Birdenbire tradutor Espanhol
3,203 parallel translation
Birdenbire filminizin içine girdiğimi düşündüm.
Pensé que había entrado en su film de repente...
Neden birdenbire aşağılık ve adi biri oldu?
A estar tan triste, tan mezquina de repente.
Koridorun bu tarafı birdenbire diğer tarafından çok daha soğuk hale geldi.
Eso significa que recientemente este lado del pasillo se ha vuelto más caluroso que este lado.
Hiçbir şeyi yokken birdenbire oldu.
Estaba bien y de golpe... Fue todo tan rápido.
Her taraf sallanıyormuş uçan eşyalar birdenbire uçmaya başlamış hatta arabalar bile
Todo comenzó con cosas balancéandose, volando alrededor y vehículos moviéndose por sí mismos.
Birdenbire özür dileyen bir tipe dönüseceğini umuyorsaniz daha çok beklersiniz.
Si espera que quiera, de manera espontanea disculparse, está soñando.
Penelope, bu hamster meselesi yüzünden birdenbire tüm saldiri oklarinin bana çevrilmesi haksizlik.
Penélope, es completamente injusto que de pronto estoy en la picota por el asunto del hámster.
İstilacılar! Birdenbire çıkıverirler ortaya.
Y de repente se materializan.
Birdenbire terazinin yönü boğaların lehine döner.
De repente, la balanza se inclina a favor del búfalo.
Sonra birdenbire dişi bir aslan çıkıverir.
Y luego, de la nada llega una leona.
birdenbire takımlar ve motorcularla doluyor
Y de repente hay equipos de motos bajando por ellas.
Olay hakkında konuşuyordunuz, nedense birdenbire koptunuz.
Estaba hablando sobre el incidente y luego se ha dejado llevar.
Birdenbire patlak veren bu söz İngilizce söylenmedi diye kayda geçmeyecek anlamına gelmiyor.
Y solo porque ese pequeño arrebato no fuera en inglés no significa que no vaya a quedar registrado.
Birdenbire, onu ele vermek mi istiyorsun?
¿ Y de repente, estás dispuesto a venderlo?
Sonra birdenbire sen ortaya çıktın.
Y luego tú apareciste.
- Silah da birdenbire ortaya mı çıktı?
- ¿ Y la pistola apareció mágicamente?
Birdenbire o gün hayatımın geri kalanının ilk...
De repente, ese era el primer día del resto de mi..
Birdenbire gereğinden fazla şey bildiğinizi düşünmeye başladım.
De pronto... Creo que sabes demasiado.
Ama Toronto tabelalarını görünce öyle aklıma birdenbire geliverdi.
Cuando vi las señales para Toronto... el tipo de idea de... bola de nieve.
Birdenbire başıma bakmam gereken altı çocuk çıkıyor.
Seis críos a los que controlar cuando tú nunca has tenido que hacer esas cosas.
Buraya gelip bütün bu harika şeyleri söylüyorsun diye birdenbire sana inanmam mı gerekiyor?
Vienes y me dices todas esas cosas lindas... y de pronto, ¿ debo creerte? ¿ Después de lo que hemos pasado?
Nereden çıktı böyle birdenbire?
- ¿ Por qué ahora, así de pronto?
Bu kadar uzun zamandır ve bu kadar derinden bağlı olduğum birisinin. birdenbire varoluştan kayboluyorsa, siz de taktir edersiniz yaşama devam etmesi gibi bir şey mümkün mü, nerede, ne şekilde, insan ruhu nakledilebilir mi, bir beyin sökülüp takılabilir mi gibi sorularla zorunlu olarak karşı karşıya kalmıştım.
Así que fue muy, muy, muy rápido. Cuando alguien con el que has estado relacionado tanto tiempo y tan profundamente es arrebatado de la existencia repentinamente, entonces tengo, ya sabes, que afrontar la pregunta ¿ qué sobrevive, si es que algo lo hace y dónde, si es posible, se puede trasplantar un alma humana, arrancada de un cerebro a otro cerebro?
Bilmiyorum, birdenbire...
Vete. No sé, es como que...
Birdenbire oldu.
Se paró solo.
Birdenbire neden yardım edemeyeceğini düşündüler?
Por lo tanto, ¿ por qué piensan de repente que tú ya no podías?
Kendimin kazdığı bu kuyuda birdenbire karanlık çöktü.
Bueno, está bastante oscuro de repente en este agujero que he cavado yo mismo.
Sağlıklı bir bebek dünyaya getirdi, ama bebek birdenbire ölüverdi.
Dio a luz un bebé sano, pero... murió repentinamente.
Birdenbire süper güçlerin mi oldu?
Entonces, ¿ así de repente tienes, como, estos superpoderes?
Bilemiyorum, sanırım bu bir şekilde hafızamı canlandırdı çünkü birdenbire aklımda bir çeşit fotoğraf belirdi ve konuştuğumuz zaman bunun farkına vardım alet çantandaki çekiç kaybolmuştu.
Y no sé, creo que refrescó mi memoria porque de pronto tenía esta fotografía en mi mente y me di cuenta que cuando hablamos le faltaba el martillo a su cinturón de herramientas.
Niye birdenbire şimdi ortaya çıkıyor?
¿ por qué decide mostrarse ahora?
Bak, 30 sene geçti ve sen birdenbire çıkageliyorsun.
Mira, han pasado 30 años. ¿ Y ahora apareces de la nada?
Birdenbire evrak işlerinden nefret etmez oldu.
De pronto, no odiaba el papeleo.
Fakat mezuniyet gününde birdenbire her şey o kadar da batmamaya başlar çünkü o serserileri bir daha göremeyeceksindir.
Pero entonces, el día de la graduación, de repente te pones todo místico porque te das cuenta de que nunca volverás a ver a esos idiotas.
# Seni hiç unutmayacağım #... birdenbire hüzünlendim.
Te recordaré... De repente me puse nostálgica.
Birdenbire çıkagelmeleri ne güzel, değil mi?
¿ No es genial? Simplemente se presentaron aquí.
Evet, biliyorum. Birdenbire 6 dolar oldu.
Lo sé, cuestan como seis dólares de repente.
- Abi ne oldu ya böyle birdenbire?
- ¿ Qué pasó, de repente?
Ne demek böyle, birdenbire, sana aşık değilim?
¿ Qué quieres decir, de repente, con? "No estoy enamorada de ti"
Onca insanın hayatını mahvettikten sonra birdenbire vicdanının sesini mi dinlemeye karar verdi?
Luego de arruinar las vidas de todas esas personas ¿ de repente cambió de idea y tuvo una pizca de conciencia?
Pelerin liman polisleriyle olan anlaşmamı bozuyor ve birdenbire adamlar Owl Island'a mı gidiyorlar?
The Cape merma mis bienes con los policías del puerto, ¿ y de repente se está dirigiendo a Isla Owl?
Ama o akşam, huzurlu gibiydi, sanki birdenbire her şeyden kurtulmuştu.
Pero esa noche, parecía sereno, de repente libre de todo.
Birdenbire hepsi... Birdenbire hepsi anlam kazandı.
De pronto todo... de pronto todo tuvo sentido.
Tanrı gizemli ama sonra birdenbire ortada.
Dios es misterioso, y luego, de improviso, se revela.
Birdenbire dondurmamız kalmadı.
De repente, estamos sin helado.
Birdenbire bira ile ilgili tariflerle karşılaştık, bu da bize, tetrasilin kaynağının bira olma ihtimalini göstermiş oldu.
Probaron todo tipo de recetas antiguas sin éxito hasta que encontraron una que dio la talla.
Bana kalırsa birdenbire ortaya çıkan sıradan bir polis işte.
Según sé, es un pitufo impredecible que aparece de la nada.
Biliyorum komik geliyor ama birdenbire herkes biraz şüpheli görünüyor.
Sé que parece gracioso, ¿ no? , pero... todo el mundo de repente parece ser un poco sospechoso.
O psikotik olay öncesinde birdenbire, ya da neredeyse aniden davranış bozuklukları göstermeye başlamış.
Súbitamente o casi súbitamente, comenzó a manifestar algunos desórdenes de conducta previos al episodio sicótico.
Albaylık rütbesine erişip birdenbire ortadan kayboldu, değil mi?
Alcanzó el rango de coronel y entonces de repente desapareció, ¿ verdad?
- Birdenbire akıl küpü oluverdin!
- Ahora sí sabes lo que hay que hacer.