Basitçe tradutor Espanhol
1,761 parallel translation
Hayir. Bu isi öyle basitçe düzeltemem!
No, no puedo conectar nada.
Basitçe, Gregory'e bire bir benzeyen bir kişinin, kendi ürettiği anormal türünün dövüşçü olduğu bir dövüşte seyirci olması, açıkça en saf şekilde bir itiraf oluyor.
Simplemente sería demasiada coincidencia que un hombre idéntico a Gregory fuera un espectador en una pelea en la cual la misma especie de anormal que él creó fuera un combatiente.
Şimdi efsaneye göre Morrigan savaş alanına çıktığında, Arthur'un düşmanları, basitçe ölmeye başlıyorlarmış.
Ahora, según el mito, cuando aparecieron en el campo de batalla los enemigos de Arturo simplemente comenzaron a caer muertos.
On, ne yani, tarihte cadı olarak tanımlan şey, basitçe anormal güçlerine sahip birisi olabilir.
Lo que la historia pudo haber definido como una bruja podría simplemente ser alguien con poderes anormales.
- Sen asla hasta olmadın, bu basitçe...
Nunca has estado enfermo, simplemente fue...
Çok basitçe açıklanabileneceğinden Oldukça eminim.
Estoy completamente seguro que tiene una fácil explicación.
- Basitçe ben yapmadım.
Yo simplemente no lo hice.
Basitçe, param yok.
Yo simplemente no tengo el dinero.
Basitçe onunla olman Doktor'un bunu gösterme yoludur.
Nada más necesitaste que el Doctor te lo muestre, sólo por estar a su lado.
Bunun, basitçe durumu kavramandan çok, onu hissetmen için altın bir fırsat olduğunu düşünüyorum.
Sí lo es. Podria sugerir que esto es una oportunidad de oro para que sientas una situacion en vez de simplemente racionalizarla?
Bu basitçe... şey... Benim bir problemim var.
Es un simple... es... tengo un problema..
Sadece bir örnek. Sanırım basitçe bir örnek.
Una muestra, un simple tipo de muestra...
Basitçe, kadın intihar etti.
Ella simplemente cometió suicidio.
Neden basitçe seks yapmak istediklerini söylemezler?
¿ Por qué no piden sexo sin más?
Ya da o bilgisayar basitçe pes eder ve bırakır.
O la computadora, simplemente... se agote y deje de funcionar.
Basitçe, "yok edilemez"
Básicamente es indestructible.
Basitçe söylemek gerekirse bu Iraklılar bizi öldürmek için de olsa etrafımızda olmaktan korkuyorlar.
La forma más simple es decir que es normal que algunas personas tengan miedo de que los iraquíes vayan por ahí, buscando maneras de matarnos.
Basitçe bu aramanın kaynağını söylemeni istiyorum.
Simplemente me gustaría que le dijeras el origen de esta llamada. Gracias.
Büyük annesi, kurt yemeği değildi. Basitçe daha iyi bir yere gitmişti.
y no comidos por gusanos, simplemente se van a un sitio mejor.
Basitçe söyleyeyim. Başka kimseye satmayacaksın.
No se lo venderá a nadie más.
Eğer o cihazı kaybedersek olacakların basitçe bir açıklaması.
Solo te digo cómo serán las cosas si perdemos ese dispositivo.
- Neden? Ne yapıyor? - Basitçe, iki insan arasında zihinsel bir bağlantı kuruyor.
Bueno, de forma sencilla, crea un enlace psíquico entre dos personas.
Neden basitçe kimin öldürdüğünü sormuyorsunuz?
¿ Por qué no le pregunta quién la mató?
Ne zaman ki bir erkek ve bir kadın birbirlerine vurucu bir mesafede yaklaşsalar, sanırım basitçe birbirlerine uçarlar, öyle değil mi?
Cuando un hombre y una mujer se acercan a una distancia donde pueden tocarse supongo que sencillamente volarían juntos, ¿ no?
Basitçe, bir cismin üzerine ışık tutmaktır.
Es básicamente una luz brillando sobre el objeto.
Bu basitçe bir mucizeydi.
Definitivamente fue un milagro, así de simple.
Tanrının görünümünde oluşturulmuş o insan hayvanların üzerinde üstünlüğe sahip, bunlar insan olmanın ne anlama geldiğini tarif ediyor, bu yüzden insan evrimini tartışmak basitçe çok riskliydi.
El hombre había sido hecho a imagen de Dios, y con capacidad de dominar sobre los animales ; tal era la definición de lo que significaba ser humano. De modo que discutir la evolución humana era demasiado arriesgado.
Darwin ondan çekindi ve sona doğru basitçe şöyle yazdı :
Darwin desistió y se limitó a escribir, cerca del final :
O, genlerini geçirmede en başarılı olanları basitçe kayıran sert ve güdümsüz bir süreç.
Es un severo proceso sin guía, que simplemente favorece a aquellos que tienen más éxito pasando sus genes.
Amacı, basitçe, klonlanarak üretilen tüm gıdaların klonlandığını belirtecek şekilde işaretlenmesidir.
Simplemente requiere que todos los alimentos clonados sean etiquetados como alimentos clonados.
- Basitçe, Dan LeBron James gördüğüm en iyi lise basketbol oyuncusu ve bence 17 yaşını baz alırsak o yaştaki Kobe Bryant'tan daha iyi olduğunu söyleyebilirim.
- En resumen, Dan, Es el mejor jugador estudiantil que he visto, y creo que con 17 años es mejor de lo que era Kobe Bryant a la misma edad.
Lütfen benimle günahkarla konuşan bir aziz gibi konuşmayın, basitçe sadece siz ve ben varım.
Por favor no me hable de santo a pecadora. Sinó de ud. mismo a mi misma.
Basitçe, sayılar uyuşmuyordu.
Básicamente los números no calzaban.
Tekillik basitçe "Bilmiyorum" demenin başka bir yolu.
Una singularidad es básicamente una palabra para decir "no sé" una palabra para decir "no tengo idea"
Bu çok kuramsal ama matematiğin gösterdiği kadarıyla bir karadeliğe doğru düşerken öyle basitçe ölmüyorsunuz.
Dr. Kaku : Eso es aún muy especulativo, Pero las matemáticas parecen indicar que al caer a través de un agujero negro uno no muere simplemente :
Ne zaman beslenmeden bahsetsem, basitçe duymamazlıktan geldiler.
Cuando mencioné "nutrición", fue básicamente, poner a un lado.
Basitçe, ebediyen katıksız savaş sarhoşluğunu tatmayı dilerim...
por toda la eternidad...
Basitçe bizim gibiler.
personas como nosotros.
Basitçe durum böyledir.
Simplemente las cosas son así.
Zaten bildiğine göre, basitçe söyleyeceğim.
Ya que me dijiste que ya sabías, simplemente seguiré de frente.
İşleri basitçe çarpışmaların fotoğraflarını çekmek.
Y su trabajo es tan simple como hacer una foto de esas colisiones.
Basitçe daha hafif parçacıklar Haline bölünerek dönüşürler.
Simplemente se deshacen en partículas más ligeras.
Hücrelerin bir hamster, bir at veya bir insan oluşturmaları basitçe koddaki harflerin sırasına bağlıdır.
Si la célula construye un hámster, un caballo o una persona tan sólo depende del orden de las letras del código.
Bu iyi. Ve basitçe kediciği çeviriyoruz... Bu etrafını kaplamasına neden olacak.
Luego le damos vueltas... asegurándonos de que esté bien rebozado.
- Evet, basitçe açıklaması bu.
- Sí, por así decirlo.
Basitçe bu termal ağızları okyanus tabanına yerleştiriyoruz. ve neredeyse saf maden çökeltileri elde ediyoruz, çelik üretiminde kritik yeri olan manganez ya da daha yüksek konsantrasyonlarda altın gibi. Üstelik çoğu deniz madeninden fazla.
Simplemente, esos respiraderos hidrotermales en el lecho oceánico precipitan una fortuna en casi todos los depósitos de minerales casi puros tales como el manganeso, críticos para la producción de acero, y el oro en las mayores concentraciones que la mayoría...
- Yani basitçe ; raketle topa vurman karşılığında bir ton burs alacaksın.
Por lo tanto, que pondrá a disposición el dinero para ser golpear un balón con una red.
Meseleyi basitçe eline alıp evliliği bitirebilir.
Debería hacerse cargo del asunto y anular el matrimonio.
George'un söylediği Doop'un hala tutulduğu ve kampanya bu gerçeği basitçe pekiştirecek.
George se refiere a que siempre lo ha sido y la campaña reforzaría eso.
Direnmen, basitçe acının daha da uzamasına neden oluyor. Bağırmak konusunda alıştırma yapmalısın. Lütfen.
Tu resistencia esta simplemente prolongando tu sufrimiento... practica tu grito, por favor.
Basitçe, nasıl mahvolduğumu anlatayım.
Les resumo lo que pasó.