Beso tradutor Espanhol
11,401 parallel translation
Bana bir iyi şans öpücüğü ver.
Ahora un beso en la izquierda.
Her ihtimale karşı iki yap.
Ahora un beso aquí.
Onu bir öpücükle selamlarım.
Lo saludaré con un beso.
Bir öpücükle ihanete uğruyorum.
Así que me traicionas con un beso.
Çok heyecanlı.
Fue sólo un beso.
Janey, dur, öpücük ver!
¡ Espere, Janey, dame un beso!
Hani benim öpücüğüm?
¿ Qué pasa con mi beso?
Küçük Şirin'i benim için öp ve Tanrı'nın izniyle başka bir kıtada görüşürüz.
Dale un beso a Shirin por mí y, si Dios quiere, te veré en algún otro continente.
Yeni bir arkadaş grubuyuz. Bu yüzden bence masanın etrafından bir öpücük göndermeliyiz.
Como somos un grupo nuevo de amigos, creo que deberíamos hacer circular un beso.
Merhaba. Bana veda öpücüğü verecek misin?
¿ Me darás un beso de despedida?
Öpmemden hoşlanmadın, değil mi?
No te ha gustado el beso, ¿ no?
Öpmene bayıldım.
Dios, no. Me encantó el beso.
Senelerdir en iyi öpülüşümdü.
El mejor beso que he tenido en años.
O öpücük tamamen komşucaydı.
Ese beso fue muy de barrio.
O öpücük epey ateşliydi gerçi.
Aun así, ese beso fue caliente.
Bir de öptü mü seni?
¿ Y te dio un beso?
Öpmemden hoşlanmadın, değil mi?
No te gustó el beso, ¿ eh?
Öpmene bayıldım.
No. Dios, no. Me encantó el beso.
O öpücük tamamen komşucaydı.
Ese beso fue muy "de vecinos".
O öpücük epey ateşliydi gerçi.
Ese beso fue sexy, sin embargo.
- Kocaman öpüyorum.
- Ni yo. Beso grande.
"Babanı öpsene."
"Dale un beso a tu padre"
Genç bir CEO için ölüm öpücüğüdür.
El beso de la muerte para un CEO joven.
Sana dil falan mı attı?
, ¿ te dio un beso negro o algo?
Bir öpücük ver bakalım.
Dame un beso.
Bir öpücük ver.
Dame un beso.
Elinizi öpmezsem beni affedin.
Perdóname si no beso tu mano.
Çok sinirli ve gergindin. ve seni öptüm.
Estabas nervioso y sonrojado, y te dio un infierno de un beso.
Sana öpücük yolluyorum.
Te estoy soplando un beso.
130 yaşında bir kadın ile ilk öpüşmen nasıldı?
Entonces, ¿ cómo fue tu primer beso con una Mujer de 130 años de edad?
Benim için annenize sarılıp öpün.
Denle un gran abrazo y un beso a su mamá de mi parte.
Tamam mı? Şu öpüşme olayını unutalım.
Está bien, olvidemos el beso, ¿ sí?
Bana bir verir misin?
Dame un beso. Eh?
Öp bakalım!
Dame un beso!
Öp bakalım.
Dame un beso.
Amerikan tv tarihindeki ilk ırklar arası öpüşmeyi ben yaptım biliyor musun?
¿ Sabías que hice el primer beso interracial en la historia de la T.V.?
Şey, Roxanne'ı senin için öperiz.
Bueno, daremos a Roxanne un beso por ti.
- Bir öpücük ver bana.
- Dame un beso.
Öp beni.
Dame un beso.
Ver bi'öpücük.
Dame beso, pues.
Merak ettim sadece, kızma hemen.
Sólo llamé para darte un beso.
Öptüm.
Vale, un beso.
Tamam.
Un beso... oye...
Öptüm.
Un beso.
Aşktan da Üstün'ün meşhur öpüşme sahnesi şeytani bir sahnedir.
El famoso beso en "Tuyo es mi corazón" es un plano endiablademente perfecto.
Sadece bir öpücük mü istedi, kodummunun herifi?
- No. No lo hacía. ¿ Ella sólo quería un beso, de cualquier maldito hombre?
Öncelikle aziz dostuma yakır şekilde bir günaydın öpücüğü ver ve sakin ol.
En primer lugar, dame un beso de buenos días como mi verdadero amigo y cálmate.
Anne!
Dame un beso. ¡ Mamá!
"Seni seviyorum, M." Öpücük. Tüm bu ıvır zıvır da ne ya?
"Te amo, M." Beso. ¿ Qué demonios es toda esta mierda?
Tamam, ban bir öpücük ver.
Dame un beso.
O öpücük olağanüstüdür.
El beso es tan extraordinario.