Bir çeşit tradutor Espanhol
13,965 parallel translation
Bir çeşit metal odadayım.
- No, no, no, y no. Estoy en un especie de cuarto de metal.
Duvarlar bir çeşit akik taşından yapılmış gibi.
Es como si las paredes estuvieran hechas de una especie de ónix.
Bir çeşit bloke etme büyüsü.
Una especie de conjuro de bloqueo.
Evet. İçeri girdiğimizde bir çeşit sihirli güvenlik sistemi bulmalıyız.
Como sea, una vez que estemos adentro, deberíamos buscar una especie de sistema de seguridad mágico...
Görüntüler odak, kazalar etkiyse gücün kaynağını bulmamız gerek. Bir çeşit öfke veya kin olabilir.
Ahora bien, si las imágenes son el enfoque y los contratiempos son el efecto, tenemos que encontrar el poder, que será una especie de rabia o... o el resentimiento.
Bilgisayarla ilgili bir çeşit kuantum engeline takılmış olabiliriz.
Espera, es posible que estemos atrapados en una especie de entrelazamiento cuántico con la computadora.
Bir çeşit tetik olmalı.
Tiene que haber una clase de disparador.
Ne kodu? Herhangi bir laboratuvar ineği içine bir çeşit oyun kurmuş olabilir.
Digo, cada ñoño de laboratorio con acceso a una computadora ha puesto ha puesto alguna clase de juego en ella.
Kütüphanecileri bir çeşit batarya gibi kullanıyor.
Los bibliotecarios son usados... como baterías.
Bu bir çeşit halüsinasyon.
Esto es alguna clase de alucinación.
Siz hepiniz belki de bir çeşit...
Están todos... quizás poseídos por alguna clase...
Shredder... bir çeşit beyin solucanı kullandı senin için.
Shredder... usó uno de esos gusanos contigo.
Bir çeşit özetmiş.
Una especie de resumen.
Bir çeşit.
De una suerte.
Birileri bir çeşit komplo kuruyor olabilir mi?
¿ Es posible que esto fuera algún tipo de incriminación?
Eski hayatımı hatırlatan olayların ettiği bir çeşit işkence.
Es una forma de tortura, tener que nadar a través de mi antigua vida.
Bu da bir çeşit cin çarpması durumu falan mı?
¿ Es esta alguna clase de posesión?
Bir çeşit karbon fiber Kevlar kumaşı.
Algún tipo de fibra de carbono con Kevlar.
Bu bir çeşit rekor olmalı.
Esto tiene que ser algún tipo de récord.
Nesin sen, bir çeşit yalaka mı?
¿ Qué eres, una lamebotas?
Mamat ve ben bir çeşit anlaşmaya vardık.
Mamat y yo hemos llegado un acuerdo.
Bunu yapmak için kendisini spor denilen bir çeşit hücre içi geçici ölüm ile korumaya alır.
Para hacer esto, se protegen a sí mismas con un tipo de cámara intracelular donde reduce sus funciones vitales al mínimo llamada espora.
Bir çeşit tarikatlar. Tedaviyi inançları için bir tehdit olarak görüyorlar.
Ven la cura como una amenaza a sus creencias.
Şöhret, kendi içinde bir çeşit hapishanedir.
La fama es una especie de prisión.
Ne bu, bir çeşit eşek şakası mı?
¿ Es esto alguna.... clase de broma?
Bir çeşit zina.
El arma del adulterio.
Bu bir çeşit şifre falan mı?
¿ Es eso alguna especie de... eufemismo?
Ben sana bir çeşit güvenlik duvarı sağlıyorum.
Te estoy proporcionando una muralla.
Yazıldığı dille ilgili düşünüyorum da bu bir çeşit...
En cuanto en qué idioma está escrito, Estoy pensando que es una especie de...
Bir çeşit el yazısı ama kararmış durumda.
Es un tipo de cursiva, pero la fuente de luz se ha atenuado.
Bu kitabı kullanması için bir uzman getirdim ama bu kitapta bir çeşit şifreli çıktı.
Mira, llamé a un experto para... para usar el códice, pero resulta que también...
FBI'in mutlaka bir çeşit dosyası olmalı.
El FBI debe tener algún tipo de archivo.
Ve bugünden sonra yapacağınız iyi işler onun anısına bir çeşit saygı olsun.
Y deja que el buen trabajo que haces desde hoy en adelante de alguna manera sea el tributo a su memoria.
Bu bir çeşit simgeye benziyor.
Parece una especie de símbolo.
- Bu bir çeşit simgeye benziyor.
- Se ven como una especie de señal. - Se trata de numeración babilónica.
Bir çeşit yaşam tarzı satıyoruz..
Vendemos un estilo de vida...
Bir çeşit manifesto niteliğinde.
Su manifiesto, por así decirlo.
Katil bir çeşit susturucu yapmış.
El asesino diseñó alguna clase de silenciador.
Bir çeşit efsane falan olduğunu düşünmüştüm. Onunla tanışana kadar.
Pensaba que tú eras una especie de mito... hasta que te conocí.
Hasta pisliğin teki ama bir çeşit çalışma disiplini var.
Es un hijo de puta pero parece tener un código de conducta.
Beyinlerine bir takım hücreler enjekte ediyordu fetal sap hücreleri ve bir çeşit yabancı maddenin karışımı.
Ha estado inyectando en sus cerebros una colección de células... una combinación de células madre embrionarias y algún tipo de... materia extraña.
Bir çeşit yenilenme süresi olmalı.
Debe ser una especie de intervalo de reinicio.
Ne çeşit bir şeysin sen?
¿ Qué clase de mercancía eres?
Ne çeşit bir iş yürütüyorsun burada, Earl?
¿ Qué clase de negocio llevas, Earl?
Bu yerde ne çeşit bir sihir yapmak istiyor?
¿ Por qué no utilizar la magia para localizarlo?
Ne çeşit bir psikopat böyle bir şey düşünür ki?
ÁREA RESTRINGUIDA ¿ Qué clase de psicótico piensa esas mierdas?
Bir çeşit yazıt.
Hay una clase de inscripción.
Krepler, yumurtalar, çeşit çeşit reçeller. Benimle evli olmasına rağmen başka bir kadınla mailleşmesini umursamadığımı düşünmüştü.
Un montón de tortitas, huevos y todas las clases de mermeladas que él pensaba que de alguna manera harían aceptable que estuviera enviando correos electrónicos a otra mujer mientras estaba casado conmigo.
Bir çeşit taksitlendirme.
Algún tipo de entrega.
"Ne çeşit bir baba olurum?"
¿ "Qué clase de padre sería"?
Ne çeşit bir iyilik?
¿ Qué tipo de favor?
bir çocuk gibi 16
bir çocuk 115
bir cevap istiyorum 17
bir canavar 53
bir çift 25
bir cinayet 23
bir ceset 19
bir çok şey 16
bir cinayet işlendi 18
bir çocuk 115
bir cevap istiyorum 17
bir canavar 53
bir çift 25
bir cinayet 23
bir ceset 19
bir çok şey 16
bir cinayet işlendi 18