Bad tradutor Espanhol
664 parallel translation
Sonra tüm aile için Peck'in Kötü Çocuğu isimli gösteride iş çıktı.
Luego hubo trabajo para toda la familia en la obra Peck's Bad Boy.
Bundan böyle sadece akşam saat 8 : 30 ile 11 arası Peck'in kötü çocuğuyum.
De ahora en más, seré Peck's Bad Boy sólo de 8 : 30 a 11 : 00 de la noche.
Peck'in kötü oğlanı kim sanıyordunuz?
¿ Quién cree que era Peck's Bad Boy?
Peck'in Kötü Çocuğu'nu oynamak her çocuğa nasip olmaz.
No todos los niños pueden trabajar en Peck's Bad Boy.
Hadi Bad Luck. Koş.
Venga, Mala Suerte. ¡ Vete!
İmparator yazı geçirmek üzere bugün Bad lschl'a gidiyor. Hala görüşmesi gereken bir yığın insan var.
El emperador parte hoy a pasar el verano en Bad Ischl... y aún tiene un montón de gente que ver.
- Hayır. Bad-A-lamenti...
Bad-A-lamenti...
Kötü kız.
Bad ( MALA ) Girl ( CHICA )
The wine is bad, and they want my signature.
El vino es malo, y ellos quieren mi firma.
Endişelenme sadece "bad trip" e tutulursan kullanacağız.
No te preocupés, es por si pegás un mal viaje.
Başaramadığım zaman, çok kötü hissediyorum.
When I fail, I feel so bad
BAD WIESSEE HALKI SA KUVVETLERİNE "HOŞGELDİN" DER
BIENVENIDOS A LAS SA EN BAD WIESSEE
Yargıç'ın mahkemesinin otoritesini tek ciddi sorgulama teşebbüsü Bad Bob kasabaya geldiğinde olmuştu.
El único intento real de cuestionar la autoridad del juez ocurrió cuando Bob el Malo llegó a la ciudad.
New Meksico'lu Dirty Bad Bob değil asıl Bad Bob, zalim olan albino.
No Bob el Malo, el de Nuevo México sino el auténtico Bob el Malo, el malvado, el albino.
Bad Bob kasabada!
¡ Bob el Malo está en la ciudad!
Bad Bob!
¡ Bob el Malo!
Bad Bob'u öldürdün.
Mataste a Bob el Malo.
Bu şekilde yürümemin nedeni, her iki parmağımın gerçek Bad Bob tarafından vurulmuş olmasıdır.
Ando así, señora, porque los dedos de al lado de los pulgares me los voló el verdadero Bob el Malo.
Prusya'nın Veliaht Prensi, Çar... Başbakan, Wagner'le dostluğumuzun Bad Ischl'de tatil yapan krallarla buluşmaktan daha önemli olduğunun farkında değil.
No ve que nuestra amistad con Wagner es más importante... que estar con monarcas.
Aynı fikirdeyim. Bir hediye zaruri.
Por lo que a la visita de su majestad a Bad Ischl...
Gizli servisimize sorarım. Majeste, Wagner'in Münih'e gelişinden sonra.
Cuando el rey fue a Bad Ischl, Wagner estaba ya en Munich.
Bad IschI'e yola çıktı. Onun uzayan yokluğu insanların ; çarın küçük kızının, kralın tiyatro projelerini ve o esnada gerçek rengini gösteren ve bir çıkarcı olduğu ortaya çıkan Wagner'i unutmasına yardımcı olduğunu ummalarına neden oldu.
La ausencia del rey hacía esperar que la hija del zar... le hubiese hecho olvidar sus proyectos teatrales... y a su amado Wagner, quien se había dado a conocer por lo que era :
Bad Ischl'le bütün aile ile geleceğinizi bilmiyordum.
No sabía que vendríais a Bad Ischl con toda la familia.
Bad IschI'de hava çok saf.
Aquí el aire es bueno.
Önemli konukların böyle bir toplanışı. Bad IschI'de yıllardır görülmemişti.
Hace años que no se reunían aquí huéspedes tan brillantes.
Majesteleri Elizabeth'le konuşmakla doğruyu yapmış öyle ki, Sophie'nin Bad Ischl'de olması normal bir tatil olarak yorumlanacaktır.
Habéis hecho bien en dirigiros a Isabel. Aquí la presencia de Sofía... parecerá deberse a unas vacaciones.
Bad IschI'i hatırlıyor musun?
Podemos ir mañana, a caballo.
* Wanda, geziniyor... * * Kalemim yok.
- Wanda, wander's got me bad - No tengo bolígrafo. - No...
- Hayır, Acaba, Wanda...
Wonder, Wanda's got me bad
* Çok fazla üzüyor beni *
# It hurts so bad
* Ve de kötü havayı *
# And bad weather
Başbakan, Wagner'le dostluğumuzun Bad Ischl'de tatil yapan krallarla buluşmaktan daha önemli olduğunun farkında değil.
No ve que nuestra amistad con Wagner es más importante... que estar con monarcas.
Majestenin Bad Ischl'e gezisi konusunda...
Por lo que a la visita de su majestad a Bad Ischl...
Majeste, Wagner'in Münih'e gelişinden sonra Bad IschI'e yola çıktı.
Cuando el rey fue a Bad Ischl, Wagner estaba ya en Munich.
Önemli konukların böyle bir toplanışı Bad IschI'de yıllardır görülmemişti.
Hace años que no se reunían aquí huéspedes tan brillantes.
Amerikanlılar kötü... bad.
Americanos malos... bad
Bad a!
¡ Badža!
Şimdi, Eve şeytanın kötü olduğunu düşünmüyor
Now, Eve didn't think that the devil was bad
Ama ona göre şeytan kötüye dönüşen bir melekti.
But to her he was an angel that just turned bad
Birkaç dakika sonra Bad Rock'ta olacağız.
Estaremos en Bad Rock en minutos.
Bad Rock'ta, Doktor Sullivan ile birlikteyiz.
Estamos en Bad Rock con una médica apellidada Sullivan. ¿ Entendido?
Bad Rock'a hoş geldin ahbap.
Bienvenido a Bad Rock, amigo.
Amma söyledin.
You got it bad.
BAD.
DSI.
Tam olarak sınırdayız, Bad Ischl'de veya Altausee'de değil. Yapacak öyle az şey var ki... subaylar dağ keçisi avına giderler.
Esto es una región fronteriza, no Bad Ischl o Alt-Ausee, donde los oficiales van a cazar gamuzas.
Kendimi çok kötü hissediyorum Nefes almıyorum...
I've got the blues so bad I can hardly catch my breath
Too bad. It'd be a great bottle...
Lástima, sería una gran botella...
Majesteye hatırlatabilir miyim başbakanımız Majestelerinin Bad Ischl'le gitmesini öneriyor?
Os recuerdo que el primer ministro os recomienda... que vayáis a Bad Ischl.
Yorucu olmayacaktır, tam tersine.
¿ Te acuerdas de Bad Ischl?
Bad IschI'i hatırlıyor musun?
¿ Te acuerdas de Bad Ischl?
"BAD ROCK'TA KARA GÜN"
DÍA NEGRO EN BAD ROCK