Ayağım tradutor Espanhol
4,695 parallel translation
Bir çirkin ayağım daha olacak.
Y tendré otro pie horrendo.
Bu ayağımı soktuğumda diğer ayağım uzanmıyordu.
Si pongo este pie, este pie no podrá hacerlo.
İki ayağımı birden sokamıyordum.
No podía poner los dos.
Sen de dal bebek. İki ayağım var. İlginç.
Sigue con eso nena, tengo dos pies.
Yer ayağımın altından kayıp gidecek gibi olduğu hâlde hem de?
Incluso cuando pareciera que todo se derrumba ante mí.
Ayağımın üstünde düşmediği sürece sorun yok.
Solo si se me cae encima del pie.
Bir şeyler yapmak istedim ama ayağım- -
Quería moverme, pero mis pies no...
Evet. Tabi. Ama şu köpeğin, ayağımı kemirmesini engeller misin?
Sí, ¿ pero podrías... podrías hacer que el perro dejara de morder mi zapato?
Sence ben birkaç ayının beni oyuncağı yapıp ayağımı yemesini istiyor muyum?
¿ Crees que quiero algo de oso para burlarse de mí mientras que come mi pierna?
Ayağım acıyor, ama iyiyim.
Me duele el pie pero estoy bien.
diğer deliği ayağım ile göçertmiştim.
El otro hoyo lo hice con el pie.
Alicia, çalışma saatlerimden kesiyorsun,... tam da terfi döneminde bu durum beni mahveder, -... ve ben ikinci kez ayağımın kaydırılmasını istemiyorum.
Alicia, recortaste mi tiempo, me afecta cuando venga una promoción y prefiero que no me muevan el tapete...
Ve ayağımı yere vurup yukarı koşardım.
Y azotaría mi pie y correría por las escaleras.
Aslında tek yapacakları ayağımıza dolanmak olur.
De hecho, solo estarán en el camino.
Ayağımızı bastığımız toprak titriyor.
Nada de esto es culpa tuya... El suelo temblando bajo nuestros pies.
- Üstüne soğuk ayağımı koyduğumda her zaman sıcak oluyor ve yalnızca bazen gıcık oluyor.
Cuando pongo mi pie frio encima de el. siempre es cariñoso y solo a veces molesto.
Bir tüfek çıkardı ve paramızı aldı, sonra Marcos çılgına döndü ve ateş etti ; adam, sonra tekrar ateş etti ve ayağımı kopardı!
Sacó una escopeta y... nos quitó el dinero y Marcos perdió la cabeza y disparó y ese tipo, ¡ me voló el pie de un tiro!
Geçen hafta ayağımı çarpmıştım.
Que Golpeé con dedo del pie la semana pasada.
Pardon, ayağım kaydı da.
¿ Te encuentras bien?
Ayağımızı daldırıyoruz, George.
Estamos curioseando, George.
Sadece ayağımızı daldırıyoruz.
Solo estamos curioseando.
Benim de ayağım çatladı. Onun yüzünden beyin sarsıntısı geçirdim.
Ella me rompió el pie y me hizo una contusión.
Merdiven falan çıkamam, çünkü bir ayağım var sadece.
Yo no puedo escalar posiciones, porque solo tengo un pie.
Sanki bataklıkta tek ayağım üstünde ve gözüm kapalı duruyorum.
Siento como si estuviera a la pata coja en arenas movedizas y los ojos vendados.
Ayağımız takılsın da gözden düşüp ebedi lanete kapılalım diye taşlarını, yalanlarını karanlığa yerleştiriyor.
Coloca sus piedras, sus mentiras, en lugares oscuros para que tropecemos y caigamos de la gracia en la condenación eterna.
- Güzel bir fırsattı. Her zaman ayağımıza gelmez.
Pienso que es una oportunidad para que pase algo, ¿ no crees?
- Ayağımın altındaki pedalla.
- Con un pedal... bajo mi pie.
Ayağımın üzerine koydum.
La acabé de poner sobre mi pie.
Sakın ayağım olmasın?
Sí, mi pie.
Her sabah ayağımı yalayarak uyandırırdı beni.
Solía despertarme cada mañana lamiéndome los pies.
Ayağım...
¡ Mi pie!
- Evet, tabii. Eğer tekmelersem ayağımı yutar ve beni Mordor'a sürükler.
- Sí, si la pateo, se tragará mi pie y me arrastrará hasta Mordor.
Ayağımın altında bir şeyler oldu.
Podría no ser nada.
# Cornwallis'in ayağımı ovmasına izin veririm #
♪ Para darme todas las respuestas a un ♪ prueba
Hayır dostum ama ayağım sıkıştı.
No, hombre, pero mi pie está atrapado.
Bilirsiniz... ayağımız sendelediğinde, küçükcük adım atarız hele ki bu ailede.
¿ Sabéis? ... cuando uno de los nuestros cae, nos deja huella... especialmente en esta familia.
Yerinde olsam ayağımı denk alırdım evlat.
Ten cuidado, niño.
Din ayağımıza dolanıyor.
Hay muchas otras cosas malas con eso, pero me preocupa la verdad :
Ayağım!
¡ Mi pie!
Şimdi de bir adamın ayağının boyundan mı bahsedeceksin?
¿ Ahora vas a hablar del tamaño de los pies de los hombres?
Minnettarlığımı göstermek için bu gece size, hayatınızda tattığınız en leziz "ayağı" yapacağım.
Y para agradecértelo, esta noche te cocinaré el pie más grande que jamás has probado.
Ayağınızı bağlayacağım.
Simplemente te ataré los tobillos.
Ben ayağından tutayım, sen de omuzlarından.
Tengo sus pies. Toma sus hombros.
Ayağınıza dolanmayacağımıza söz veremem.
No puedo garantizar que no nos interpongamos.
Tüm paramızı aldı ve kız arkadaşımın ayağını kopardı.
Se llevó todo nuestro dinero y le voló el pie a mi novia.
Birisi ayağıyla ezmiş sanırım.
Parece que alguien lo rompió con su tacón.
Ayağı incelerken, ayak bileği, topuk kemiği ve kamış kemiğindeki kılcal çatlakların farkına vardım.
Cuando examinaba el pie vi fracturas finas perimortem en el astrágalo, calcáneo y... - la parte distal del peroné.
Şey, sanırım ayağının altından çekileceğim.
Bueno, supongo que me apartaré de tu vista.
Eğer zengin bir adamın ayağını silmek isteseydim hırdavatçıda tanıştığım Dubai şeyhiyle giderdim.
Si quisiera servir a los pies y manos de un hombre rico, me habría ido a Dubai con ese sheik que conocí en Trader Joe's.
Ayağında topuklu, elinde çantayla silah mı tutacaksın?
Si, bueno, vas a cargar un arma con esos tacones y esa carterita tuya?
Ayağının fotoğraflarımı yollarsa hiçbir yere davet edilmeyecek.
Nadie la va invitar a nada si ella es la chica que publica sobre sus pies.