Caballo tradutor Espanhol
16,835 parallel translation
Bütün Camelot'taki en güzel at.
El mejor caballo de todo Camelot.
Planın at sürmek olduğunu sanıyordum.
Creí que el plan era montar a caballo.
At sana güvenmeli.
El caballo tiene que confiar en ti.
Ata bin. Saçmalık.
Sigue con el caballo.
Konu lanet olasıca at değil, Emma.
No se trata del maldito caballo, Emma.
Bu sabah atım kaçtı. Olamaz.
- Mi caballo escapó esta mañana.
Atını bulacağım, Violet.
Iré a buscar tu caballo, Violet.
At, balkabağı mı seviyormuş?
- ¿ Al caballo le gusta la calabaza?
Pekala. Hadi sevgilinin atını bulalım.
Bien, busquemos el caballo de tu novia.
Sevgilinin atını kurtardığına göre yetişecek bir dansın yok mu senin?
Ahora que recuperaste el caballo de tu chica, ¿ listo para el baile?
Bir ata, atlıkarıncayı düzelt demekten farksız.
También podríais pedirle a un caballo que arregle un tiovivo.
Atı ayağa kaldırabilirsin ama kaydıramazsın.
A caballo regalado, no se le miran los patines.
Atı pek sevmezdim ama...
Pero el caballo no me volvía loco.
Horsin'Around'u sevip atı nasıl sevmezsin?
¿ Cómo podía gustarte Retozando pero no el caballo?
Üzgünüm At Adam ama düzeltemezsin.
Lo lamento, hombre caballo, pero no puedes.
Sen Horsin'Around'daki at değil misin?
Oye, ¿ tú no eres el caballo de Retozando?
Bir atın rahatça boynundan asılabileceği bir şey.
Algo que pueda sostener cómodamente a un caballo del cuello.
Bu ünlü yarış atını tanıyor olabilirsiniz. Adı Secretariat.
Tal vez conozcan a un caballo de carrera llamado Secretariat.
At o, biliyorsun değil mi?
Sabes que era un caballo, ¿ verdad?
Kitabı çıkmış, bu yakışıklı atla ilgili başka soru?
¿ Alguna pregunta sobre mí, el guapo caballo del libro?
Bu film Secretariat adlı bir yarış atı hakkında.
Esta es sobre Secretariat, un caballo de carreras.
Profesyonel bir yarış atı olabilirim ama boşa koşmaktan yoruldum.
Seré un caballo de carreras, pero me cansé de dar rodeos.
- Kendi atına bin Cary.
- A continuación, obtener en su caballo, de Cary.
Beni daha fazla maşa olarak kullanmak yok.
No más usarme como un caballo de acecho.
Dediklerine göre, bir at penisi Buda'yı bile sertleştirmiş.
Dicen que el pene de un caballo incluso le dio a Buda una erección.
At mı?
¿ Un caballo?
Eskiden babamı her yıl hipodroma götürürdüm.
Cada año, llevaba a mi papa a las carreras de caballo.
Atın ön bacaklarına bu kotu giydirdim. Joe'yu da bacaklarını atın boynunun arkasına atıp gizliden bağladım.
Puse estos pantalones en las patas delanteras de este caballo y amarre a Joe al frente con sus piernas atadas detrás del cuello del caballo.
Ve atın başını Joe'nun tişörtünün içine soktuk. Atın geri kalanını da bu perdenin arkasına sakladık.
Y entonces ponemos la cabeza de Cinnamon en la espalda de Joe y simplemente escondemos el resto del caballo detrás de esta cortina.
- Tanışma faslı geldiğinde de bu ıslak mutfak havlusuyla atın taşaklarına vuracağım.
Y para inducir movimiento, voy a golpear las bolas del caballo con esta toalla de cocina húmeda. ¡ Aah!
At'tan daha iyi bir fikir bulamayız.
Digo, no se nos ocurrirá algo mejor que el caballo.
Babanız bir atı vurduğunu söyleyince soru sormayı kestim.
Deje de preguntar después que su padre dijo que le disparo a un caballo.
Burada, o bir at gibi ayakta uyudu düşündüm.
Vaya, creía que dormía de pie como un caballo.
Bu at artık bana ait.
Este caballo ahora me pertenece.
- Atın için ne kadar istersin?
¿ Cuánto por el caballo?
Dinlenmiş bir at, yiyecek ve içkiye ihtiyacım olacak.
Necesito a un caballo descansado, comida y bebida.
Peki Lordum.
Sí, señor. Su caballo fue devuelto.
Tek yapman gereken atından inip "Karımı gördünüz mü?" diye sormaktı.
Todo lo que deberías haber hecho es bajar de tu caballo y preguntar : "¿ Han visto a mi esposa?".
- Dizlerinin üzerinde değil at sırtında olması gerek.
Debe estar a caballo, no de rodillas.
At vermeden onu serbest bırakın.
Libéralo... sin un caballo.
- Beyaz atın Skorpa'sı.
- Skorpa... del caballo blanco.
Bu adam dünkü çocuk değil. Eski toprak.
No es una cebra, es simplemente un caballo viejo.
I'm still here, and I might just stay because they're having a horse here from 2 : 00 to 4 : 00.
Y sigo aquí, y tal vez me quede porque traerán un caballo de dos a cuatro de la tarde.
Ooh, Brian, the horse is here.
Brian, llegó el caballo.
A horse? Knock, knock! Julia, the lawyer I was telling you about is here.
¿ Un caballo? Julia, el abogado del que te hablé está aquí.
Ben varım. - Ata binmeyi ne zaman öğrendin?
¿ Desde cuándo sabes montar a caballo?
Ben 16 yaşımdayken bir at çüküme vurmuştu ve hala da çocuğum olmuyor.
Un caballo me dio una patada en el pene cuando tenía 16 años, y ahora no puedo tener hijos.
Jimmy, karım beni geçen sonbahar terk ettiğinde ben de çüküme bir at tekmesi yemiş gibi hissetmiştim.
Jimmy, cuando mi esposa me dejó el pasado otoño, se sentía como me echaron en el pene por un caballo.
- Çüküne at tekmesi yemişti ya.
- Él fue expulsado en el pene por un caballo.
Düzeltmek mi?
¿ Reuniendo a la chica con su caballo?
Ahırlarda at bokundan başka bir şey kalmamış olacak!
No quedará nada en los establos mas que mierda de caballo.