Baktım tradutor Espanhol
16,947 parallel translation
Tomografi sonuçlarınıza baktım.
He echado un vistazo a los TAC.
Çocuklara baktım
Miré a los niños
Baktım işte, yerine koy.
Quítalo ya.
- Dükkana gidip baktım.
- Revisé el almacén.
Geçen gece ben de rüyamda uçak olduğumu gördüm ama alev alıp çakılıyordum. Sonra uyandım bir baktım elimde sigarayla uyuduğum için yatak alev almış.
La otra noche soñé que yo era un avión y que me estrellaba y me quemaba, pero, luego, me desperté y me di cuenta de que mi cama estaba en llamas porque me dormí con un cigarrillo encendido.
- Evet baktım.
- Sí, lo hice.
I gerçekten Bu baktım almalısınız.
Debería ir a que me revisen esto.
Yan aynama baktım ve savaş yolundaymış gibi bize hızla gelen dev bir çöp kamyonu gördüm.
Miro el espejo retrovisor y veo... un camión de basura que viene rápido en pie de guerra.
Resimlere baktım da...
Vi las fotos, así que...
MacKenzie olduğunu söyleyince aile geçmişine baktım.
Cuando me dijiste que eras un MacKenzie... busqué la historia de tu familia.
- Baktım ve burada olduğunu gösteriyor.
- Ya lo he hecho. Está aquí.
Verimlilik tablomuza tekrardan baktım Bay Henneberg.
Reexaminé el argumento comercial.
Dergine biraz baktım.
He mirado un poco tu revista.
İzleyiciye baktım ve bir adam gördüm gördüğüm en güzel gülümsemeye sahipti.
Miré hacia el público y vi a un hombre... con la sonrisa más hermosa que jamás haya visto.
Her yere baktım.
¡ Los busqué!
Ben icabına baktım.
Me ocupé del asunto.
Sahne amiriyle Harlem'in Cenneti'nin envanter kayıtlarına baktım görünen o ki ortadan kaybolan bir mikrofon ayaklığı varmış.
Revisé el inventario de Harlem's Paradise con el director de escena, y resulta que faltaba un pie de micrófono.
Doktora internette baktım
Lo investigué por Internet.
Boğazına baktım ve boğazının çok açık olduğunu gördüm... - Onun dışında her şey normal.
Revisé su garganta y la tiene irritada, pero fuera de eso, todo está bien.
Siyahi kadınların birçok davasına baktım ve kazandım.
He llevado muchos, muchos casos sobre mujeres negras y los gané.
- Aracın içine baktınız mı? Baktım.
¿ Y vio dentro del vehículo?
Eldivene yaklaştım ve baktım.
Me acerqué a él y lo miré.
Dokunmadım, sadece baktım.
Yo no lo toqué. Lo miré.
Eldiven olayından sonra sevgili jüri üyelerinin gözüne baktım ve dedim ki...
Eastern Island y Queen Bee. Después de esos guantes, miré a los ojos de mis dulces jurados, y dije :
Neye baktığımı bilmiyorum.
No sé lo que estoy buscando.
Her baktığımda Erkek arkadaşım Gaga çünkü saçma güzellikteki kraliçeydim.
Cada vez que levantaba la mirada, ahí estaba mi novio, enloquecido porque yo era una ridícula reina de belleza.
- Yani öylece bilgisayarıma mı baktın?
- ¿ Y sólo viste mi computadora?
Sen içeri girerken sana baktı mı?
¿ Te miró al entrar?
Evin geçmişine baktın mı?
De acuerdo. ¿ Has visto? ... la historia de la casa?
Dirseğime kadar geçirdim, sonra da sessizce sürünerek halıda ilerlemeye başladım. Owen, eski bir arkadaşıyla karşılaşmış gibi dönüp kuklaya baktı.
Me lo pongo hasta el codo... y comienzo a gatear lentamente, lo más silencioso posible... y Owen mira al títere como si viera a un viejo amigo.
Gözlerine baktığım an her şeyin tam da düşündüğüm gibi olduğunu anlamıştım.
Eché una mirada a sus ojos y eso confirmó todo lo que había estado sintiendo.
Haritaya baktın mı hiç?
¿ Alguna vez viste un mapa?
Sana baktığımız falan yoktu gerçekten.
No estábamos mirándote.
Bu baktığım şey ne?
¿ Qué estoy mirando?
Sonra sen de gözlerini devire devire baktın "evet kanka, bokluk çıkacağının farkındayım" der gibiydin.
Y tú me miraste como diciendo : " "Sí, sé de qué mierda hablas, viejo" ".
Yani.. Baktığım her yerde, vücudunu mümkün olan en kısa sürede dondurması için yasal ölümünün ilan edilmesi gerektiğini söylüyorlar.
Bueno, todas las páginas que he mirado insisten en que hay que... crionizar el cadáver lo antes posible una vez declarado legalmente muerto.
Geçmişine baktın mı?
¿ Comprobaste sus antecedentes?
Baktığını sandığım şeyi, "Dürtü" diye adlandırıyorlar. Ve yeni.
Bueno, lo que pienso que estás buscando es algo que llaman URGE, es nuevo y por lo que sé es muy...
Sonra gözümün içine baktı ve taşaklarımı tutup bana : " Hadi şu mumu yakalım! ''dedi.
El tipo me mira a la cara fijamente, me agarra las bolas, y me dice, "vamos a encender esta vela".
Şöyle yapacağım, zaten baktığım lanet şeylere tekrar bakacağım.
Eso es lo que haré. Miraré la misma mierda que ya miré.
Mısır'da Mursi'nin yaptıklarıyla... Suriye'deki istikrarsızlığa baktığımızda evet, burada bir dizi senaryo hayal etmek kolay.
Entre lo que vemos en Egipto y la desestabilización de Siria... es fácil imaginarse muchas situaciones aquí.
Zencilerin tadına bir baktın mı başkasını beğenmezsin.
Si te acuestas con un negro, no hay marcha atrás.
Bunun gibi bir tanesiyle mesala.Bunun tadına baktın mı hiç?
Que esta increíble mierda. ¿ Probaste esto?
Dışarıya baktığımızda görünen odur ki ; ... yerli veyahut yabancı düşmanlar tarafından yaratılabilecek tehditler hasebiyle, ülkemizde belirsizlik ve tehlike hakimdir. Korkuya, bilinmezliğe duraksamaya sizi canlandırıp, size güç verecek olan....... Winesburg ruhu için, fırsat tanımayın.
mirando lo que puede parecer un horizonte incierto y peligroso, en un país amenazado por enemigos extranjeros y nativos, no teman, no se desconcierten, no duden.
Dışarıya baktın mı bayan?
¿ Ha visto allá afuera, señora?
Aynı müfettişler senin raylarında baktığında ve inşallah dayanır diye dua ettiğin yarım kazık ve bağlantıları gördüğünde çok zor bazı sorular soracaklar. Paralarıyla ne yaptığın da buna dâhil.
Y cuando esos mismos inspectores miren su vía, con la mitad de clavos, medio suelta y que se mantiene unida de milagro, van a hacerle unas preguntas muy delicadas, incluyendo qué demonios ha hecho con todo su dinero.
Ona evinin Paul Williams mimarisi olduğunu söyledim. O da bana bir aptalmışım gibi baktı.
Le dije que su casa era un Paul Williams, y él me miró como si fuera un idiota.
Hiç baktı mı, kontrol etti mi?
¿ Le ha echado un vistazo?
Sizce müvekkilimin yargılanmasını aceleye getirmeden önce gerçek katili bulmak için, her taşın altına baktınız mı?
¿ Siente que ha removido todas las posibles roca en busca de el verdadero asesino en este caso antes de salir corriendo... A acusar a mi cliente?
Baktım.
Lo he hecho.
Bana göre adalet budur. Jüriye baktığım zaman, ortak bir noktamız olduğuna inancım vardı.
Y siempre, siempre tengo fe en que, cuando miro al jurado, tenemos eso en común.