Bakır tradutor Espanhol
14,898 parallel translation
Palmet Uyduları'nın işlemci gücünü karşılamak için bakır kablo kullanacaksınız. - Yoksa sisteminiz aşırı yüklenir.
Usen cableado de cobre para manejar la velocidad de procesamiento del satélite Palmer, o si no el sistema se sobrecargara.
Harflerin Adamları'nın kayıtlarına göre bakır paraya ihtiyacınız olacak.
Según los registros de los Hombres de Letras, vais a necesitar una moneda de cobre.
Sanırım öyle bir şeydi. Şuna da bakın.
Podrá recordarlo cuando comamos en casa.
Bakın bunun nasıl eziyetli olduğunu biliyorum,... ama çok defa oflayarak iş yaparsınız ortaklar da övgünün üzerine çullanır.
Mira, Sé que es una rutina, Pero un montón de veces, que hacer el trabajo sucio,
Bakın, Howard'ın kişisel tercihleri arzu edilen bazı şeyleri bıraktırıyor.
Look, decisiones personales de Howard dejan algo que desear.
Bakın, bunca yıldır şüphelileri sorguladıktan sonra önsezilerim iyidir, bu herifte doğru olmayan bir şeyler var.
Miren, mi corazonada después de interrogar a sospechosos todos estos años, me dice que hay algo que no está bien con ese tipo.
Bak, Larkin öldü bu da benim, sahada atılmış gollere ve doping skandallarına konsantre olmamı epey zorlaştırıyor.
Mira, Larkin está muerto, lo cual hace que sea verdaderamente duro para mí concentrarme en goles de campo o en escándalos por dopaje.
Ben sana elmaslarını veririm elmasların dedim bak, sen de bana diski verirsin. Herkes mutlu ayrılır.
Así que, te daré tus diamantes como... te gusta llamarlos, si me das el dispositivo, y todos nos vamos felices.
Belki de büyük poker oyunları sana daha çok yakışır. Hele de şu keskin yüz atlarına bakılırsa.
Quizás póker de alto nivel, es más tu cosa, con ese, eh, rostro expresivo tuyo.
Bunca zamandır sendeydi öyle mi? Şuna bak.
Lo tenías todo el tiempo. ¿ Qué tal?
Hayır, sen bana bak da arkamızdan iş çevirmediğini söyle bana.
No, mírame tú y dime que no estás haciendo algo a nuestras espaldas ahora mismo.
- Bak şimdi kim saptırıyor.
Mira quién se retracta ahora.
İşe bak. Ted R, seni kafaya aldı.
Ha sido "Ted R. ado".
Bak Chris, sen benim evlâdımsın ve senin için en hayırlısını istiyorum ama sanırım bu yaşlı babacığından çok fazla iyi biri olmanı istemiyorum.
Mira, Chris, eres mi chico y quiero lo mejor para ti, pero supongo que no quiero que seas demasiado bueno para tu viejo.
Hayır. Ben o onun bunun çocuğunu bulacağım. Sense eve gidip kocana iyi bak.
Yo encontraré a ese maldito y tú irás a casa con tu bonito esposo.
Bak, problemin varsa, bizim problemimiz vardır.
Mira, si tú tienes un problema, ambos lo tenemos.
Şimdi, bakın gidip biraz destek çağırın, tamam mı?
Ahora, miren, busquen algo de apoyo, ¿ quieren?
Bak kanka, ilişkiler inişli çıkışlıdır.
Mira, las relaciones tienen sus altos y sus bajos.
Peki, Ben Stefan'ın planı tıkırında gitti bakın.
Bien, veo que el plan de Stefan fue coser y cantar.
Hayır hayır hayır, bak.
No, no, no, no, mira.
Damon son 150 yıldır o bakışın pratiğini benim üzerimde yapıyor ya.
Damon ha estado practicando esa mirada en mí durante los últimos 150 años.
evet, danışmanlar ne kazanır biliyorum, Joan, Yeni bir yer bakıyorsan, hedefini düşürmek isteyebilirsin.
Bueno sé lo que los asesores hacen, Joan así que si estás buscando un nuevo lugar puede querer bajar tus pretensiones.
Son numaraya bakıp bir şeyler bulmaya çalışırım.
Voy a correr el último número, a ver qué puedo encontrar.
Bakın, hayır, hayır, hayır, hayır!
Miren, no, ¡ No, no!
Bak sana kimsenin bilmediği bir sır vereyim.
Te contaré un pequeño secreto.
Bakın, sarin saldırısı olduğu gün garip göründüğüm için üzgünüm, ama bu sadece tesadüf.
Miren, siento haber actuado de una forma extraña el día que ha habido un atentado con gas sarín pero es una coincidencia.
Hayır, kayıt Nicole ve Ryan için değil. Dana ve Ryan için ve Dana'nın kredi kartlarına bakılırsa da listeden hediye alıp kendine yolluyormuş.
No, la lista no es para Nicole y Ryan es para Dana y Ryan y según las tarjetas de crédito de Dana, ha estado comprando cosas de la lista y enviándoselas a ella misma.
Sıfır diyorum bak, sıfır.
Cero. Es cero. Cero.
Şimdi, üzerimde 25 tane esrarlı sigara bulundursam, bana bağımlı gözüyle bakılır.
Entonces, si llevara 25 porros encima, serían considerados para uso personal.
- Tam karşıya bakın. - Yukarı kaldırın.
Localizamos tu móvil.
Bak, bana tecrübesiz dediğinde damarıma bastın, çünkü işin doğrusu bunu uzun zamandır yapmıyorum.
Mira, me sacaste de quicio cuando me llamaste inexperimentada porque la verdad es que no llevo haciendo esto desde hace mucho.
Bak ya, "hayır" ı cevap olarak kabul etmeyi bilmiyorsun be Don.
No sabes tomar un no como respuesta, Don.
Çamaşır çekmecesine bak!
¡ Revisa su cajón de ropa interior!
Personeline bakılırsa aslında içki ve operadan hoşlanıyor sanırım.
Entiendo de su manejador lo que realmente le gusta hacer es totalmente borracho y cantar ópera.
Bakın. Onları karşı karşıya gelecek şekilde konumlandırıyor.
La posicionó para que se miraran.
Hayır, bak sen sadece bütün elemanlara Rachel'ın buraya seksi bir hemşire şekline geleceğini söyle.
No, mira, simplemente decirle a todos los tipos que Rachel estará aquí, vestida de enfermera sexy.
Bak, adamın kesin tatlı bir kıçı falan vardır ama..... sen ölebilirsin!
Oye, me pongo en tu lugar, probablemente tenga un culo realmente dulce y todo, pero podrías, por así decirlo, palmarla.
Kurt hendekten zıpladı, ona doğru bir bakış attı ve tekrar düştü. Sonra sanırım şimdi başım belada dedi.
Y Kurt salta del agujero, lo mira y vuelve a caerse y dice "supongo que ahora lo estoy".
Hayır, FBI iç güvenlikle ilgili davalara bakıyor.
No, el FBI es nacional.
Ailen sana yıllardır tepeden bakıyorsa bunu nasıl durdurursun?
Cuando tu familia ha estado menospreciándote por años, ¿ Cómo haces para que dejen de hacerlo?
Hayır, bakın, benim biraz zamana ihtiyacım var.
No, necesito un minuto.
Yaşadığın onca şeyden sonra işe geri dönmek en iyimser bakış açısıyla bile akılsızlıktır.
Bueno, volver al trabajo después de por lo que has pasado... es... enfermizo, como poco.
Kameralarda göründüğü kadarıyla hayır ama şuna bir bak.
Bueno, nada que la vigilancia recogió, pero mira esto.
Şimdi gözlerimin içine bak ve söyle. Onu öldürmeye hazır mısın?
Ahora, ¿ puedes mirarme a los ojos y decirme que estás preparada para matar?
Bak şimdi bu kafa karıştırıcı.
Mira, esto es confuso.
Trish bizim bakıcımızdır.
Trish es nuestra niñera.
Hayır cidden bak. Aklıma bile gelmiyor.
No, en serio, no puedo Ni siquiera pensar en ello
Sanırım bana bakıyor.
Creo que está mirándome.
Hayır organizasyonları düzenliyorum ama genelde Cayman'ın bakıcılığı yapıyorum.
Hago un poco de recaudación de fondos, pero, estoy de niñera de Cayman en su mayoría.
Bak, F.R her yerde.
Mira, FR está en todas partes.
Vampirler bir bakıma yarasadır, değil mi?
Los vampiros técnicamente son murciélagos, ¿ verdad?