English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ B ] / Beyzbol

Beyzbol tradutor Espanhol

3,356 parallel translation
Benim ikinci favori beyzbol oyuncuma.
Mi segundo jugador favorito de béisbol. ( N.d.T : Juego de palabras entre "jugador" y "tocapelotas" )
Senin yüzünden beyzbol günlerim bitti!
Mis días de béisbol son historia por tu culpa.
- Evet. Benim hatırladığım kız, viski içerdi, deli gibi ot çekerdi ve ben beyzbol oynarken beni izlemeye gelirdi.
Recuerdo a una niña que bebía whisky y fumaba hierba en la secundaria y después me iba a ver jugar beisbol, ¿ sí?
Beyzbol sever misin?
¿ Te gusta el béisbol?
Bugün iş çıkışı biraz beyzbol oynar mıyız?
Hey amigos estan interesados? en jugar un pequeà ± o partido B-ball despues del trabajo?
Şu an beyzbol koçu olan Koç Keegan'ın güreşçileri becerdiğini mi söylediniz?
¿ Estás diciendo que el entrenador Keegan, el que ahora es entrenador de béisbol,... a sus luchadores?
Başkanlık yemin törenine gittiniz, beyzbol final maçlarında tanıtıldınız, tüm sohbet programlarına çıktınız, istediğiniz her şehrin anahtarını aldınız.
Fue a la inauguración presidencial lo presentaron en la Serie Mundial estuvo en todos los shows de entrevistas recibe la llave de la ciudad que quiera.
İlk kurban beyzbol şapkası takıyor demiştin. İkincisi ise sarışın.
Dijiste que la primer víctima usaba una gorra de beisbol, el segundo es rubio...
Sonunda beyzbol oyuncusu olmayı başardın demek.
Estaba jugando. Finalmente pudiste ser un jugador de béisbol.
- Bizde de var beyzbol.
- Tenemos béisbol.
"Evet" demek istediğinizde bir beyzbol topunu fırlattığınızı düşünün.
Cuando quiera contestar "sí" piense en lanzar una bola de béisbol.
Bu beyicik. Beynin el-göz koordinasyonundan sorumlu bölümü. Beyzbol topu fırlattığını düşünüyor.
Ese es el cerebelo, la región del cerebro responsable de la coordinación óculo-manual.
Ben harfi harfine alfabeyi sayacağım. Ve ben doğru bir harf söylediğimde beyzbol topu fırlattığınızı düşünmenizi istiyorum.
Recorreré el alfabeto letra por letra y cuando diga una que es correcta quiero que piense en lanzas una bola de béisbol.
İnsanları beyzbol sopalarıyla dövmezler.
No le pegan a la gente con bates de béisbol.
Ve yeteneklerim sadece beyzbol ile sınırlı değil.
Y cierro de más maneras, que sólo en el montículo.
Tamam bendim de, beyzbol oyuncusuyum ama aptal sporcunun teki değilim.
Quiero decir, soy un jugador de béisbol, pero no soy un deportista tonto, y yo...
Kaderimi ellerimde tutuğuma, beyzbol topunu elimde tuttuğum kadar emindim.
Tenia el destino en mis manos
Beyzbol'un önde gelen isimlerinden Kenny Powers korkunç bir araba kazasında can verdi.
Uno de los grandes del béisbol, ha muerto en un accidente horrible.
Bir beyzbol fenomeni ve tartışmalı bir figür olarak- -
Un lanzador fenómenal y una figura polémica...
Beyzbol maçım var, ne olacak?
Tengo un partido de béisbol.
- Beyzbol maçın falan yok. Evet, var.
No tienes ningún partido.
Sense bir beyzbol atıcısısın, sen bundan Daha fazla kazanıyorum.
Tú, que eres pitcher de béisbol, ganarás... Más de eso.
"Dünya Şampiyonluğu yüzüğü, Dick Howser Kupası bir imzalanmış beyzbol topu, çerçevelenmiş çaylak oyuncu kartı bir eldiven, bir tüm takım tarafından imzalanmış forma krampon" falan falan...
"Anillo de las Series Mundiales, Trofeo Dick Howser, una pelota firmada, un cromo de debutante de béisbol enmarcado, un guante, un uniforme del equipo completo, unas botas," tal y tal.
Beyzbol, amerikan futbolu, tenis, futbol, NASCAR ve hokey dışında.
Excepto el béisbol, fútbol americano, tenis, fútbol, carreras de coches y hockey.
Beyzbol, düşünen adamların oyunudur.
El béisbol es un juego para hombres que piensan.
Beyzbol sever misiniz sayın hâkim?
¿ Es usted un fanático del béisbol, Su Señoría?
Babam cebinden bir beyzbol topu çıkardı ve dedi ki :
Papá sacó una pelota de béisbol de su bolsillo y me dijo,
Lou Gehrig beyzbol sopalarına bakıyordu, Ruth onlardan birini de benim için imzaladı.
Lou Gehrig estaba mirando a algunos bates. Él la firmo, también.
Babe Ruth'ın beyzbol topu mutfak dolabında, eski bir tenekenin içinde.
La pelota de béisbol de Babe Ruth, está en la cocina, en la lata vieja de harina.
Bir beyzbol topu için 40.000 dolar.
$ 40.000 por una pelota de béisbol.
Beyzbol sever misiniz sayın hâkim?
¿ Usted es fan del béisbol, Su Señoría?
kendi kurduğumuz... küçük beyzbol takımımız olacak... biz, gördüğün hiç kimseyiz film burada hiçbiryerde başlamaz yerel kanallar dışında evet, gözden ırak olmaktan mutluyum bu manzaramızın garantisi olabilir hiç kimse Bay ve...
Haciendo nuestro propio. Pequeño equipo de beisbol. Sí, desaparecería contenta Nadie más que el Sr.
Yumurtalıklarım, beyzbol topu büyüklüğünde.
Tengo el ovario del tamaño de una pelota de béisbol.
Bir kez benzincide, bir kez de beyzbol maçında.
Una vez en una gasolinera y otra en un partido de béisbol.
- Beyzbol maçında mı? - Evet.
- ¿ En un partido de béisbol?
Herkesin ortasında beyzbol maçında ateş etmişsin.
Disparaste en un partido de béisbol y está lleno de gente.
Veep 1. Sezon 6. Bölüm "Beyzbol"
Subtitulos.es y Subadictos.Net presentan :
- Hayır, beyzbol stadyumunda.
- No, en el estadio de béisbol.
- Sen beyzbol biliyor musun? - Biliyorum, evet.
- ¿ Sabes algo de béisbol?
Sanırım beyzbol sopası olayı fikrimi değiştirdi.
Supongo que ese bate cambió mi pensamiento.
Demek istediğim takım beyzbol bilmiyorsa tabii.
Es decir, si no se preocuparon de la defensa.
O "ceset" yukarıda beyzbol maçı izliyor.
El cuerpo está arriba, viendo el baloncesto.
Bugün sevgililer günü, randevum ise beyzbol toplarıyla!
¡ Es el día de San Valentín y tengo una cita con algunas bolas rápidas!
- Konuşana bak. Bayan Heisner bebeği ve beyzbol sopasıyla geldi mi yine?
¿ La señora Heisner ha vuelto con su bebé y el bate?
Beyzbol oynayacağım.
Don, déjame jugar béisbol.
Beyzbol şapkasına ne dersin ya da... Sustalı bıçak?
¿ Qué tal una gorra de béisbol o... una navaja automática?
Ekose gömlekli, beyzbol şapkalı.
Camisa a cuadros con gorra de béisbol.
Morgan, adamımız beyzbol şapkalı beyaz bir erkek ve arka kapıya gidiyor.
Morgan, es un hombre blanco, con gorra de béisbol y va hacia la puerta trasera.
Evrak çantasında hiç bir şey yok ki ufak kalem, beyzbol kartları ve kurutulmuş et haricinde.
No hay nada en el interior del maletín a excepción de los lápices de golf y tarjetas de béisbol, y slim Jim atrevió.
Gece yarısı bir cam kırıIma sesi duyduğunuzda yataktan zıplayıp,... "burada bekle" deyip, çıplak halde elinde bir beyzbol sopasıyla evi kolaçan eden bir erkek mi yoksa seninle birlikte yatağın altına saklanan bir erkek mi?
¿ Era el tipo de tío que, si escuchara cristales rompiéndose en mitad de la noche, saltaría de la cama, y diría, "quédate aquí", y revisaría la casa desnudo con un bate de béisbol, o se escondería bajo las sábanas contigo?
Beyzbol sopasıyla vuruyordun!
¿ Querías darme con un bate?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]