Bezelye tradutor Espanhol
907 parallel translation
iki bezelye...
¡ Como dos guisantes...
Kendimize bir kozada iki bezelye gibi, hoş ve konforlu bir yatak kuracağız.
Estaremos tan cómodos como dos guisantes en una maceta.
Aynen, bir kasede iki bezelye gibiyiz.
- Es cierto. Estamos como dos guisantes en una "raqueta".
.. çatı oluğunda giysilerimizi değiştiririz.. .. sonra bir hotele gideriz, ve keyfimize bakarız, iki bezelye gibi bir koza-da.
Bajaremos por el garaje, nos cambiaremos en el desagüe nos iremos a un hotel y dormiremos como guisantes en una maceta.
İkisi de bir kase de iki bezelye gibi.
Como dos guisantes en una maceta.
Bununla bezelye üflüyorlar.
Las usan para disparar alubias.
Burada, Almanya'nın göbeğinde ailemizden bir ateş hattıyla ayrılmış olduğumuzu ama buna rağmen Paris'den doğrudan doğruya bir bezelye konservesinin elime geldiğini düşündükçe...
Aquí estamos, en el corazon de Alemania separados de nuestras familias por el frente,... y aqui llega una lata de guisantes directamente de Paris.
Seni de diğer cüceler gibisindir sanmıştım sakallı ve üzerinde bezelye çorbası lekesi ile.
Pensé que te parecerías a estos tipos... sólo que con barba y sopa de arvejas en ella.
Tavuk kroketi, yanına da kremalı sos yeşil bezelye ve patates püresi alacağım.
Croquetas de pollo con salsa, guisantes y puré de papas.
Tabi ya! Hiç şaşırmadım. Karımın beyni bezelye kadardır da!
Cierto, no me sorprende, mi mujer tiene un cerebrito así...
Bayan bu beni şüphesiz daha kötü hissettirdi. sadece Seni getirmek için sowbelly ve Siyah bezelye gözlü
No puedo dar más que unas zanahorias a la comida.
İkinci kez burada sowbelly ve Siyah bezelye gözlü tarafından aşağılanıyorum.
Es la segunda vez que unas zanahorias me humillan.
Biliyormusun Hiçbir zaman ona siyah bezelye gözü yemesi için bıçak vermedim
No le di un cuchillo para que comiera las zanahorias.
Biraz daha bezelye getiriver.
George. Más guisantes.
# - Tatlı Bezelye Oglethorpe.
- Sweet Pea Oglethorpe
Kıskançlık yapsam, bezelye yeşili gibi olurum ve zaten düştüğüm durumdan daha kötü olamam.
Por muy celosa que estuviera no podría estar peor de lo que ya estoy.
koca bir marine edilmiş ringa... iki büyük kase bezelye çorbası... paspas büyüklüğünde bir biftek... sebze, domates... bir kova salata... biraz peynir ve çukulatalı fındıklı dondurma.
Un montón de arenque marinado, dos platos de sopa de guisantes... un filete del tamaño de una estera... cuatro verduras y algunos tomates, un cubo de ensalada... queso y helado de chocolate con frutos secos.
Tuz! Bezelye!
¡ Sal, judías, bizcochos!
Gözlerini bir bezelye tanesi gibi yuvalarından sökebilir.
Podía arrancarte un ojo como si desgranara un guisante.
Birisi "Bezelye Üretimi İlkeleri" diğeri de, "Lahana Üretiminde Doğru ve Yanlışlar".
- Pues... "Principios de la producción del guisante". Y el otro es...
- Belki de çok fazla bezelye sarmaşığı yemiştir.
- Tal vez tenga parásitos.
Bezelye sarmaşığı olamaz.
No pueden ser parásitos.
Bu bezelye toplayıcısı burada olduğu sürece bir daha beni çağırmayın.
Y no vuelvas a llamarme mientras siga aquí este panoli.
Ocak ayında mantar, kuşkonmaz ve bezelye yersiniz.
Y miráis el termómetro.
Bezelye kadar beyni olmasına rağmen atlar asla...
Y al margen de que su cerebro sea como una alubia, ninguno...
Hasedinden bezelye gibi yeşil oldu da ondan.
Porque está verde de envidia.
Ev kadar büyük bir kalbi ve bezelye kadar küçük bir beyni vardı.
Tenía un corazón como una casa y el cerebro del tamaño de un guisante.
Bezelye, fasulye, mercimek ister misin?
¿ Quieres un poco de tocino, de salame, lentejas?
- Biraz bezelye dizin.
- PeIaréis vainas de guisantes.
Hiç bezelye dizdin mi?
¿ alguna vez has pelado vainas?
- Havuç mu, bezelye mi?
- ¿ Zanahorias o judías? - Judías.
Bezelye, mercimek, darı, pirinç...
Guisantes, lentejas,
Kendinden geçtiğinde bezelye istiyor.
Cuando deliraba pidió guisantes.
Kuşkonmaz, biftek, sebze çorbası midye türlüsü, domates, piliçli bamya çorbası hindili şehriye, kanguru kuyruğu kremalı patates, sebze ya da sadece bezelye.
Espárragos, carne de chili, minestrone sopa de almejas, tomate, pollo quingombó pavo con tallarines, cola de canguro vichyssoise, vegetales o sólo sencillos guisantes.
Bir kabuktaki iki bezelye gibi
Guste dos guisantes en un paquete
Ve bezelye.
- ¿ Y los guisantes?
Aile üyelerinin bugünü bir arada pirinç, bezelye ve taze balıkla kutlayacağını zannediyorduk.
Toda la familia se reúne ese día para celabrarlo con judías rojas, arroz y peces vivos.
Evet, hangisi daha iyi satar, donmuş bezelye mi, mısır mı?
Los guisantes congelados o el maíz? ¡ Ho, ho, ho!
Haydi, eğer bezelye isterse, "bezelyeyi uzat" demesi gerektiğini söyle ona.
Dígale que si quiere guisantes, que diga : "Páseme los guisantes".
Büyükannem Dindinha her Cumartesi onlara pirinç ve bezelye verir. Annem bana bizden yoksul olanlara yardım etmemiz.. ... ve sahip olduklarımızı onlarla paylaşmamız gerektiğini söyler.
Dindinha, mi abuela, todos los sábados le da un poco de frijoles y arroz... para ayudarlos, y yo comparto mi buñuelo porque mamá me enseñó... que uno debe compartir la pobreza con quienes son aún más pobres.
Düşünün, tüm yaşadıklarımızdan sonra, topluma tüm yaptıklarımızdan sonra... tavuk, bezelye ve püre alıyoruz.
Después de lo que le hemos hecho a la sociedad nos dan pollo y guisantes y puré de patatas.
25 yıldır ben ve Sofya, bu çiftliği idare ediyoruz. Anlaşmaları yaptık, yağ, bezelye ve peyniri sattık.
¡ He dirigido esta hacienda durante veinticinco años, enviándote dinero como el más concienzudo administrador, y por todo ello, ni una sola vez durante ese tiempo me has dado las gracias!
Bezelye ister misiniz?
¿ Quiere guisantes?
Çin'deki insanlar çubukla yiyor Ve bu sürüngenlerin tabaktaki her bezelye tanesi için 40 çeşit aletleri var.
La gente en China comiendo con palos y estos cretinos tienen 16 cucharas por cada arveja en el plato.
Kabuğunda iki bezelye gibi.
Me pegaré como una lapa. ¡ Rápido!
Bezelye, zeytin, karpuz çekirdeği!
¡ Judías, olivas, semillas tostadas de melón!
Bezelye, zeytin, karpuz çekirdeği!
Judías, olivas, semillas tostadas de melón.
Anne, bezelye, pilav istemem Hindistan cevizi yağı istemem
Mamá no quiere ni guisantes ni arroz Ni aceite de coco
Anne, bezelye, pilav istemem Hindistan cevizi yağı istemem
Mamá no quiere ni guisantes ni arroz Mamá no quiere aceite de coco
Kuzu biftek, bezelye ve patates mi? - Affedersiniz!
Es cordero con judías y patatas.
Bezelye.
- ¡ Los guisantes!