Cesaret edemedim tradutor Espanhol
253 parallel translation
Ellerinin bir katile ait olduğunu söylemeye cesaret edemedim.
No me atreví a decirle que tiene las manos de un asesino.
Whitney'e sormaya bile cesaret edemedim.
Hasta me daba miedo preguntárselo a Whitney.
Bir film yıldızı mı diye sormaya cesaret edemedim.
No tuve el valor para preguntarle si era una estrella de cine.
Ben de öyle düşünüyordum ama söylemeye cesaret edemedim!
Eso pensaba pero no me atrevía a decirlo.
Değil mi? Anneme göstermeye cesaret edemedim.
No me atreví a enseñárselo a mamá.
Ben de yapmayı düşündüm ama cesaret edemedim.
Yo también lo pensé. Quizás no tuve la valentía suficiente.
Cesaret edemedim.
No he tenido el valor.
Yüzüne karşı söylemeye cesaret edemedim.
No me atrevía a decírselo a la cara.
- O gün söylemek isterim ama cesaret edemedim.
Ese día lo quería, pero no me atreví a decirlo.
Bu nedenle onu evin dışına göndermeğe cesaret edemedim. Yukarıda.
- Por eso no salió de la casa.
Ama tamamiyle doğru. Cesaret edemedim!
Tal vez, pero es la verdad.
Söylemeye cesaret edemedim efendim.
Me faltó valor para decírselo, señor.
Kadınsı kıyafetleri her zaman çok sevdim ama giymeye hiç cesaret edemedim.
Siempre me gustó la ropa femenina, pero no me atrevía a llevarla.
Hayatımı sona erdirmeyi defalarca düşündüm ama cesaret edemedim.
A menudo lo he pensado Debo terminar mi vida con veneno pero me falta el coraje.
Orada neler olduğunu ve tüm bunların Henry ile bağlantısının ne olduğunu sormak için içim içimi yiyordu ama cesaret edemedim.
Me moría por preguntarle qué había pasado y qué relación podía tener con Henry, pero no me atreví.
İzin almaya cesaret edemedim.
No me he atrevido a tomarme el tiempo necesario.
Bunu söylemeye cesaret edemedim.
No me atrevía a decirlo.
Ona, midemin yalnızca kuru ekmeği kabul ettiğini söylemeye cesaret edemedim.
No osé decirle que mi estómago sólo tolera el pan seco.
Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu ; kiliseye gitmeye cesaret edemedim.
Llovía demasiado para ir a la iglesia.
Israr etmeye cesaret edemedim.
No me atreví a insistir.
Yıllarca bu işi bırakmayı düşündüm, ama asla cesaret edemedim.
Oh, durante años pensé en abandonarlo todo, pero nunca tuve el corage.
Korkmuştum ve karşı koymaya cesaret edemedim.
Me dio miedo, no me atreví a negarme.
Uymaya cesaret edemedim.
No me atrevo a dormir.
ben, Ben cesaret edemedim.
No tuve las agallas.
Kollarım onu tutmak için acı çekti ama giysisinin ucunu bile tutmaya cesaret edemedim.
Mis brazos ansiaban abrazarle, pero ni siquiera me atrevía a tocar las costuras de su vestido.
Beni çok korkutmuştu, bir daha kapıya dokunmaya cesaret edemedim.
No osaba tocar mi puerta. Mi vecino me obsesionaba.
Asla cesaret edemedim.
No me atreví.
Her an birinin orada olacağından öyle korkmuştum ki, ışığı açmağa cesaret edemedim.
Temía tanto que viniera alguien que no encendí la luz.
Ama sevincimi göstermeye cesaret edemedim.
Pero no me atrevía a mostrarlo.
- Düşünmeye cesaret edemedim... - Neyi?
No me atrevía a creer...
Dolaşırken Rachel'ı gördüm. Ve ona yaklaşmaya cesaret edemedim.
He visto que Rachel estaba ahí, pero me daba apuro acercarme.
Affedersiniz, daha önce adınızı sormaya cesaret edemedim.
Perdone, señorita. No me atrevía a preguntárselo. ¿ Cómo se llama?
Onu terk etmeye cesaret edemedim.
No me atrevía a dejarlo.
Kendime olan güvenimi yeniden kazandım. Ama seni görmek için Fransa'ya dönmeye cesaret edemedim.
Recuperé mi confianza... pero no me atrevía a volver a Francia para verte...
Bunu sana hemen söylemem gerektiğini biliyorum ama cesaret edemedim.
Mira, debía habértelo dicho en seguida, pero me ha faltado valor.
Cesaret edemedim.
Simplemente no tenía valor.
Söylemeye cesaret edemedim...
No osé decírselo
Sana söylemeye cesaret edemedim.
No me atreví a decírselo.
Arabayı zorlamaya cesaret edemedim.
No me atreví a poner el coche a tope.
- Cesaret edemedim.
- No me animé.
- Babasının hizmetinde ayda 1000 franka çalıştığımı söylemeye cesaret edemedim.
No me atreví a decirle que era un empleado de su padre. Sólo ganaba mil francos, estaba acomplejado.
- Cesaret edemedim.
No tuve el valor.
Özür dilerim, efendim, evine gelmeye cesaret edemedim.
Disculpe que haya osado venir hasta su casa.
Cesaret edemedim.
No me atrevería.
Gece gelip sizden anahtarı almaya cesaret edemedim.
No me atreví a ir pedirle la llave en plena noche.
Bana inanmayabilirsin, ama Konuşmaya cesaret edemedim.
Puede que no me creas, pero... no me atrevía ni a hablar.
Size söylemeye cesaret edemedim. Işıksız uyuyamam.
Tenía vergüenza de decírtelo... pero no puedo dormir sin una luz encendida.
Ona işaret etmeye cesaret de edemedim.
Tampoco me atrevía a hacer ninguna señal.
Cesaret edemedim.
No me atreví.
Bunu kabul etmeye cesaret bile edemedim.
No me atrevía a aceptarlo.
Cesaret edemedim.
No me atrevo.