Brandy tradutor Espanhol
1,710 parallel translation
Benim Brandy'mi mi?
¿ Mi Brandy?
Brandy'yi tanırım.
Conozco a Brandy.
Bak, burayı imzalamış. "Brandy."
Lo firmó, aquí : "Brandy".
Brandy. Brandy konusu yalan. Ona telefon etmek istiyorum.
Quiero a Brandy al teléfono ahora.
Ünlü Brandy.
La famosa Brandy.
Brandy, yanımda bir arkadaşın var.
Brandy, estoy con un amigo tuyo.
Seninle konuşmak istediğini sanmıyorum Brandy. Neden?
No creo que quiera hablar contigo.
Ya Brandy?
¿ Y Brandy?
"Brandy, Joe için fazla mı seksi?" Anketinde Amerika da aynı fikirde.
Lo mismo opina América, en nuestra última encuesta.
Benim, Brandy!
¡ Soy Brandy!
Brandy?
¿ Brandy?
Şu Brandy mi?
¿ Cómo Brandy?
- Hey millet, Brandy geldi!
- ¡ Brandy está aquí!
- Bu Brandy!
- ¡ Es Brandy!
Olamaz. Brandy, evde miyim?
Dios, Brandy, ¿ estoy en casa?
Biraz da konyak.
Brandy.
Yemek, şarap, brendi var, müzik yok.
Comida, vino, brandy, ¿ y nada de música?
Yeni komşularımız için, bir şişe konyak.
Hola? Botella de brandy para los nuevos vecinos.
Konyak nerede?
Bueno, ¿ dónde está el brandy?
Gidip kendime bir brendi alacağım.
No te muevas. Me voy a conseguir un brandy.
İyi akşamlar, brendi kola, lütfen.
Buenas noches, eh.. un brandy y un café, por favor.
- Bir brendi ve bir bira, lütfen.
Hola. Emmm, un brandy y una cerveza, por favor.
- Brandy?
Brandy.
Sorun nedir Brandy?
¿ Qué pasa, Brandy?
Brandy, bunu yapamazsın.
No puedes hacer esto.
- Öyle değil mi Brandy?
¿ Cierto, Brandy?
Bu tartışabileceğimiz bir konu Brandy?
Bueno, eso lo discutiremos después.
- Ama ne? Brandy, soruları benim sormama izin ver lütfen.
Brandy, deja que pregunte yo.
- Brandy, bekle.
Espera, Brandy.
Brandy, öfkelisin ; çünkü hayatını paylaşacak birini istiyorsun.
Estás enojada, porque quieres que él comparta tu vida.
Barndy. Brandy? Brandy!
Brandy, Brandy, Brandy.
Brandy sipariş ettim.
Ordené un Brandy.
Adı Brandy olan bir garson gönderdiler.
Me trajeron una camarera que se llamaba Brandy.
Brandy?
Brandy.
BRANDY : Larry dava bitti.
Larry el caso terminó.
Eveti sonra da brendi ve puro içeceğiz.
Sí, y después disfrutaremos del brandy y los cigarros.
Ben Lee'nin ortalığı toplamasına yardım ederken, siz de Lorelai ile oturma odasına geçip biraz brendi için.
¿ Por que no vas con Lorelai a tomar un brandy en la sala... mientras ayudo a Lee con la limpieza?
Şimdi brendi için oturma odasına çekilelim.
Vamos a la sala para un brandy.
Brandy Alexandr.
- Brandy Alexander.
Brandy.
- Brandy.
Brandy, çok hoş.
Brandy. Qué lindo.
Brandy, az önce hayatımı kurtardı.
Brandy me salvó el pellejo.
Belki Bayan Brady'nin birkaç saat boyunca yapacak bir işi yoktur.
Quizá Brandy está libre durante un par de horas.
Brady, nedimem olur musun?
Brandy, ¿ serías mi dama de honor?
- Her şey için teşekkürler, Brandy.
- Gracias por todo, Brandy. - De nada.
Konyak... Hanımefendi. Ben...
Brandy me ha parecido que para el susto...
En iyisi bir brandy soda içeyim.
Mejor me das un coñac con soda.
Brandye alışık değilim.
Es el brandy... No estoy acostumbrada.
- Doğum günleri, balolar, ergenlik törenleri, hem kız hem erkekler için!
Cumpleaños, bailes, navidades, ¡ bebiendo brandy!
Bu onun icin sadece erkekler kulübünde... ... brendisini içip, bıyığıyla oynarken paylaşacağı hikayelerden biri olur.
Sólo sería otra anécdota pícara que compartiría en el club de hombres con un brandy y su bigote.
İnsanlığın etkin bir üyesiyken, öğleden sonra saat üçte kulüpte pinekleyen, brendi içip, kâğıt oynayan yaşlı bir bunak olacağım hiç aklıma gelmezdi.
Jamás imaginé que pasaría de ser un miembro productivo... de la raza humana... a ser un viejo decrépito y holgazán que se sienta a las 3 : 00 p.m. En el club... bebiendo brandy y jugando a las cartas. Soy una molestia para mi mujer y una carga para mi hija.