Bryan tradutor Espanhol
1,572 parallel translation
- Neden Bryan'ı yaraladın?
¿ Por qué tuviste que lastimar a Bryan?
Ama bana zavallı Bryan Drake'den bahsettiğinizde ve gazeteleri okuyunca, onun için üzüldüm.
Pero cuando usted me contó sobre el pobre Bryan Drake y leí sobre él en los periódicos, sentí lástima por él.
Siz Sör Francis Bryan'sınız.
Usted es Sir Francis Bryan.
Sör Francis Bryan geldi Leydim.
Sir Francis Bryan, mi Señora.
Majesteleri, Leydi Elizabeth'in bakıcısı Leydi Bryan'dan mektup aldınız.
Su Majestad recibió una carta de Lady Bryan, gobernadora de Lady Elizabeth.
Lady Bryan, siz majesteleri, kendisinin yeni kıyafetler almasına izin verir misiniz diye soruyor.
Lady Bryan pregunta si Su Majestad le permitiría que le compre nuevos vestidos.
Bunu Leydi Bryan'a götürün, Leydi Elisabeth'e kıyafet almak için kullansın.
Llévele esto a Lady Bryan, dígale que le compre ropa a Lady Elizabeth.
Bu Sör Francis Bryan.
Este es Sir Francis Bryan.
Sör Francis Bryan.
Sir Francis Bryan.
Sör Francis Bryan?
¿ Sir Francis Bryan?
Sizden daha güvenilir başka birini düşünemiyorum Leydi Bryan.
Creo que en nadie se puede confiar más que en usted, Lady Bryan.
Sör Francis de sizinle geçebilir, Lady Bryan.
Puede llevar a Sir Francis, Lady Bryan.
Teşekkür ederim, Lady Bryan.
Gracias, Lady Bryan.
Sör Francis Bryan'ı senden uzak durması için uyardım.
He advertido a Sir Francis Bryan que se mantenga alejado de ti.
Francis Bryan siz misiniz?
¿ Sois vos Francis Bryan?
Sör Francis Bryan'dan haber var mı?
¿ En cuanto a Sir Francis Bryan?
Çok nazik ve şefkatli, Bayan Bryan.
Él es el más amable y solícito, Lady Bryan.
Ben, mutluyum Bayan Bryan.
Estoy satisfecha, Lady Bryan.
Bayan Bryan.
¿ Lady Bryan?
Bryan?
Bryan.
Bryan.
Bryan.
Seni Z Çetesi'yle kim tanıştırdı, Bryan?
¿ Quién te inició en z Crew, Bryan?
Tahmin işi böyle durumlarda uygun değildir, Bryan.
La imaginación no es apropiada para estas situaciones, Bryan.
Birçoğumuz üzgün durumdayız, Bryan.
Muchos de nosotros estamos alterados, Bryan.
Bryan, Justin'in Cassie'ye aşık olduğunu ve geçenlerde şiddetli bir şekilde tartıştıklarını söyledi.
Brian dice que Justin estaba enamorado de Cassie, hace poco lo suyo discutir encarnizadamente.
Dinleyin Bay Bryant.
Escuche, señor Bryan.
Dora Bryan'ı ( * ) tuvalette sıçarken görmüştüm ve inanılmaz bir kazık sıçmıştı.
He visto a Dora Bryan defecar en una caja para sombreros y su Dandini no tenía igual.
- Adım Brian.
Soy Bryan!
Hey, Brian, yardım etmek ister misin?
Hey, Bryan, ¿ me podrías ayudar?
Brian'ı etkilemeye çalışıyorsun.
Sólo estaba intentando impresionar a Bryan.
Sonrasında hatırladığım tek şey beni Bryan Adams / Rich isimli ikili sahne şovu için Toronto'ya davet etmeleri.
Y la siguiente cosa que sé, ellos me están invitando a un doble concierto de Bryan Adams y Rich en Toronto
Brain'ın şimdiden başkasıyla görüştüğünü öğrendim.
Acabo de darme cuenta que Bryan se está viendo con alguien más.
Seni de görmek çok hoş, Bryan.
También me alegra verte, Bryan.
- Başın sağ olsun, Bryan.
Lamento tu pérdida, Bryan.
Bryan Becket.
Bryan Becket.
- Her pazar günü kiliseye gidermiş, Bryan.
Iba a la iglesia todos los domingos, Bryan.
Ben Bryan Becket.
Soy Bryan Becket. Por favor deja mensaje.
- Bryan'dı, değil mi?
Bryan, ¿ cierto? Sí.
Hiç bipolar bozukluğu olan, Bryan?
¿ Algún desorden bipolar, Bryan?
Bryan Becket'ın aradığını söyleyin.
Dígale que soy Bryan Becket.
Halüsinasyon mu görüyorsun, Bryan?
¿ Has tenido alucinaciones, Bryan?
Aklının bir yerinde, Bryan.
Está en tu mente, Bryan.
- Yapma bunu. Hayal kurmuyorsun, Bryan.
No te estás imaginando cosas, Bryan.
O gördüğün kadın senin annendi, Bryan.
Quién era ella la mujer que viste. Bryan era tu madre.
Neden sana böyle anlatmışlar bilmiyorum, Bryan ama annen bu merdivenlerden düşmüş.
No sé por qué te dijeron lo que te dijeron, Bryan pero tu madre se cayó aquí en estas escaleras.
Her şey yolunda, Bryan.
Está bien, Bryan. Está bien.
Bryan, şuna bak.
Bryan, mira...
Bryan, orada duruyor işte.
Bryan, ya no está aquí.
Sen deli değilsin, Bryan.
Bryan, no estás loco.
Bryan, bu evdeki şey sana zarar vermek isteseydi çoktan yapardı.
Bryan, si lo que sea que esté en esta casa quisiera lastimarte ya lo hubiera hecho.
Neden anneni hatırlayamadığını hiç merak ettin mi, Bryan?
¿ Alguna vez te has preguntado por qué no recuerdas a tu madre, Bryan?