Camará tradutor Espanhol
22,794 parallel translation
Yakın çekimin için hazır mısın?
¿ Listo para la cámara?
Sen koltukta oturursun diye düşündük, elinde bir bardak ile bir yudum içerken. Kameraya bakacaksın ve diğerleri de etrafında duracaklar.
Queremos que estés en el sofá quizá con una copa en la mano, tomando algo mirando a la cámara, mientras ellos profanan el lugar.
Objektife bakın.
Mira a la cámara.
Tamam, en iyi açıyı elde etmek için kamerayı dolapların olduğu sıranın üstüne koydum.
Está bien, por lo que poner la cámara en la parte superior de una fila de armarios Lo obtener el mejor ángulo.
Benim kameram.
Es mi cámara.
Hırsızlığını bu şekilde mi meşrulaştıracaksın?
¿ Es así como justificas tu hurto? A diferencia de ustedes, que holgazanean en su cámara, paralizados por una tregua que ha durado siglos y ahora ha sido rota. Estoy tomando medidas.
Buradan hiddetli bir şekilde ayrılışının ardından geri dönmeyeceğine yemin etmiştin.
Cuando saliste como un estallido de esta cámara la última vez, juraste nunca volver.
- Met'in üzerindeki...
- Pon la cámara del tejado
- Kapat şu kamerayı! - Ben 16 yaşında.
- ¡ Apaga la cámara!
- Kamerayı kapat! Ne yapıyorsunuz burada?
¡ Apaga la cámara!
Kameraya bak!
¡ Mire a la cámara!
Dondurucunun arkasında yeni bir geçit var.
Hice un agujero detrás de la cámara frigorífica.
Kızın tabletindeki kamerayı aç.
Activa la cámara en la tableta de la niña.
Kontak lenslerindeki kamerayı unutma lütfen.
Por favor recuerda que la cámara está en tus lentes de contacto.
- Hayır. - Senato mu, Saray mı?
- No. - ¿ Estás en el Senado o en la Cámara de Representantes?
Kamerayı al.
Coge la cámara.
- Verandanın altı.
- La cámara.
- Soru kameralara yansıdı.
- La cámara captó la pregunta.
Bozuk bir gözetleme kamerası vardı.
Había una cámara de seguridad defectuoso.
Sanırım gidebilirsin. Makyaj bölümündeki kamera sağ olsun.
Supongo que eres libre de estar, cortesía de una cámara rota.
Çok zekice bir cevap gibi ama trafik kameraları salı günü bu kişiyi Atlanta Merkes Hastanesi'nden alırken arabanızı tespit etmiş.
Parece una respuesta inteligente, excepto que una cámara de tránsito capturó la matrícula de su auto cuando lo fue a recoger el jueves del hospital de Atlanta.
Ve arkadaşların, bizi şu kameradan izleyenler de aynı şeyi istiyorlar mı?
¿ Y sus asociados mirando de la cámara del techo, quieren lo mismo también?
Güvenlik kameralarında bir şüpheli görülmüş.
Una cámara de vigilancia ha captado a una sospechosa.
Otobüste kamera çantamız çalındı.
Nuestra bolso de la cámara fue robado en el autobús.
Kameramızı çaldın.
Nos robaste la cámara.
Kamera ve kasetler!
La cámara y las cintas!
Bekleyin fotoğraf makinamı alayım, fotoğraf çekinmemiz lazım.
Déjame agarrar la cámara. Necesito una foto.
Rod Kennedy'nin ölümü gecesinden trafik kamerası görüntüleri.
Una captura de una cámara de tráfico la noche de la muerte de Kennedy.
Bu kamera sanayi bölgesine bir kilometreden daha yakın.
Esta cámara está a menos de un kilómetro de la nave industrial.
Bu, Kingsgate Otoyolu'ndaki bir trafik kamerasından çekilmiş bir video resmi. Sağ üst köşede belirtilen saatlerdeki trafiği gösteriyor.
Esto es una captura de vídeo tomada de una cámara de tráfico situada en Kings Gate Expressway que muestra el tráfico en el tiempo indicado en la esquina superior derecha.
Ayrılıyor... Onu tekrar dış kamerada görüyoruz.
Se va y le cogemos con la cámara del exterior de nuevo.
Laboratuvar minibüsündeki kamera bir kazayı kayıt etmiş.
La cámara de la van del laboratorio grabo un accidente.
Kaçırıldığı yer burası, ama o bölgede herhangi bir trafik kamerası yok.
- ASISTENTE DE CHOQUE ACTIVADO. - Aquí fue donde lo tomaron, pero, no hay ni una sola cámara de trafico en esa área.
En fazla heyecan duyduğum oy geçmiş kontrolü yasa tasarımızın dün Saray'da aldığı zaferdir.
El voto que más me emociona es la victoria de la ley de chequeo de antecedentes en la Cámara ayer.
Oylama merkezindeyken Jefferies ile konuştun mu?
¿ Hablaste con Jefferies allá por el voto de la Cámara?
Kamerayı kaldırın!
¡ Quita esa cámara!
Meclis İstihbarat Komitesi'nde sana içeriden gizli bilgileri sızdıran adamların var demek.
Alguien del Comité de Inteligencia de la Cámara le da información clasificada a usted.
Conway'in Meclis İstihbarat Komitesi'nde adamları var.
Conway tiene gente en Inteligencia de la Cámara.
- Görevimden istifa ettiğimde Kongre üyeleriyle ulusal güvenlik meseleleri hakkında konuşmayı bıraktım.
- Al renunciar a mi cargo dejé de hablar con la Cámara sobre asuntos de seguridad nacional.
Görüntü, Panasonic HD video kamera ile çekilmiş. Amerika'da en çok satılan model.
El video se filmó con una cámara Panasonic HD de venta masiva en EE.
Videonun kontrastını arttırınca, kameranın arkasındakinin duvarda gölgesini gördük.
Al subir el contraste del video vimos una sombra en la pared de alguien detrás de cámara.
Kamera görüntüsünde duyduğumuz rehin alan kişi Amerikalı gibi görünüyor.
El captor es el que se oyó en cámara. Parece ser estadounidense.
Uygulama Komisyonunda büyük tartışma oldu ama Senato'dan geçmez.
Debaten en Medios y Arbitrios, pero nunca llegará a la Cámara.
Kamerada iyi görünüyorsun.
Te ves bien delante de la cámara.
Swapan'a bak ben ofise gidiyorum.
Cuida de tu hija Swapan, debo ir a la oficina. Toma la cámara.
Efendim ben Urduca okuyamıyorum.
Repite luego de mí mirando a la cámara.
Ama yakın köşedeki Amerikan bankasının kamerası bunu yakalamış.
Pero hay un banco americano en una esquina cercana con una cámara que grabó esto.
Kameranın bu tarafında çalışmak istiyorsun yani.
Entonces te gustaría estar de este lado de la cámara?
Işık, ses... kamera kullanımı gibi şeyler öğreniyorum.
- Oh, y - - y, uh, me estan enseñando uh, uh, sobre, luz y... sonido. y como trabajar con la cámara.
Hayır. Ben kamera arkasında rahatım.
Yo soy el chico detrás de la cámara.
Diğer kameraya geç.
Pasa a la otra cámara.