Bcu tradutor Espanhol
52 parallel translation
Ben BCU'dan mezun oldum.
BCU es mi alma mater.
Küçüklükten beri BCU'ya gitmek istiyordu.
Ella quiso entrar en la BCU desde que era un bebe.
BCU'ya başvurmuştum.
He solicitado entrar en BCU.
The Continental, BCU işletmesinin hemen yanında.
El Continental está justo al lado de la planta del BCU.
BCU'yu indirmek istiyorlarsa bekliyor olacağız.
Si intentan el golpe en el BCU, estaremos esperando.
BCU'da Cravitz'in araştırma görevlisiymiş.
Era la ayudante de Cravitz en la universidad de Boston.
Kathleen Dunn, BCU'ya mı gitmiş?
¿ Kathleen Dunn fue a BCU?
BCU'da tam burs.
Beca completa para BCU.
Bak, öldürülen BCU kızı konusunda nasılız?
¿ Cómo vamos con el asesinato de esa chica universitaria?
BCU'ya 27 bin borçlu ama... bu garip çünkü... öğrenci bursları ve binlerce doları vardı.
Le debía a BCU 27.000, lo que... lo cual es raro porque... todo estaba cubierto con becas y préstamos estudiantiles.
Ayrıca BCU'nun tünel girişlerindeki tüm güvenlik kayıtlarına baktım.
Revisé el video de seguridad de las entradas a los túneles en BCU.
Rachel BCU'da jeoloji dalında doktora adayıydı,
Rachel era candidata a un doctorado en geología en BCU,
- Boston Cambridge Üniversitesi geri koşucusu?
- ¿ El corredor de la BCU?
Üniversitenin ( BCU ) para toplamasına destek vermek için gelmiştir.
Seguramente estaba aquí para apoyar la recaudación de fondos de la BCU.
Enzo yıllardır profesyonel olabilme şansı olan ilk BCU oyuncusuydu.
Enzo fue el primer jugador de la BCU en años con opción a ser profesional.
BCU kazanmaya koşuyor End Zone'da top.
La BCU va a por todas con un pase a la línea de fondo.
Tahmin edeyim, kadınlar, pasta ve BCU Amerikan futbolu.
Déjame adivinar... mujeres, pasteles y fútbol.
Ve BCU'nun son 10 yıldaki tüm maçları var bilgisayarında.
Y también tenía cada partido de los últimos 10 años en este disco duro.
BCU'nun renkleri mavi ve... -
Los colores de la BCU son azul y...
Susie, o mavi boya BCU'nun sahasından mı geliyor bir bakar mısın?
Susie, ¿ puedes comprobar si esa pintura procede de la BCU?
Yerdeki mavi boya BCU saha kalıbında kullanılan boyayla aynı.
La pintura azul en la alfombra del suelo coincide con la pintura usada para trazar las líneas del estadio de la BCU.
BCU beş yıl önce sezonu kaybedince, o da şansını kaybetmiş.
Se fue cuando la BCU perdió la temporada de hace cinco años.
Ama, BCU... çok güzel yarıştık. Enzo kendini yaralayana kadar.
Pero la BCU... tuvimos un gran corredor hasta que Enzo se lesionó.
BCU'nun sağ defans oyuncusu dengesini kaybetmiş ve böylece Jeff Marcus'u o son hucüma savunmasız bırakmış.
Parece que el defensa derecho de la BCU ha perdido el equilibrio y ha dejado al corredor Jeff Marcus sin protección en esa desagradable entrada.
Beş yıl arayla oynayan, iki BCU sağ defans oyuncusuda aynı durumda aynı düşüşü yaptılar.
Ambos defensas derechos de la BCU, que jugaron con cinco años de diferencia, simularon la misma entrada en la misma jugada.
İki farklı sezondan olan BCU oyuncuları maçları verdiler mi diyorsun?
¿ Estás diciendo que hubo jugadores en 2 temporadas diferentes amañaron partidos?
Çünkü BCU takımı 3. ligde.
Bueno, la BCU está en la tercera división de la liga de fútbol.
Bence koç BCU oyuncularına puan verdirtiyor.'
Creo que el entrenador tiene jugadores de la BCU amañando la puntuación ".
- BCU bir seferlik izin verdi.
- La BCU acaba de hacer una excepción.
BCU programına leke bulaştıracaktı.
Iba a darle mal nombre al programa de la Universidad de Boston.
BCU'da öğrenciymiş.
Era estudiante de la BCU.
BCU Altın Öğrenci Tozu.
"El polvo dorado de la BCU".
BCU'da yarı zamanlı yardımcı profesörmüş. Boston'da suça teşvikle ilgili yazıyormuş.
Bueno, tiene un trabajo a tiempo parcial como profesor adjunto en la BCU, escribió sobre crímenes para el periódico Boston Dispatch.
Tüm öğrencilerim BCU yarışması için soruşturma parçaları seçmişti.
Tenía a todos mis alumnos trabajando en artículos de investigación para el concurso universitario del Boston Dispatch.
- BCU Altın'ı dene.
- Prueba "BCU dorado".
- Bir kez daha bunu dersen pençelerinin büyüklüğünü dikkate almayacağım. BCU Altın'ı deniyorum.
- Si vuelves a decir eso, no me importa como de grandes sean tus garras de oso... probando "BCU dorado".
- BCU Altın öğrencileriyle mi?
- ¿ Con BCU dorado?
BCU Altın'daki arkadaşlarıma daha fazlasını satabilirsin. Ama yanımıza gelmeyi kabul etmedin.
Podrías vender mucho más BCU dorado a mis hermanas si vinieras a la casa.
- BCU kampüsünde.
- En el campus de la BCU.
8000 BCU öğrencisi, 950 öğretim görevlisi ve çalışanlar?
¿ 8.000 estudiantes de la universidad de Boston, 950 profesores y empleados?
BCU kampüsünde ceset bulmuşlar.
Encontraron un cadáver en el campus de la universidad de Boston.
Hukuk ile ilgili makale okuyordum. Yargıç Harper ve Roger Thorson BCU'dayken yazmışlar.
Estoy leyendo un artículo de revisión de leyes que la jueza Harper y Roger Thorson escribieron cuando estaban en la BCU...
Üniversitedeyken oda arkadaşım beni maça götürmüştü. Hayatımdaki en iyi sosisli sandviçi orada yemiştim.
Cuando estaba en la BCU, mi compañera de cuarto me llevó a un partido, y tomé el mejor perrito caliente de mi vida.
BCU'daki ilk seminer gününün yarın olduğunu sanıyordum.
Creía que mañana empezabas con tu seminario en la BCU.
BCU üniversitesinde mi?
¿ De la BCU? - No, de la universidad estatal.
Mary Hope Langdon, resmin sahibi, ve Boston Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünden Dr. Kowalski.
A Mary Hope Langdon, la dueña del cuadro y al Dr. Kowalski, del departamento de historia del arte de la BCU.
Bu Dr. Kowalski'di, Boston Üniversitesindeki Sanat Tarihi profesörü.
Era el Dr. Kowalski, el profesor de historia del arte de la BCU.
BCU'daki küçük hayvan çalışmanız bir şeyler öldürmenin zevkini mi verdi?
¿ El estudio que hace sobre los animales ha provocado que le guste matar cosas?
Foley, BCU'daki çalışması hakkında doğru söylüyormuş.
Así que, Foley estaba diciendo la verdad sobre los estudios de animales en UCB.
BCU'ya gittim.
Estuve en BCU.
Boston Üniversitesi çöplüğün ortasında mı kalmış?
- y sin las largas filas ¿ La BCU en medio de una huelga de basura?