoridades para llevarlos.
Cephedeki askerler, yenildiklerini düşünmüyordu neden bu kadar çabuk ateşkes ilan edildiğini merak ediyorduk. Ayrıca, neden cepheyi alelacele, boşaltmamız gerektiğini sorguluyorduk. Çünkü halen daha düşman topraklarındaydık.
Las tropas del frente no se sentían derrotadas y nos preguntábamos por qué el armisticio había ocurrido tan rápido y por qué teníamos que dejar nuestras posiciones con tanta prisa, porque en todas partes estábamos aún en territorio enemigo.
Ruslar bombayı geliştirdiklerinde, ordunun içindeki korku evinde güvende olmama korkusu değildi, ateşkes ve antlaşma korkusuydu.
Cuando los rusos desarrollaron la bomba, el temor en los militares no era por seguridad en el hogar, sino por armisticio y tratados.
Bir ateşkes!
¡ Tregua!
Hayır, hayır. Gabrielle'i gördüler ve bunun bir ateşkes olduğunu düşünmüş olmalılar.
No, no, vieron a Gabrielle, y deben pensar que se trata de una tregua.
Sen orada dışarıdayken, bunun yaralıları geri almak için bir ateşkes olduğunu düşündüler.
Cuando fuiste allí afuera, pensaron que era una tregua para retirar a los heridos.
Ateşkes yapıldı.
Pidieron tregua.
Ateşkes yapıldı dememiş miydin?
- Creí que había una tregua.
Ateşkes fare avı için en iyi zamandır.
La tregua es la oportunidad para cazar ratas.
Hani ateşkes yapılmıştı?
¿ A esto le llamas tregua?
Ateşkes isteyen onlardı.
¿ A esto le llamas tregua?
Ateşkes!
¡ Alto el fuego!
- Ekrana verin. Sonalı mürettebat ateşkes istiyor.
Capitán, la tripulación Son'a quiere negociar un alto el fuego.
- Sanırım ateşkes geçiciymiş.
El "alto el fuego" fue temporio...
Imre Nagy bir ateşkes ayarlaması yaptı.
Imre Nagy acordó un cese al fuego.
Ateşkes görüşmeleri Temmuz 1951'de başladı fakat sonuç çıkmadı.
Las conversaciones para el armisticio comenzaron en julio de 1951 pero no llegaron a ningún lado.
Ateşkes görüşmeleri Panmunjom'da kaldığı yerden devam ederken ; esirlerin ne olacağı konusu müzakereleri aylarca erteletti.
Cuando continuaron las conversaciones para el armisticio en Panmunjom, el destino de los prisioneros retrasaron las negociaciones por meses.
Bu yüzden bir ateşkes kaçınılmazdı.
Así que un armisticio era inevitable. "
Nihayet bir ateşkes, 27 Temmuz 1953 yılında kararlaştırıldı.
Finalmente se acordó un cese al fuego el 27 de julio de 1953.
Fakat Khruschev'in Soğuk Savaşa ateşkes umutları yalnızca altı ay sürdü.
Pero las esperanzas de una tregua para la Guerra Fría por parte de Khrushchov sólo duró seis meses.
- Bir saniye ateşkes yapalım!
- ¡ Hagamos una tregua por un segundo!
- Ateşkes! Ateşkes!
- Esperen, tregua... ¡ tregua!
Pekâlâ, ateşkes. Ateşkes!
Detengan el fuego.
Oren, ateşkes.
Oren, alto el fuego.
Biz ezeli düşmanız. Ateşkes ilan etmeyiz.
- Somos enemigos mortales, sin pausa.
Çocuklar 5 dakika ateşkes imzalayabilir miyiz, lütfen?
Chicas ¿ podemos hacer una tregua de cinco minutos sólo?
Geçici ateşkes imzalayalım.
Entonces firmemos una tregua.
Şimdi birbirimizi hırpalamaktansa, bir ateşkes yapalım ve beraber çalışalım.
En vez de enfrentarnos unos a otros, propongo que hagamos una tregua y trabajemos juntos.
Evet! Gracie, bir dahaki sefer bana ateşkes bildirisinde bulunacaksan. Kendi beyaz çamaşırlarını salla.
Y, Gracie, la próxima vez que vayas a ofrecerme una tregua haz flamear tus prendas delicadas.
Ateşkes anlaşmasının maddeleri.
¡ Acuerdo de alto el fuego!
3 Mart günü Safvan'da imzalanan ateşkes uyarınca Birleşik Devletler Ordusu Irak'ın Kuveyt'ten çaldığı her şeye el koyuyor.
Según el alto el fuego firmado el 3 de marzo el ejército de Estados Unidos confiscará todo material robado por Irak al estado de Kuwait.
Ateşkes!
¡ Tregua!
- Ateşkes. Bir ateşkes iyi olurdu.
- Una tregua nos vendría bien.
Tinle, ateşkes yapalım.
¡ Tinlé! Hagamos una alianza.
Bu, kişisel bir savaştı ve ben, onunla aramda bir ateşkes sağlama şansı bulmalıydım.
Tenía que buscar la oportunidad de que hiciéramos una tregua privada.
Önce uslu olup benimle ateşkes yapacaksın.
Ahora sé bueno y dame tregua.
Evet, ateşkes o zaman.
De acuerdo. La tregua está hecha.
Hirogen ile ateşkes imzaladı.
Se dicta el alto al fuego con los Hirogen.
Onlar bile arada ateşkes istiyorlar.
Hasta ellos llaman a tregua a menudo.
diyorum ki, bir ateşkes çağrısı yapalım onu durdurana kadar.
Yo diría que hiciéramos una tregua hasta que la detengamos.
Bay Başkan, bu isyancılardan ateşkes talep etmelisiniz.
Presidente, para ganar tiempo hay que pedirles una tregua.
Çabuk ol! - Ateşkes?
- Hank, ¿ una tregua?
Eğer bir ateşkes düşüncesi, uluslararası düzeyde gelişirse,... nüfus için imparatorluk durumu...
Aunque los esfuerzos por declarar una tregua parecían ganar terreno ayer aquí, en el sur de Sudán, parece no haber respiro para unas gentes...
Ateşkes dün başladı ve tüm cephelere. duyuruldu.
El cese de Fuego empezó ayer en todos los Frentes.
Şaşırtıcı bir şekilde bir ateşkes sağladılar.
Sorprendentemente, forzaron una tregua precaria.
Sana bir ateşkes öneriyorum.
Te ofrezco una tregua.
Ateşkes.
Dawson, una tregua.
Aramızda ateşkes yok mu?
¿ Hay algún toque de queda aquí?
Ateşkes.
Una tregua.