English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ C ] / Cute

Cute tradutor Espanhol

73 parallel translation
Count Basie'nin muhteşem "Cute" kaydı.
"Cute", de Count Basie.
* Şirin ufak tefek bir kız var beni bekleyen evde *
# I got a cute little gal waitin'home for me
Quit being so fucking cute!
iDeja de ser tan jodidamente adorable!
You can be cute by yourself. Küçük Mickey, amma da güzel! Becer onu o halde.
Si te parece tan jodidamente bonita jode con ella y ya.
- O her zaman sevimli.
- She's always cute.
Söylemiştim, Şirin abla bugün hasta gelirse söylerim gidiyorum.... ne?
Te lo dije, la hermana Cute llamó para decir que estaba enferma. Cuando venga, la llamaré para limpiar por ti.. Iré a... ¿ Qué?
That's where cute little ol'me-e lay down my sweet head!
Ahí es donde tuve que posar mi dulce cabecita.
Senin bu sevimliliğin yok mu canım, gercekten korkunç.
" querido volver a Really cute
Derken şu sevimli park bekçisi bir anda karşımıza çıktı. Hatırladın mı?
Entonces hubo que cute little parque guardaparques que salió de la nada.
Zorluyken çok çekicisinvery cute when you try so hard.
Eres encantador cuando lo intentas tanto.
They were cute and they liked me too.
Eran lindos y me gustaban también.
- Bak, Leela. "Çok hoşsun." - Olabilir. Ne demek istiyorsun?
- Mira, Leela. "U-R-2 cute ( eres muy linda )" - ¿ Quizá, cual es tu punto?
Şirin mi?
Cute?
"I'm sexy, I'm cute" "I'm popular to boot"
Soy sexy, soy bonita soy popular para poder mandar.
"As teddy bears were cute"
Como lindos eran los osos de peluche...
I met a boy he's cute as can be
Conocí un chico que no podía ser más guapo.
Çok tatlı.
So cute.
Siyah tişört, kahverengi saç... Çok tatlı.
Camisa y Negro pelo castaño... so cute.
~ CuTe :
Una cosita... P. ¿!
Çok sevimli.
It's so cute!
# Ooh, it's so cute
# Ooh, it's so cute
Tamam, teğmen Provenza, maket bıçağının silah olarak kullanıldığı bütün olayları, araştırmanı istiyorum ; bakalım Tomas Medina ile bir bağlantı bulacak mıyız?
De acuerdo, teniente Provenza, quiero que busque entre todos los informes aquellos en los que se utilizara un cute como arma y ver si alguno de ellos tiene conexión con Tomas Medina.
Arkasında maket bıçağı ve her yerde gardenya parfümü kokusu bıraktı.
Dejando un cute como prueba, y perfume de gardenias por todas partes.
A cute mole on her back!
Con un lindo lunar en la espalda.
You were so cute.
Eras tan lindo. Ok, ok.
Don't be cute.
De no ser atractivo
- Sevimliler, dimi?
- Cute, ¿ Eh?
Diğeri şirinmiş.
- Cute El otro de uno.
Çok tatlısın!
¡ You are so cute!
Tamam, gidip Meat Cute'e geri dönüp alırım. 20 dakikaya dönerim.
Vale, volveré al Meat Cute y regresaré en veinte minutos.
Meat Cute denen bir yerin arkasında park edilmiş bir arabadan çalmış.
Las robó de los asientos traseros de un coche que estaba aparcado detrás de un sitio llamado Meat Cute.
Küçük, sevimli, iyilik meleği Dr. Lee acımasız, soğuk, ölüm takıntılı, sadiste aşık olmuş.
Cute poco de hacer el bien el Dr. Lee, enamorado de una cruel, frío, muerte obsesionado sádico.
Meat Cute şarküteri.
En la charcutería Comida Mona.
- Meat Cure cinayetleri için bahanesi sensin.
Bueno, eres su coartada para los asesinatos en Meat Cute.
En son buluşmamızda sen bunu beni vurduğun gece olarak hatırlayabilirsin Meat Cute yerinin çatışma görüntüsüne baktım ve tahmin et neyi görmedim?
Después de nuestro último encuentro, tal vez lo recuerdes como la noche en la que me disparaste, estaba viendo la cobertura del tiroteo en Meat Cute, ¿ y adivinas qué es lo que no vi?
Meat Cute bahanen konusunda üstüme geliyor.
Está interrogándome acerca de tu coartada en el Meat Cute.
Evan onu işe alan adamı tarif etti ona.
Evan tenía que describir al hombre que le contrató en Meat Cute.
Geçen ay 48. bölgedeki polis ressamıyla birlikte çalışmıştım baş kesme davasında tanıştığım Meat Cute'deki adamı tarif etti.
Ahora, yo trabajé con el dibujante del retrato en el distrito 48 el mes pasado, describí al hombre que conocí en Meat Cute en ese caso de decapitación.
Hatta Meat Cute'ta Suzuki kendi kanıyla bir isim yazmıştı.
Había un nombre escrito con la propia sangre de Suzuki en Meat Cute.
Meat Cute bahanen konusunda üstüme geliyor.
Me está atosigando sobre tu coartada del Meat Cute.
⠙ ª And be like, ⠀ œ O-M-G, you look so cute in my skin⠀  ⠙ ª ⠙ ª I want to lock you in a basement ⠙ ª ⠙ ª But in that basement you would also be my personal trainer ⠙ ª
Qué guapa estás con mi piel * * Quiero encerrarte en un sótano * * pero allí también tendrás que ser mi entrenadora personal *
- Hazır buradayken Meat Cute olayı hakkında birkaç sorum daha olacaktı.
Ya que te tengo aquí... tengo un par más de preguntas sobre el incidente en Meat Cute.
Meat Cute cinayetiyle bağlantılı olduğunu düşündüğüm bir adam beyinler hakkında konuşup duruyor.
Un sujeto que creo está conectado con los asesinatos en Meat Cute solo hablaba de cerebros.
Meat Cute meselesini aklından atamıyor.
Él no dejará pasar lo de Meat Cute.
Ortağım yukarıda, bir hikayesi var ve seninle Meat Cute hakkında konuşmak istiyor.
Mi compañero está arriba, el detective que tiene un bosquejo de tu cara y quiere hablar sobre lo de Meat Cute.
Meat Cute'de vurulmasının bir intihar olup olamayacağını sordum.
Le pregunté si su esposo mostraba brotes suicidas cuando sucedió lo de Meat Cute.
Sadece, adli tıp sonuçlarına göre Meat Cute'de birden fazla tetikçi olduğuna dair bulgular var.
Es solo que la evidencia forense del Meat Cute sugiere que hubo al menos otro tirador.
Meat Cute davasında kayıt tutan ilk dedektif olduğunu fark ettim ama kenara çekilmişsin. Neden?
He averiguado que tú fuiste el primero a quien asignaron el caso del Meat Cute, pero te lo quitaron. ¿ Por qué?
Meat Cute'ta.
En el Meat Cute.
Meat Cute'un atık lavabosunda kayıp astronot Alan York'a ait saç telleri bulmuşlar.
Han identificado un cabello encontrado en el desagüe del fregadero de la Carne lindo como pertenecientes a falta astronauta Alan York.
Onu sevimli bulmuşsun.
Usted lo encontró cute!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]