Bulamadım tradutor Espanhol
8,787 parallel translation
Sen iyi misin, Lydia? Üzgünüm. Ben... damarı bulamadım.
¿ Estás bien, Lydia? Lo siento.
Öyleyse kadını bulamadım dediğinde elimizde sadece onun sözü var öyle mi?
Entonces cuando dice que no la encontró, tenemos sólo su palabra ¿ verdad?
- Seni bulamadım.
- Te perdí por un segundo.
Aramis ve Kraliçe'yi suçlayacak bir şey bulamadım.
No he encontrado nada que incrimine a Aramis y a la reina.
Her şeyi inceledim ve devam etmek adına başka bir sebep bulamadım.
Lo revisé todo y no hallo una razón para proceder.
Seni götüreceğim başka bir yer bulamadım.
No sabía a dónde más llevarte.
Sahibinin ismini bulamadım ama soyadı Petrizzi.
No he podido averiguar el nombre del titular, pero su apellido es Petrizzi.
- Korkarım ki Dutch'un sinyalini bulamadım.
Me temo que no puedo encontrar la señal del comunicador de Dutch.
Anne yemin ederim istedim, ama doğru zamanı bulamadım.
Mamá... juro que quise hacerlo, pero no encontraba el momento indicado.
Ayrıca, üzgünüm ama karnında ki tüm bu acı dolu enjeksiyonlara sebep olan tazının hangisi olduğunu gösteren kayıtları bulamadım.
Además, lamento no haber podido encontrar los registros de las vacunas que tenía cada uno y haber tenido que soportar las dolorosas inyecciones en tu abdomen.
Tanrı'yı aradım ama henüz bulamadım.
He estado buscando a Dios, pero no lo he encontrado aún.
O çocukları asla bulamadım.
Nunca encontré a esos chicos.
Ceset bulamadım, sadece izler buldum.
No encontré ningún cuerpo, solo huellas. Que condujeron aquí.
Bu soruya başımı belaya sokmayan bir cevap bulamadım.
Honestamente, no puedo pensar en una respuesta a esa pregunta que no me meta en problemas.
Üniversiterde hiçbir şey bulamadım.
No estoy obteniendo nada de las universidades.
Maillerime, TV kayıtlarıma bakacak, duş alacak yemek yiyecek ya da tuvalete gidecek vakit bulamadım.
No he tenido tiempo para comprobar mi correo o ver la lista de películas grabadas o darme una ducha o hacer pis o comer.
- Çünkü dün gece iyi geceler öpücüğü verme şansı bulamadım.
¿ Por qué? Porque no tuve la oportunidad de darte el beso de buenas noches.
Hiçbirinin onu hapse atmak için böyle ayrıntılı bir plan yapmış olabileceğini gösteren hiçbir şey bulamadım.
No hay nada que me lleve a creer que alguno de ellos pudo haber confeccionado un plan tan elaborado - para vengarse de él.
- Geri döndüm ama bulamadım.
- Regrese, pero no pude encontrarla.
- Arasında bir ilişki bulamadım.
- y alguien involucrado en este caso.
Hiç bir iz bulamadım.
No pude encontrar ningún patrón.
Demir tavayı büyükannenin bıraktığı yerde bulamadım.
Ya sabes, no podía encontrar dónde dejó la plancha la abuela.
Şimdiye kadar bir şey bulamadım.
Hasta ahora no he encontrado nada.
Charlotte'ın acil durum çantasını da bulamadım hâlâ.
Tampoco he podido encontrar el bolso de Charlotte.
Hepsini bulamadım ama bu bir eyalet senatörü.
No pude identificarlos a todos, pero ese es un Senador estatal.
Dumanı gördüm ve seni bulamadım Jory.
Vi el humo, y luego no podía encontrarte, Jory.
- Hiçbir yerde bulamadım.
No... no puedo encontrarlas por ninguna parte.
- Evet, binayı bulamadım. Bu üçüncü dersimiz.
Sí, no conseguía encontrar el edificio.
Hayır, internette araştırdım bir şey bulamadım.
No, me fije en internet y no pude encontrar nada.
Aklımdayken, otu bulamadım, Easy Rider'da yok.
Oye, ¿ la hierba ya no está en "Easy Rider"?
Flüt kadeh bulamadım.
No encontré ninguna copa de flauta.
Vakit bulamadım henüz.
Es que... no me he hecho a la idea.
Dersi iptal ettim ve onu görmeye geldim ama onu bulamadım.
Así que me he saltado mi conferencia, volví a verla, pero no pude encontrarla.
Ondan sonra da ayaklarım üstünde duracak enerjiyi kendimde bulamadım.
No tenía la energía para volver después de eso, ¿ sabes?
Hiçbir şey bulamadım.
Nada.
- Bulamadın mı?
- ¿ Le encontraste?
Tanrım, müziği bulamadığın o geceyi hatırlıyor musun?
Dios, ¿ recuerdas esa noche en la que no encontrabas la música?
Onu bulamadığımız için adımlarını takip etmeliyiz.
Necesitamos que haga una jugada.
Söylemeye seni bulamadım.
No se pudo encontrar que le digas a ti.
Varisini hâlâ bulamadın mı?
¿ Encontraste a tu heredera perdida?
Komşularınızdan hiçbiri bir şey görmemiş teknik uzmanlarım hiçbir parmak izi bulamadı.
Ninguno de sus vecinos vio nada, y mis técnicos no encontraron ninguna huella.
Ceketi henüz bulamadın mı?
¿ Encontraste ya la chaqueta?
Jane, kurbanımızın Connecticut'la ilgili bir bağlantısını bulamadık.
Jane, estamos atascados conectando a nuestra víctima con algo específico en Connecticut.
Neden bu kadar şaşırdın bulamadınız mı?
¿ Por qué estás tan sorprendido?
- Em, kekleri bulamadın mı daha?
- Em, ¿ encontraste esas magdalenas?
Hayır bulamadım daha.
- No, aún no.
Cevap bulamadığımız tek soru, parayı neden kimsenin almadığı.
La única pregunta que no hemos respondido es porqué no se hizo la recogida.
25 bin nüfusu olan bir kasabayı bulamadığını mı söylüyorsun bana?
¿ No puede encontrar un pueblo de 25.000 habitantes?
Haven'da daha önce... 25 bin nüfusu olan bir kasabayı bulamadığını mı söylüyorsun bana?
Anteriormente en Haven... ¿ No puede encontrar una ciudad con 25.000 personas?
Habsburg Prensi halen kardinalin şapkasını bulamadı sanırım.
Vuestro príncipe podría obtener su capelo cardenalicio.
Bulamadığım tek yer en sevdiğim dizi Altı Beyaz Mızmız'ın açılışındaki yer.
El único sitio que no puedo encontrar es el de la intro de mi serie favorita "Seis quejicas blancos".