English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ C ] / Cherokee

Cherokee tradutor Espanhol

301 parallel translation
Ben iki sene önce Cherokee İlçe'sinden geldim.
Yo vine de Cherokee hace unos dos años.
Cherokee İlçesi.
- Cherokee. ¡ Guao! - ¡ Vaya!
- Connie'nin ailesi Cherokee İlçesinden.
- La familia de Connie es de Cherokee. - ¡ No me digan!
15 dakika sonra 16. Cadde ile Cherokee Caddesinin birleştiği köşede buluşalım.
Te veré en la esquina de la 16 y Cherokee en 15 minutos, ¿ de acuerdo?
Kafasız Cherokee, dişlerimin yarı hakkı için bir gümüş dolar bahis oynuyor. Oysa bir öküzün damgasını söküp atacak kadar güçlü dişleri var.
Ese cherokee apostó un dólar de plata contra 50 % de interés en mis dientes... y él con unos dientes para sacarle la marca a la parte más dura del cuerno.
Bu "Cherokee".
Esto es "Cherokee".
Pek sayılmaz, sekizde birim Çeroki, geri kalanım İskoç ve İngiliz.
Tengo una octava parte de sangre cherokee, el resto es galesa e inglesa.
Çeyrek bir Çeroki, eski bir Komançi hilesini nereden bilsin? Onlar geceleri en iyi atlarını yanı başlarına bağlayarak uyur.
¿ Qué sabe un medio cherokee del viejo truco comanche de dormir con su mejor caballo atado a su lado?
Çerokili kızıl derili bir hatundan daha güzel bir şey olmadığını sen söyledin.
Dijiste que no hay nada más bonito que una india cherokee.
Seni Campbell Cherokee Makinaları işine vereceğiz.
Te pondremos con Herramientas Campbell Cherokee.
Campbell Cherokee...
Campbell Cherokee...
Cherokee yerlisi bir şaman vermişti bunu, bunu takarsam insanların aptalca sorular sormayacağını söylemişti.
Me lo dio un curandero cherokee, que dijo que si lo llevaba, la gente no me preguntaría estupideces.
Yarı Çeroki'ydi.
Es mitad cherokee.
Cherokee bölgesine gidene kadar, deri ticareti yapıp, oradan oraya gezdi durdu.
Saltando de un lugar a otro, Comerciando con pieles, Hasta que llegó a una tribu Cherokee.
- Mavi Çocuk safkan Cherokee'dir.
Bueno, Muchacho Azul es un cheroqui.
Safkan bir Cherokee.
Un cherokee de pura sangre.
- Yarı Çerokiyim de.
- Yo soy medio cherokee.
Cherokee, ha?
Cherokee, ¿ eh?
Benim bir çeşit Cherokee Şefi olduğumu sanıyor.
Ella piensa que soy una especie de jefe Cherokee.
- sonra Cherokee Kuşağı Koşusu'na girdim.
- e hice la carrera a la franja Cherokee.
Cherokee Kuşağını beyazların yerleşimine açmışlardı.
Cuando abrieron la franja Cherokee a los colonos blancos.
Dünya tarihinin en büyük at yarışıydı evlat... ve dünyanın en büyük ödülü... Cherokee Kuşağıydı.
Fue la mayor carrera de caballos de toda la historia del mundo, chaval, y con el mayor premio, la franja Cherokee.
Seni tanıyorum. Cherokee Kabilesi'ndensin.
Yo te conozco, eres un Cherokee.
Cherokee olan sensin.
Tú eres un Cherokee.
"Gerçek bir Cherokee nerede olursa olsun evrenin merkezinde olduğuna inanır." demişti.
Me dijo que un verdadero Cherokee, cree que donde quiera que esté, está en el centro del universo.
Artık bir Cherokee değilim.
Ya no soy un Cherokee.
Ama TV izlerim. Yüzüne bakar düşüncelerini okurum. Böylece tanırım.
Pero veo TV y veo tu rostro y oigo tus pensamientos, y así sé que eres un Cherokee.
- Sen Cherokee'sin. - Hayır. Hiçbir şeyin merkezinde falan olmak istemiyorum, özellikle de -
No, sólo no quiero ser el centro de nada y seguramente no...
Cherokee olurduk!
Cherokees.
Daha sonra, kısa süre sonra ben ve bir piyanist birlikte Cherokee üstünde çalışmaya başladık.
Después de eso, un poco más tarde yo y el pianista nos juntamos para trabajar en "Cherokee".
Cherokee köprüsü.
El puente de "Cherokee".
Laf lafı açıyordu ve bir anda konu tam kan çeroke olan annemin Amerikan yerlisi olmasına geldi, sayın yargıç.
Bien, una cosa llevó a la otra Y de algún modo salió que mi madre era una Una Nativa Americana una Cherokee de pura sangre, Señoría.
Bu Cherokee.
Es Cherokee.
- Cherokee! - Kurt!
¡ Cherokee!
- Kurt! - Cherokee! Cherokee!
¡ Cherokee!
Listeyi kısalttım.
Cherokee, Explorer...
Cherokee, Explorer, Montero Trooper veya Pathfinder.
-... Montero, Trooper o Pathfinder. - ¿ Y el 4Runner?
Sizi Cherokee ve 14. Cadde'den Antik Mart'a nasıl gideceğimizi sormak için aramıştım.
Llamé... para preguntar cómo se va al Mercado de Antigüedades... desde la esquina de Cherokee con la 14.
Hayatımın çoğunu Seattle'da geçirdim.
Desde Cherokee con la 14... - hay que...
Cherokee. 9 model Cherokee.
Un Cherokee del'94.
Gümüş rengi.
Un Cherokee plateado. ¡ Lo logré!
Cherokee sapağı kaçırmış, arabaya toslamış.
Avioneta se pasó de la pista. Le dio a un auto.
Cherokee sapağı kaçırmış, arabaya toslamış.
Una avioneta se pasó de la pista. Le dio a un auto.
- Tek arabamız var. Mavi Cherokee.
Tenemos un auto, el Cherokee azul.
Evlendik, dünyayı Cherokee gözleriyle görmeye başladım, Doğa Kanunu'nu anlayana kadar.
Nos casamos y empecé a ver el mundo con ojos Cherokee, hasta que llegué por fin a comprender el Camino.
Pekala Cherokeeler, Tanrı onları bu tepelere yerleştirdiğinden beri burada yaşadılar.
Bueno los Cherokee han vivido en estas colinas desde que Doda las puso aquí.
Ama sonra beyaz adam geldi, Cherokeeler onunla kağıt üzerinde anlaştı.
Pero entonces el hombre blanco vino y el pueblo Cherokee hizo un tratado escrito con él.
Ama Cherokeeler ağlamadı.
Sin embargo, los Cherokee no lloraron.
Her Cherokee'nin gizli yeri vardır.
Todo Cherokee tiene un lugar secreto.
Cherokee kayıtlarında olduğu için resmi olarak bir Kızılderili.
Él está en los padrones Cherokee y por lo tanto es oficialmente un indio.
Blue Boy ve ben tüm bölgeyi boydan boya geziyoruz, Cherokeeler'le petrol çıkarıp, Navajolar'la çit inşa ettik, beyaz adamların savaşına yakalandık.
Hemos recorrido el país, Blue Boy y yo, cavando pozos petroleros con los Cherokee, haciendo cercas con los Navajos, atrapados en las guerras del hombre blanco.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]