Cave tradutor Espanhol
247 parallel translation
Ben mezarı kazana kadar kalıyorsun.
Te vas a quedar hasta que cave la fosa.
- Ne? Filmdeki adam. Mağara adamı.
- El de la película, The Cave Man.
Kazın.
Cave.
Ben diyorum ki, önce kaz, suyu çıkar ve sonra belki fiyatı yükseltirsin!
Yo digo, cave primero, saque el agua, ¡ y puede que entonces pueda subir el precio!
Sana söylüyorum, beni kızdırıyorsun!
- No me moleste. - Dígale que cave.
Nick Cave... Hank Moody'nin tüm yazdıkları.
Todo de lo Hank Moody.
Ben çukuru kazdıktan sonra sen kitabı okur musun?
Cuando cave la fosa, ¿ vendrás a leer algo?
Eşcinsel olmanız sizi diğerlerinden daha az cesur göstereceğini mi düşündünüz? Evet, bundan korkuyordum. - Korkuyor muydunuz?
Era cantante travesti en París en "Le Grand Ecart" durante tres meses, y en "La Cave Caucasienne" por mucho tiempo.
Troglitler gibi kazın.
Cave como hacen los troglitas.
- Kazın!
- ¡ Cave!
Kazın dedim!
¡ He dicho que cave!
- Bırakalım o kazsın?
- Y que cave él.
Teşekkürler, Bayan Cave.
Gracias, Srta. Cave.
Bayan Cave? Bana General Marshall'ı bağlayın.
Páseme al Gral. Marshall.
- Solucan? Solucan mı avlayacağım?
¿ Quieres que cave buscando lombrices?
Bugün okulu bıraktım... Ateşli Mağara Salonu'nda... dansçı olarak iş buldum.
Hoy he dejado la escuela y voy a conseguir trabajo de go-go en el club Flaming Cave.
Leydim 50 adamımız Cromwell'in kızıl ejder okçuları tarafından kafatası mağarasında kıstırıldı.
Milady, 50 de nuestros hombres han sido acorralados en Skull Cave por los arqueros dragón de Cromwell.
- Teşekkürler. - Ve sembolik kumu kazın.
- Y cave la tierra simbólica.
- Nassı gidiyo, Cave?
- ¿ Qué tal, Cave?
Kendini nasıl hissediyorsun?
Cave, cave...
Menşei bilinmeyen Taş Resmin, Baykuş Mağarası'nda bulunması.
Y petroglifos de origen desconocido en Owl Cave.
Baykuş Mağarası'nda bulduğunuz Taş Resmin bir kopyası mı bu?
¿ Es una copia del petroglifo que encontraron en Owl Cave?
Sevgilim, eşelensin diye adamın birine para veremem.
Cariño, no pienso pagar a un tío para que cave agujeros.
Kapıdan çıkıp Cyprus Sokağına iniyoruz... Falls Caddesinden ve Antrim Caddesinden geçip... Cave Hill tepesine çıkıyoruz.
Salimos por la puerta principal, a la calle Cyprus bajamos por la calle Falls, subimos por la calle Antrim hasta Cave Hill.
Ona kendi mezarını kazdırmak için onu yakalamam gerekiyor!
Así al menos necesito obtener que se cave su propia tumba!
Birkaç adama çölde bir çukur kazdırt, sana yerini göstersinler.
Que alguien cave un hoyo en el desierto y te enseñe dónde está.
Tünellerini kazmak için birilerine ihtiyaç duyuyorlar.
Necesitan que alguien cave sus túneles...
Senin gibi tatlı küçük kediciğin sulama kanalında çalışmaması gerekir.
Una linda gatita como tú no se supone que cave zanjas.
Tebrikler Peder Cave.
Bien hecho, Padre Cave.
Daha da kaz.
Cave más.
Küreği şimdiye kadar tanıdığım herkesten iyi kullanıyorsun.
No conozco a nadie que cave mejor que tú.
Cave Spring'de.
Eso está en Cave Spring.
Cave Spring.
Cave Spring.
Burada olduğum her dakika o deliği büyüteceğim ki daha derine düşesiniz. - Adi piç seni!
- Cuanto más profundo cave, más profundo caerán. - ¡ Es un imbécil!
- Doğru, ayrıcave yedek parça.
Así es. Y refacciones.
Kendi mezarımı kazdım.
Cavé mi propia tumba.
Garajımın arka tarafındaki bahçeyi.
- ¿ Qué cavabas? Cavé en el jardín, en el garaje.
19 yıl önce o mezarları kendi ellerimle kazdım. İnanın bana bu tecrübeyi tekrarlamayı hiç istemiyorum.
Hace 19 años, cavé esas tumbas con mis propias manos... y no tengo, créame, deseos de repetir la experiencia.
Daha seni tanıdığım ilk günden felaketim oldun!
¡ El primer día que te encontré cavé mi tumba!
Chuck Palahniuk...
Chuck Palahniuk, Nick Cave...
Bu mezarı kendim için kazdım.
Es una tumba que cavé para mí.
Uma'yı geri alabilmek için 20 yıldır kazıp duruyorum.
Cavé durante veinte años para recuperar a Uma.
Ben yılmadan usanmadan direndim.
Cavé, planté y regué este sitio yo solo.
Bir kürek aldım... #... günlerce kazdım, sandığı aradım.
Conseguí una pala y cavé y busqué, durante días y días.
Louisiana'nın toprağını kazdığım her kürek, o insanların beni incittiğini hatırlatıyor.
Cada pala... el fango de Louisiana que yo cavé... me recuerda a esa gente que me hirió.
Derine kadar kazdım.Damla yok!
Cavé muy profundo. No hay una gota.
.. toprağı kazdım,..... kestim..... otları ayıkladım... .. ve başka otlar ektim.
Cavé... y corté... y serré... y corté la hierba mala.
Bir smokin kiraladım, bahçeyi kazdım.
Alquilé un smoking Cavé en el patio.
Peder Cave, ilk siz başlamak ister misiniz?
Padre Cave, ¿ quieres ir primero?
Joaquin, Alejandro, annenize ve babanıza tabut yapmıştım.
Joaquin, Alejandro, una vez cavé las tumbas de vuestros padres.
Size yeni bir kuyu kazdım.
Te cavé una zanja nueva.