Claro tradutor Espanhol
157,421 parallel translation
Elbette, hiç sorun değil.
Claro, sin problema.
Fakat bu yeni kanıt bize Huntley'e tekrar soruşturma açmak.... ve Michael Farmer'a karşı suçlamaları düşürmek için net bir neden sunuyor.
Estas nuevas pruebas nos dan un motivo claro para reabrir la investigación sobre Huntley y para retirar los cargos contra Michael Farmer.
Bayan Huntley, aranmamanız gerektiğinde çok ısrarcı oldu.
La Sra. Huntley dejó muy claro que no debían llamarlo.
Kendime kristal ayna yapamadığıma inanamıyorum.
No me puedo creer que que no haya sido claro prístino.
uydurma Kanıtları göz ardı edin, efendim, saf ve basit.
Un indicativo diáfano de que la prueba fue manipulada, así de claro.
Anlıyorum.
Claro, lo entiendo.
Tamam, anladık.
Claro, entendemos.
Evet, sadece biraz.
Claro, solo un poco.
Evet.
Claro.
Bu çok net ve ihtiyacım olan bu.
Es muy claro, y es lo que necesito.
Tabii.
Claro.
Tamam. Olur.
Claro.
Glen'in cumartesi sabahı programları öncelikle çocuklara yönelik.
Claro. Pero la programación matutina de los sábados de Glen es para niños.
- Elbette.
- Claro.
Doğru.
Ah, claro.
- Doğru.
- Claro.
Evet.
Ah, claro.
Ama sonra, tabii ki geri gelip beni yeniyorsun çok Amerikan ve harika bir şeyle çünkü sen sarışınsın.
Pero, claro, luego regresas y me vences con algo estadounidense y genial porque eres... Rubia.
- Tabii, evet.
- Claro.
- Tabii ki hayır.
- Claro que no.
Tabii ki.
Claro.
- Evet, yapılabilir gibi. Değil mi Debbie?
- Claro, podemos. ¿ No, Debbie?
Evet, hepsi çok basit.
Claro, es sencilla.
- Evet, şey...
- Sí, claro...
- Evet, kesinlikle.
- Claro.
- Olur.
- Claro.
- Evet Ruth.
Claro, Ruth.
Doğru. Evet.
Claro.
- Biliyorum.
- Claro.
- Elbette geliyor.
- Claro que Ruth irá.
Tabii geliyorum.
Claro que iré.
- Evet, tabii.
- Sí, claro.
Hayır, tabii ki o yüzden geldim.
No, claro que sí.
Tabii ki sen olduğunu biliyordum.
Claro que sabía que eras tú.
Hapishane hücresini bebek bakım evine döndürmek konusunda umutlu.
Claro, con lo de convertir su celda en una guardería.
Evet. Elbet... Şaka mı yapıyorsun?
Sí, claro... ¿ estás bromeando?
Hep tahmin ediyordum, ama artık daha net.
Probablemente siempre, pero ahora está bien claro.
Tabi ya.
Claro.
Söylemek istediği bir şeyler olduğu belliydi ama son seansına kadar bunu yapamadı.
Estaba claro que había cosas de las que quería hablar, pero no pudo hasta su última cita.
Evet, tabii ki arkadaşınım.
Sí, claro que soy tu amiga.
- Konuşma benimle.
Claro, lo siento.
- Ben...
- Claro.
Tamam.
Claro.
Elbette kalkışabilir.
¡ Claro que podrían!
Öyle de olabilir tabii.
Claro, si eso te gusta.
Elbette gelecektim.
Claro que vine.
Tabii, tabii.
Claro, claro.
- Tabii.
- Claro.
Elbette öyleyim.
- Claro que lo soy.
Şimdi bizim...
- Claro, vale, pues nuestros...
Ve bir alet var.
- Claro.