Chances tradutor Espanhol
646 parallel translation
Diğer bir tabirle, kazanma şansımız sıfır.
En otras palabras, nuestras chances de ganar son cero.
Bir fincan kahve bulabilir miyiz?
¿ Qué chances tengo de un café?
- Ne şansın olabilir ki?
- ¿ qué chances tendrías?
Haines Kalesine bir haberci gönderelim, asker göndersinler.
Digo, de enviar un mensajero a Fort Haines, mientras tengamos chances para que manden al ejército!
O trenden indiğimde işim bitmişti zaten.
No tenía chances cuando me bajé de ese tren.
Bayan Hathaway, orada başınıza bir iş gelirse, hayatta kalma şansınızın çok az olduğunu biliyorsunuz değil mi?
Srta. Hathaway, usted comprende que si algo sucediera allí, sus chances de sobrevivir serían limitadas, verdad?
Yaşama şansı ne Doktor?
¿ Qué chances tiene, doctor?
Korkarım komadan çıkma ihtimali çok zayıf.
Me temo que sus chances son pocas.
Albert ve Harold'ı öldürerek kazancınızı artırmaya çalıştınız.
Procedió a aumentar sus chances eliminando a Albert y a Harold.
Bu istikameti kullanırsak, deniz üzerinden baskın yapma şansımız artar.
Por esta curva, las chances de perder... el elemento sorpresa sobre el mar son escasas.
Bayan, Ay'da silah ateşleme ihtimali, sıfıra yakındır.
Señora, las chances de cazar un elefante en la Luna son remotas.
Ama seninle, zavallı bir kızın kukusu üstünde... kılıçları tokuşturmamın hiç şansı yok. Fakat mümkün değil. Pekala.
Sí me doy cuenta, y siento tu dolor, pero no hay chances voy a rozar mi pene con el tuyo en la vagina de una pobre chica.
Biliyorsun, bu senin fikrindi. Yeterince iyi olduğunu söylemiştin.
Dijo que tenía chances.
# İşte romantizm budur İnsana ikinci bir şans tanımaz.
Así es el amor, no hay segundas chances
Şu anda ne kadar fazla bilgi elde edersek, o kadar çok onu yakalama şansı elde ederiz.
Así es, señora. Cuanta más información tengamos ahora mejores chances tendremos de atraparlos.
Evlenmeyeceksiniz değil mi?
¿ Hay chances de que Uds. se casen?
Ben burada iş bulamıyorsam senin şansın ne kadar?
Ahora bien, si yo no pude conseguir trabajo. ¿ Cuáles son tus chances?
Bunun için oynayın.
Juguémoslo a chances.
Bu?
¿ Y eso? Ya dimos muchas chances para que él pague pero él no pagó, entonces tenemos que llevarnos todo, viejo. ¡ Así es!
Bu yıldız kamyonunun dağılmadan kalmasını umalım. Şansımız nedir?
Esperemos que este armatoste aguante. ¿ Cuáles son las chances?
Hayal kırıklığına uğrama ihtimali daha azdı.
Hay menos chances de decepcionarse.
güneş sistemince yakalanınca gezegenlerle çarpışma ihtimali artar.
Una vez en el sistema solar interno aumentan los chances de otra colisión.
Ne kadar samuraya benzersen hayatta kalma şansın o kadar fazlaydı.
A mayor parecido a un samurai, mayores chances.
Şans yok.
No hay chances.
Yine de bundan kurtulmak için bir şansın var.
¡ Pero tienes chances de salir!
Şansın yok!
No hay mas chances.
Soğuk hava devam edecektir ve büyük ihtimalle bitmeden az da kar görürüz.
El tiempo frío seguirá con buenas chances ve que nieve antes de que termine.
Şanslar olabildiğince eşit.
Las chances son parejas.
Onu burada bulma şansımızın bir McDonald's bulmak kadar olduğunu biliyorum.
Tenemos más chances de hallar un McDonalds aquí que a ella.
- Düşünüyordum da Kraliçe Angela'nın dönüşüyle, isyancıların artık Horde'a karşı daha fazla şansı olacak.
Estaba pensando con la Reina Angela de regreso, La Rebelión tendrá mejores chances para enfrentar a la Horda
Yılan Dağına gideceğiz. Efendim duygularınız anlıyorum, ama Adora'yı kurtarmak için küçük bir grubun tüm ordudan daha çok şansı var.
Señor, sé como se siente, pero un pequeño grupo tiene mejores chances de rescatar a Adora que un ejército entero
Kazanmak için fazla şansınız olduğuna inanmıyorum.
No creo que tengan muchas chances de ganar.
Gitmeleri için her fırsatı tanıdım.
Les di todas las chances para que se fueran.
O durumda bir insanın yakalanma riski çok daha düşüktü.
Una persona sola en esa situación tiene menos chances de fallar. ¡ Detente!
Beni beklemeye alma şanslarının yüksek olduğunu söylediler.
Tengo chances de quedar en lista de espera.
Zor ihtimal.
Pocas chances de ello...
Muhtemelen...
Las chances son
RoboCop görevde olmayınca, dışarıdaki kaos büyüyecek. Bu da şehri ele geçirmemizi kolaylaştıracak.
Sin Robocop, aumenta el caos y las chances de quedarnos con la ciudad.
Fırsatım varken ekselanslarının icabına bakmalıydım.
Tenía razón.. no estaba mintiendo sobre las chances de salir de aquí.
Her hamilelikte bu kusuru çocuğa geçirmek için yüzde elli şans vardır.
Pero con cada concepción, tiene un 50 % de chances de transmitir el defecto.
Ama şansımız olduğunu sanmıyorum.
Pero hay pocas chances.
İkinci şansa inanır mısın?
¿ Cree en las segundas chances?
Bayan Fingerwood'un beni beğenme olasılığının 950 milyonda bir olduğunu..... hesaplamak için matematik dahisi olmama gerek yoktu.
No tienes que ser un genio de las matemáticas para darte cuenta que las chances que tenía de lograr que Miss Fingerwood se fije en mí eran de una en 950 millones.
Buraya toplanan insanlara fırsat vermememiz gerekiyor.
Vamos a tener que arruinar las chances de todos los que estan aqui.
Eğer atlatmazsa, medikal bilim büyük bir hızla ilerliyor.
Existen chances de que salga de esto. La medicina progresa a saltos.
Bu kapılardan ne çıkarsa çıksın... birlikte çalışırsak sağ kalma şansımız artar.
Salga lo que salga de esas rejas tenemos más chances de sobrevivir si trabajamos juntos.
Bence iki seçeneğiniz var.
Diría que hay dos chances.
Böylece Harriet'in şansı arttı çünkü yengesi büyük ihtimalle ona itiraz ederdi.
Esto aumenta las chances de Harriet, pues su tía se oponía.
Addis'le gidebilirdin.
¿ Sabe cuáles son las chances una vez que entremos a el campamento apache?
Hayatta olmaz!
¡ Nunca, no hay chances!
Başka şansın yok.
No hay más chances.