English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ D ] / Damat

Damat tradutor Espanhol

1,435 parallel translation
- Aynı zamanda damat mısın?
- ¿ Eres el novio también?
Gelin tarafımı yoksa damat mı?
¿ Del lado de la novia o el novio?
Eğer evlenmiyor olsaydı, Eğer damat o olmasaydı, ne yapacağımı sanıyordunuz?
Si no se hubiera estado casando, si no hubiera sido apuesto, ¿ hubiera ido?
Pekala. Yürüdükten sonra gelinle damat bana eşlik edecekler. Damadın sağdıcının ve baş nedimenin de yakından takip etmelerini istiyorum tamam mı?
De acuerdo, entonces, después de la marcha, los novios me acompañarán y me gustaría que los padrinos siguieran de cerca pero no olviden dejar espacio a los novios para moverse.
Şimdi gelinle damat birbirlerine sevgi dolu baksın.
Y ahora quiero a los novios viéndose amorosamente.
- Damat!
- Yerno.
Oh, benim damat gibi, yakışıklı oğlum.
Ay, mi hijito del alma, mi hijo precioso.
Norma'nın nişanlısı gerdekten önce onu seks yapmaya ikna etmiş, damat tadına baktıktan sonra kilisede 100 kişi ve papaz beklerken törene gelmeden sıvışmış.
Oí que el novio la convenció de tener relaciones... la noche antes. Y después de haber probado... Había 100 personas en la iglesia, el cura estaba esperando... y él nunca apareció en la ceremonia.
Damat seni bekliyor.
Te espera tu novio.
- Önce gelin ve damat.
- Primero el novio y la novia.
Gelin ve damat çok yaşa!
¿ Larga vida al novio y a la novia!
- Ooo damat.
- Ahí esta el novio.
Damat kıskanıyor mu?
¿ Está celoso el novio?
Gelin damat formunu imzalarsanız, başlayabiliriz.
Si son tan amables, firmen en el registro.
Bunu hiç kimse bilmiyor. Damat kaçtı ve onu hiç kimse bulamıyor.
nadie lo sabe, pero el novio se ha ido y nadie consigue encontrarlo.
Ve tabii ki damat gelinin kanını içmek zorunda.
Y, por supuesto, el novio tendrá que beber su sangre.
- Hiçbir şey. Baban damat adaylarına karşı hep böyle sert midir? - Neden?
Nada. ¿ Tu padre siempre es duro con tus pretendientes?
Yerinde olsam, ona "damat" demeye başlamazdım.
No lo llamaría "hijo" aún. - Sal de aquí.
Bir de damat.
Y el novio.
Bugün kasabada yemek yiyordum ve nedense damat beni davet etti. Aslında davetsiz misafir değilim.
No vine sin invitación.
Nadiren damat adaylarıyla görüşürler ve kabul etmezler, bir sürü teste tabi tutarlar eğer çocuklardan hoşlanmazlarsa, alır başlarını giderler!
Apenas encontramos buenos novios... y encima, estas chicas los examinan... y si no les gustan, los mandan a volar cometas.
Gelin, damat rahip rahibin karısı.
La novia, el novio, el reverendo, la mujer del reverendo...
- Sonra da damat oluyorsun.
- Sé tú el novio.
- İşler öyle olmuyor. Bu bekarlığa veda partisinde damat olma şansı ve sen önümüzdeki Cumartesi evlenmek zorunda değilsin. Dur.
- No funciona así.
Şu andan itibaren, damat benim.
A partir de este momento, yo soy el novio.
Damat nerede?
¿ Dónde está el novio?
Damat şapkası sende değildi.
Tú no eras el tipo con el sombrero de novio.
- Müstakbel damat nerede?
¿ Dónde está el novio?
- Ne yetenek! - Ne damat!
- Qué gesto!
Kafalarındaki damat adayı ben olamam.
No soy el típico pretendiente que tendrían en mente.
Düğünler, gelin ve damat hakkında değildir.
Las bodas no son sólo novias y novios.
Sandra, önceden ayarIanan günde kiIisedeydi... sadece damat değişmişti.
Así fue como lo siguiente era preparar una gran boda. Debía ser unica.
Damat Nino'yu çocukluğundan beri tanırım, onu vaftiz ettim o'nu dine ben kabul ettim ve ergen olduğunda ve şeyinden dolayı kaçınılmaz problemleri olduğunda...
Conozco al novio, Nino, de toda la vida. Yo lo bauticé... le di su Primera Comunión... y cuando llegó a la pubertad... y tenía ciertos problemas debido a su...
Damat kim?
¿ Quién es él?
Mosmor bir gözle damat oldu.
Le puse un ojo morado el día de su boda.
İyi bir damat adayısın!
¿ Qué dices? Eres un gran partido.
- İyi bir damat adayıydım.
Era un gran partido.
Damat?
- ¿ Un yerno?
Yakışıklıyım ama damat ben değilim.
No, espera, sé que luzco buenmozo pero me confundiste. No soy el novio.
Damat yüzüğü kaybetmiş.
¡ Oí que el novio acaba de perder el anillo de casamiento!
Ayak izleri, damat ve gelin ayak izlerine benziyor.
Parece el caminar de una pareja de novios.
Gelin ve damat!
La novia y el novio!
- Gelin ve damat!
La novia y el novio!
- Damat nerede?
- ¿ Dónde está el novio?
- Onun için uygun bir damat arıyorum. - O illa bir doktorla evlenmek istiyor, kendi kararı.
- Sigo buscando un pretendiente... ella insiste en casarse sólo con un médico, alguien que ella conozca.
Gelinle damat çok yaşasın!
¡ Viva los esposos!
Damat gelinin ait olduğu kişidir ama damadın arkadaşı duran ve dinleyen, damadın sesini duyduğunda memnun olur.
El novio es a quien la novia pertenece. pero el amigo del novio... quien esta cerca y escucha, se alegra cuando oye la voz del novio.
28 Nisan'da "damat bulundu" yazmış.
Le está llegando ahora. Algo me dice que no son saludos del conejito.
Kendime bir damat bulmaya gidiyorum!
¡ Mejor voy a buscarme un cebadero!
İlk damat için mi mevcut?
- Tranquila.
Kaderine doğru gidiyor, bir damat gibi aceleyle.
Sigue su destino corriendo como un novio.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]