Atina tradutor Espanhol
609 parallel translation
Paris, Prag, Brüksel, Amsterdam, Oslo, Belgrat ve Atina'daki gizli faaliyetlerinin liderini biliyorsunuz...
Conoce al líder de la resistencia en París, en Praga en Bruselas, en Ámsterdam, en Oslo, en Belgrado, en Atenas...
Yan masadaki şu Yunan kadın sana kocasının Atina'da öldürüldüğünü söylemiştim, hatırladın mı?
La griega de al lado, a cuyo marido mataron en Atenas...
Onu Danzig'de, Rotterdam'da ve Atina'da garson olarak kullandık.
Le usamos como camarero en Dantzig, Rotterdam y Atenas.
Atina'da açlıktan ölüyorlar. Günde 400 kişi.
En Atenas morían de hambre cuatrocientos diarios.
Yine de onu tanıyoruz. Atina, Sofya, Belgrad ve Paris de tanıyor.
Pero le conocemos bien,... y también en Atenas, Sofía, Belgrado, París...
Atina'ya kaçmış olduğunu öğrendim.
Desde luego que quiero saber más.
Atina'dan Sofya'ya izini sürdük. Orada 1923 yılında Dimitrios adında biri, Stambuliski olayına karışmış.
Sí, desde Atenas le seguimos la pista hasta Sofía,... donde en 1923, un hombre llamado Dimitrios... aparece relacionado en el caso Estambul.
Dimitrios da öyle. Atina'da Afet Yardım Komisyonu'nun Arşivinde hararetle dosyasını arıyordunuz.
En Atenas, usted buscó enérgicamente su historial en los archivos de identificación ¿ Por qué?
Bay Peters, az önce Atina'daki Kayıtlar Bürosundan bahsettiniz.
Magnífica. Verá. Sr. Peters, hace un momento mencionó la oficina de información de Atenas.
Atina'daki Bürodan ayrıldıktan sonra yaptığınız her şeyi biliyorum.
Yo sé todo lo que ha hecho desde que salió de la oficina en Atenas.
İstanbul'a, Atina'ya, Kahire'ye.
estambul, Atenas, EI Cairo...
Beni Atina'dan bunun için mi getirdin?
¿ Era para esto me trajiste de Atenas?
Yarın Atina'ya dönüyorum.
Mañana vuelvo a Atenas.
Atina bin ve git.
Monta en tu caballo y vete.
Milattan önce 5. yüzyılda bir zorbanın yönetiminde zulüm çeken Atina yurttaşları onu sürgüne gönderdiler.
En el siglo V AC. los atenienses, después de haber superado la opresión de un tirano, lograron mandarlo al exilio.
Onun yatakta olduğunun ve yarın Atina'ya gideceğinin farkında mısın?
¿ Eres consciente de que está en cama y se marcha a Atenas mañana?
Varşova'da alıkonulanlar... Lodz, Prag, Brüksel, Atina... Zagrep, Odessa ve Roma'dan sürülenler...
Apresados en Varsovia, deportados de Lodz, de Praga, de Bruselas, de Atenas, de Zagreb, de Odessa, o de Roma.
- Atina'yı korumak için, Olynthus kentini değil!
- Para salvar Atenas, no Olinto.
- Olynthus barbarların eline düşerse Atina'yı perişan olmaktan ne kurtarabilir?
- Si Olinto cae en manos de los bárbaros, ¿ qué impedirá la destrucción de Atenas?
Atina'nın askerleri, aranızda hala çılgınlar bulunuyor mu?
Atenienses, ¿ es que estáis locos...?
Makedonya'nın ihtişamına, egemenliğine inanırım. Senin iraden, gücün ve inancınla bilenmiş ordusuna ki, Yunanistan'dakilerden, hatta Atina'dakilerden daha güçlüydük ve yönetmeye daha uygunduk.
Creo en la gloria de Macedonia, en el reino y en su ejército, forjado con tu determinación y tu convicción de que éramos los más capacitados para gobernar en Grecia,
Şimdi Atina'yı harap edebilirim, ama yapmayacağım.
Podría destruir Atenas ahora mismo, pero no lo haré.
Atinalıların kahramanca ölmelerine hürmeten ölülerinin küllerini oğlum Alexander'ın eşliğinde Atina'ya yolluyorum.
En honor a los heroicos atenienses caídos, devuelvo sus cenizas a Atenas, escoltadas por mi hijo Alejandro.
Ve Atina'da oğlum Alexander, aramızda imzalanmak üzere bir barış anlaşması düzenleyecek.
Y allí, en Atenas, mi hijo redactará un tratado de paz entre nuestros pueblos.
Alexander Atina'ya gidiyor ben burada kalıyorum.
Alejandro cabalga hacia Atenas y yo me quedo aquí.
Atina'da seni selamlamazlardı.
Nadie te va a aclamar en Atenas.
Charidemus, Atina donanmasının komutanı.
Caridemo, al mando de la flota ateniense.
Artık benim evim Atina.
Ahora, Atenas es mi hogar.
Bir keresinde babam demişti ki, "Atina ne bir kenttir, ne de site devlet. O bir fikirdir."
Mi padre dijo una vez : " Atenas no es una ciudad ni un estado.
Anne, sana Atina'dan bir sürü hikaye, dedikodu getirdim bir sürü de armağan. Kraliçeye armağanlar.
Madre, traigo muchas noticias de Atenas y muchos regalos, dignos de una reina.
Chaeronea'da komutayı bana verdin, beni Atina'ya yolladın.
Me nombraste regente. Me diste el mando en Queronea. Me enviaste a Atenas.
Epirus ya da Atina'dan değil de, Makedonya'dan.
No de Epiro, ni de Atenas. De Macedonia.
Atina'daki kışkırtıcı Demosthenes'ten burada, Pella'daki adamlara kadar.
Desde Demóstenes, agitador en Atenas, a otros hombres aquí, en Pela.
Taahhüt ihlal edilirse, babamın yaptığı gibi, Atina'nın kapısına dayanmakta tereddüt etmem.
Si se incumpliera, no vacilaré, como hizo mi padre.
Belki inandığımız Atina da yaşlı ve çürümüş ama varlığı ve ihtişamı onu yaşatmaya değer. Kimin ihtişamı?
Tal vez la Atenas en la que creemos también sea vieja y corrupta pero vale la pena mantener vivos sus ideales y su gloria.
Atina'nın mı, yoksa Alexander'ın mı?
¿ Qué gloria? ¿ La de Atenas o la de Alejandro?
O Atina'da konuşurken bunu göremediysen, şimdi görmelisin artık.
Si no fuiste capaz de verlo en Atenas, debes verlo ahora.
Ve siz, Atinalılar siz dünyanın başkentinin yurttaşları, siz onun kültürünün temsilcileri siz ileri gelenler, elçiler, Pers'te Darius'la hala işbirliği içinde bulduğum sizler babama karşı da böyle davranmıştınız Atina'nın desteği için bizim yanımızda rehin olarak kalacaksınız.
Y vosotros, atenienses, ciudadanos de la capital del mundo, representantes de su cultura, dignatarios, emisarios, a quienes me encuentro conspirando con Darío igual que conspirasteis contra mi padre, os tomo como rehenes para conseguir los caprichosos favores de Atenas.
- Atina'da gözlerinde gördüğüm şey.
- ¿ Para qué? - Lo que vi en tus ojos en Atenas.
Artık Atina donanmasını beklememize gerek kalmadı. Şimdi burada, Miletus'ta yüzleşelim.
Ya no necesitamos esperar a la flota ateniense.
Sen devam etmeyi öneriyorsun, Atina donanması olmadan, destek olmadan Makedonya'ya kadar 5 bin kilometreden fazla gerilen bir cankurtaran halatıyla.
Te propones seguir sin la flota ateniense, sin apoyo, con una línea de suministro de más de mil leguas que llega a Macedonia.
İsterseniz, siz de Atina'ya geri dönebilirsiniz artık Atina'ya gerek duymuyorum.
Tú también eres libre de volver a Atenas, si así lo deseas, pues ya no necesito a Atenas.
Atina, bu kutsal savaşa liderlik etmeyecekse, arkadan gelmek zorunda.
Y si Atenas no quiere ir a la cabeza de esta guerra santa, deberá ir a la cola.
Ve onun muhtesem atina kucak acacaklar.
Y le darán una amable acogida a su enorme caballo.
Dikkatle kaldirip atina bindirin.
Cogedle y subidle a su caballo.
Bana kalirsa, atina atlayip gidebilirsin.
Por mí, puedes montar tu caballo y seguir tu camino.
Riviera'dan sonra, Atina'ya gitmeyi düşünüyorum.
Y después de la Riviera, creo que iré a Atenas.
İzmir'den nereye gitti dediniz? Atina'ya idi.
¿ A dónde dice que fue al salir de Esmirna?
Atina'ya bir bilet istiyorum.
Ah, Atenas.
Atina'ya gireceğim.
Entraré en Atenas.
Atina?
¿ Atenas?