Beyim tradutor Espanhol
448 parallel translation
Amanın, beyim... Şeytani ruh yine iş başında!
¡ Calma, Gobernador... eso tranquiliza a los malos espíritus!
- Hanımefendi, bunu beyim gönderdi, Dr. Jekyll.
- Mi amo, el Dr. Jekyll, le envía esto.
Öyle hızlı hızlı geçip gitme, kibar beyim.
No camine tan ligero, caballero.
Siz misiniz, beyim?
¿ Eres tú, señor? ¿ Algo va mal?
- Merhaba, beyim.
Hola, casero - Gen.
Beyim, kafam yerinde değilken içsem ne olur?
Casero, ¿ que pasa si tomo un trago mientras no estoy lúcido?
Merhaba, beyim.
Hola, casero.
Oturun, beyim.
Siéntate aquí, casero.
Teşekkürler, beyim!
¡ Gracias, casero!
"Taşıma" Ne taşıyacağız, beyim?
"Llevar"... ¿ Qué tenemos que llevar, casero?
Günaydın, beyim.
Buenos días casero
Beyim...
Casero...
Bizi tanımıyorsunuz beyim, aksi halde bunu söylemezdiniz.
Con severidad. ¿ Ha quedado claro?
Beyim!
¡ Jefe!
Buraya bakın beyim!
Mire aquí, jefe.
Evet beyim. 150 sayfa dolusu yemek.
Sí, señor. 150 páginas de pitanzas.
Pardon beyim.
Perdone señor.
Yemek için çok geç kaldınız beyim.
Llega tarde a cenar, señor.
Yüzün beyim, yüzün bir kitaptır. İçinde korkulu bir şeyler okuyabilir insan.
Tu rostro, mi señor, es como un libro donde se puede leer lo que va a pasar esta noche.
Kral kalktı mı soylu beyim?
¿ Está el rey ya levantado?
Önemli değil beyim.
Fue muy sencillo, señor.
Burası benim evim beyim.
Ésta es mi casa, señor.
Bir dakika, beyim.
Señor, ¿ podemos hablar?
Günaydın beyim, buyrun.
Hola, bienvenido a mi tienda.
Beyim karımı gördünüz mü?
Perdón, ¿ habéis visto a mi esposa?
- İşler kesat gidiyor beyim. Buralara fazla burjuva gelmez.
Cosette, hija, el señor te regala una muñeca.
Bakın beyim. Burada, Klausenberg'de yabancısınız.
Mire señor, usted es un extraño en Klausenberg.
Beyim?
¡ Amo!
Falgun ayı, Beyim.
Falgun, amo.
Evet, Beyim.
Sí, amo.
Beyim!
¡ Amo!
Ganguli Babu'nun evinden, Beyim!
¿ De dónde? ¡ De casa de Ganguli Babu, amo!
Kâhyayı gönder bana. Peki, Beyim!
Ve y tráeme al administrador.
Oğlunun olgunlaşma töreni var, Beyim.
Están celebrando la ceremonia de iniciación de su hijo, amo.
Hayır, Beyim.
No, amo.
Şerbetinizi getirdim, Beyim.
Le traje su jarabe.
Bankadan mektup geldi, Beyim.
Una carta del banco.
Janardan Ganguli'nin oğlu, Beyim.
El hijo de Janardan Ganguli, amo.
Evet, Beyim.
Es rico.
- Durgabai geliyor mu? - Evet, Beyim.
¿ Vendrá Durgabai?
Son kutuyu da açtık, Beyim. Son kutu!
Es la última caja.
- Paraya da acıma. - Tamam, Beyim.
No repares en gastos.
Ujir Khan, Beyim.
Ujir Khan, amo.
Tekne daha dönmedi, Beyim.
El barco no ha regresado aún.
Girdaba kapılmışlar, Beyim.
Arrastrados dentro de un remolino.
Hepimiz gidersek size ne olur, Beyim?
¿ Qué pasaría si todos nosotros nos fuéramos?
Azıcık idareli olsaydınız, Beyim bunlar hiç olmazdı.
Esto no habría ocurrido si Ud. hubiese estado más atento.
Bir zahmet alt kata kadar gelir misiniz, Beyim?
¿ Querría su Señoría bajar, por favor?
Şerbetiniz, Beyim?
Su jarabe.
Hiç korkmuyor musunuz beyim?
¡ Debe traerla de vuelta! ¿ No tiene algo de miedo señor?
Sana bir şey diyeyim beyim, soru falan sormayacaksın!
Déjeme decirle algo.