Aç değilim tradutor Espanhol
3,047 parallel translation
Çok aç değilim.
No tengo mucho hambre.
- Aç değilim.
- No tengo hambre.
Artık aç değilim.
Yo no tengo habre.
Aç değilim.
No tengo hambre.
Pek aç değilim.
No tengo hambre.
Aç değilim.
- No tengo hambre.
Hayır, aç değilim.
No, no tengo hambre.
Sorun değil. Aslında aç değilim.
No tengo nada de hambre.
Hayır, aç değilim.
Uh, no tengo hambre.
Pek aç değilim.
Realmente no tengo hambre.
Aç değilim. Palavralarınızla doydum.
No tengo hambre.
Aç değilim.
Uh, no tengo hambre.
- Aç değilim. Bütün tatil boyunca uyuyamazsın.
Bueno, no puedes dormir durante todas las vacaciones.
Aç değilim.
No tengo hambre!
Hem Aç değilim demeye hakkın yok.
y no puedes decirme que no tienes hambre.
Aslında ben aç değilim öğle yemeğimi gec yedim.
A decir verdad, no tengo hambre. Tuve un almuerzo tarde.
Biliyor musun, ben hiç aç değilim.
¿ Sabes qué? , no tengo ni hambre.
Pek aç değilim.
Se me quitó el hambre.
Açık kalmak güvenli mi, emin değilim Bob.
Bob, no estoy segura que seguir abiertos sea seguro.
Kimseye bir şey açıklamak zorunda değilim. Ne sana ne de başka birine.
No tengo que explicar una maldita cosa... ni a ti ni a nadie más.
Mesela ben biten evliliğimin acısını hala tam manasıyla yaşamış değilim.
Quiero decir, que aún no he procesado el dolor producido por el fin de mi matrimonio.
- Ne? - Emin değilim. Ama bugün Marrot'a koşulsuz destek verdiğini açıklama yarın sözünü geri alman gerekebilir.
No des hoy apoyo completo a Marrot... si tienes que quitárselo mañana.
Ve açık konuşayım, onlara yalan söyleyecek değilim.
Y debo decirle, que no voy a mentirles.
Açıkçası, okula bağlılığından bile emin değilim.
Francamente, pondré en duda tu compromiso.
Her ne kadar acısını hokeyde çıkarsa da ben Duke gibi "B" ve "C" almaya alışık değilim.
Necesito una A... y no voy a entrar en Duke... con B y C, incluso con lacrosse.
Carol beni kendi takdiminde alay konusu yaptı diye Charlie'den bu tecrübenin acısını çıkaracak değilim.
Solo porque Carol hiciera de su propio baile de debutantes una pantomima no significa que a Charlie se la deba privar de esa experiencia.
Çünkü nasıl aldığımı açıklamak zorunda değilim.
Porque no tengo que explicar cómo lo conseguí.
Aç gözlü değilim.
Cogeré dos. No soy codicioso
Will... Aç değilim.
Will...
Resmî hüküm intihar olduğu yönünde, ama ben aynı fikirde değilim. İş arkadaşları ve ailesi serginin haftaya olan açılışı için heyacanlı olduğunu söylüyorlar.
La versión oficial es suicidio, pero yo no lo creo los compañeros y familiares dicen que estaba entusiasmado con la exhibición de la semana que viene
Merak etme, sizin kadar da acınacak halde değilim.
No te preocupes, no estoy tan desesperado.
Kendimi açıklamak zorunda değilim!
¡ No tengo que dar explicaciones!
Üzgün olduğumu söylerdim ama değilim. Çünkü acıkmıştım.
Podría decir que lo siento pero no, porque tenía hambre,
Hayır aç değilim.
No, no tengo hambre.
Bunu açıklayacak ben değilim.
Yo no.
Biliyorsun acıya dayanıklı değilim.
Y ahora sé que tengo una baja tolerancia al dolor.
Açıkçası bu odanın bozulmuş yiyecekli halini görmeye hevesli değilim.
Sinceramente, no me apetece mucho ver la versión comida perecedera de esta habitación.
Aç degilim.
No tengo hambre.
Yani, açıkça öyle. Ben bir baba değilim sonuçta.
Y más siendo su padre.
Sana bir açıklama da borçlu değilim, tamam mı?
Sabes, nunca te he debido una explicación, ¿ verdad?
Pekala, tam olarak bir açıklama denemez buna ama şikayetçi değilim.
De acuerdo, no es una explicación exactamente, pero no me estoy quejando.
Çünkü cana yakın davranmak için elimden geleni yapıyorum. Ama sana bir açıklama yapmak zorunda değilim. Yani sırf bir...
Porque estoy esforzándome por ser agradable pero no te debo una explicación por el hecho de que yo...
Doğru, ama açıkça favorisi de değilim.
Sí, probablemente no sea su favorita, creo. Seamos honestos.
Davamı sana açıklamak zorunda değilim Alicia.
Nah, no tengo que exponerte mi caso, Alicia.
O kadar ac degilim. Trenin ne zaman?
No tengo tanta hambre. ¿ A que hora es tu tren?
Dünyaya bakış açını bozduğum için üzgünüm ama mahvolmuş falan değilim o yüzden de ailem beni mahvetmiş olamaz.
Lamento alterar su perspectiva del mundo pero no estoy malograda así que mis padres no pudieron haberme malogrado.
Öyleyse, neden bu atletin üzerinde kan lekesi varken, okun deldiği yer dışında, gömlekte bir şey yok? Açıklayabilir misiniz? Emin değilim.
Entonces, ¿ porqué esta camiseta tiene manchas-de-sangre sobre ella, mientras esta camisa no las tiene a pesar de entrarle una flecha?
Aç. Fakat yardım alana dek hastaneme giremen yasak çünkü oturup seni takip edecek değilim- -
Pero no pisarás el hospital hasta que busques ayuda.
Evet, ben tamamen masum değilim ama bana açık açık geri zekalı dedin astımlı angut.
Bueno, no soy inocente en este asunto pero básicamente me dijiste estúpida, imbécil'astmático'.
Açıklama ya da ifşa etme özgürlüğüne sahip değilim. Tek söyleyebileceğim, bu ilaç o kadar güçlü ki bunu Komünistlere veriyorlar.
No puedo discutir ni revelar nada sólo puedo decirles que es tan poderosa que se lo dan a comunistas.
Ne kadar aç olduğuma emin değilim.
No estoy segura de cuánta hambre tengo.