Baldy tradutor Espanhol
89 parallel translation
- Hey, Baldy, piyanoyu sustur.
- Baldy, que se pare ese piano.
Baldy, polis alanı boşaltsın.
Baldy, que la policía despeje la pista.
Baldy, onları ben alırım.
Yo los cojo.
- Baldy, bize içki yolla.
- Baldy, trae algo de beber.
Bana soğuk su ver, Baldy.
Dame agua fría, Baldy.
Baldy, ne varsa ver.
Baldy, ponme algo.
Baldy, bana bir içki getirir misin?
Baldy, tráeme algo de beber.
Bana bir içki getir, Baldy.
Dame una copa, Baldy.
Baldy, masaya koyar mısın?
Baldy, llévala a la mesa, por favor.
- Baldy, hazırla.
- Baldy, pon esas copas.
En son olarak onun Tascosada olduğunu duydum.
Pueden decirte más cosas en el saloon de Baldy Gunder.
Ellerini üzerimden çek, Baldy.
¡ No me pongas las manos encima!
Sana bolca kötü şans diliyorum, Baldy.
Te deseo toda la mala suerte del mundo.
Baldy Gunder şehrin dışında yaşamama izin vermez.
¿ No creerá que Gunder me dejará salir de la ciudad con él?
Kızdan uzakta gecelese iyi olur diyorlar Her ihtimale karşı Baldy ortaya çıkarsa.
Cuentan que esa noche se quedó junto a su puerta, por si a Baldy se le ocurría presentarse.
Altarın gidişi ile, Baldy'nin yerinde işler azaldı.
Con su marcha el local de Baldy cayó en picado.
Baldy Gunder'ın yerine veya beni kabul eden herhangi bir yer.
¡ Al Saloon de Baldy Gunder, o al Arcady, o a cualquiera que me abra sus puertas!
Şu sırttaki tepeden gözünün görebildiği kadar batıya, ve Old Baldy'nin ötesine.
... y toda la superficie que pueda abarcar su mirada hasta el oeste.
- Baldy Lewis.
- Calvo Lewis. - Calvo.
Peki, düşmanın Baldy'yi ele geçirdiğini bilen var mı?
¿ Os han dicho que el enemigo controla Old Baldy?
Seni Teksas da Baldy olarak çağıralım..
Pues aquí en Tejas creo que será mejor que le llame Baldy.
Baldy... Etkisiz bir isim..
Resulta muy poco sonoro.
Baldy senin nen var, ben de komanchiler geliyor sandım..
Oiga, ¿ qué le pasa, Baldy?
Baldy bu uzun boynuzlular ile uğraşırsan... yiyecek etimiz kalmaz...
Siga toreando a esos cuernilargos y acabará enterrado bajo esa misma hierba donde ellos pacen. Mirad.
Sadece bir korumaya ihtiyacın vardı...
Sólo porque necesitaba un guardaespaldas. Un guardaespaldas no, Baldy.
Kendime değil Baldy... Bu silahlar için...
Alguien para guardar los revólveres.
Bir başka zaman yaparız...
Bueno, en algún otro momento, Baldy, tengo...
Hepimizin ölümünü sağlamadan mutlu olmayacaksın değil mi?
Usted no estará contento hasta que nos hayan matado, ¿ verdad, Baldy? Suba al caballo.
Hayatta kalman için bir tek nedenim var Baldy...
Sólo quiero mantenerle vivo por una razón, Baldy.
Ama okun yeri... Madem keyfin yerinde Baldy... belki mezar taşına da yazılacak komik şeyler bulursun
Pues en vista de que tiene usted tan raro sentido del humor, Baldy piense algo gracioso para ponerlo en la lápida de su tumba.
Dur bakalım Baldy bu kız benim.
¿ Está loco, Baldy? Ella es mi novia.
Bunu sevgili Baldy için yapacağız... o.. cesur adam için...
Es lo menos que podemos hacer por el buen Baldy. Aquel bravo muchacho.
Baldy üç gün demişt.
'Baldy decir tres días'.
Baldy'nin üç gün içinde yaptığı her şeyi..... ben daha kısa sürede yaparım...
Lo que Baldy pueda hacer en tres días yo lo puedo hacer en menos.
O yeni bayrağın direği için..
'Espíritu Baldy tendrá que descansar de pie'. Esto es para la nueva asta de la bandera.
Balty'in mezarı şurada... juri mahkeme başlamadan kazdı...
La tumba de Baldy está ahí, en el corral.
Kafandaki tam ne tam anlamadım Balty.. Ama ben buraya vuruşmak için geldim... Aynen..
No sé qué piensa usted, Baldy, pero yo estoy aquí para un tiroteo.
Balty sen ve ben çok şey yaşadık... Seni vurmayı pek canım istemiyor...
Baldy, usted y yo hemos vivido muchas aventuras juntos y la verdad es que no tengo ganas de matarle.
Baldy birşeyler hazırlamış. Yemek ister misin?
Baldy hizo unos panqueques. ¿ Quiere?
Baldy, sana söylediğim şeyi yap.
Baldy, haz lo que te dije.
Merhaba Baldy.
Bueno, hola allí, Baldy.
Ben de tam bu arkadaşlara... eski dostum Baldy'yi görmek ne güzel diyordum.
Les estaba diciendo a estos hombres aquí... Seguro que será genial ver a mi viejo amigo Baldy de nuevo.
Nasılsın Baldy?
¿ Cómo has estado, Baldy?
Baldy'nin yerinde buluşalım.
Te veo donde el calvito.
- Sağ ol, Baldy.
- Gracias, calvito.
- Görüşürüz, Baldy.
- Nos vemos, calvito. - Sigue peinando.
Baldy Bear Creek'e vardın?
¿ Vas hacia Baldy Bear?
Baldy, benimle gel.
¡ Baldy, ven conmigo!
Baldazar...
Baldasar. Baldy.
Baldy.. o nehirden beni geçirdin..
Baldy, usted me ayudó a cruzar el río.
Onu vuracak olmama rağmen... Baldy'i severdim....
Tiene razón, a parte de las ganas que tenía de matarle yo apreciaba al buen Baldy.