Dame tradutor Espanhol
49,101 parallel translation
- Kamyonetin anahtarlarını ver.
Dame las llaves de la camioneta.
Ver şu anahtarları. - Bak, Christina...
Dame las llaves del coche.
- Açıklamama müsaade et.
Dame una oportunidad...
- Şunlar için yardım eder misin?
- Dame una mano con esto.
Farkı kapatmam için zaman gerekiyor.
Solo dame tiempo para ponerme al día.
Bir saniye, Dana.
Dame un segundo, Dana.
Dana, tüfeğimi getirin.
- ¡ Matt! - Dana, dame la escopeta.
Bana bir kaç bin dolar ve kamera ver, daha iyisini yaparım.
Dame unos pocos miles de dólares y una cámara, y lo puedo hacer mejor que esto.
- Yani "ama..." kısmına gel
- Así que dame tu "pero".
Bir dakika müsaaden ile Ben.
Solo dame un minuto, Ben.
Bir saniye müsaade et.
Dame un segundo.
Lütfen bana ver.
Por favor, dame el archivo. Aquí tienes.
Barney, elinde neler var?
Barney, dame lo que tengas.
Smithers, bir bardak su ver.
Smithers, dame un vaso de agua.
Öğleden sonrayı bana ayır işte.
Solo dame esta tarde.
Olur ama bir saniye.
Sí. Dame un segundo.
- Jalapeno Poppers getir bana.
Dame unos bocadillos de jalapeño.
Bana lazım olan şeyi ver de, istersen Louis'in bütün kepekli barlarını çatıdan at.
Dame lo que quiero y por lo que a mí respecta, puedes botar todas las barras de Louis desde el techo.
Telefonunu ver.
Dame tu teléfono.
Bana iki dakika verin.
Dame dos minutos.
- Evet, ver bakalım.
México. - Sí, dame.
Biraz jöleli şekerleme ver, tamam mı?
- Dame algunos, ¿ sí?
- Lütfen! Lütfen, bana sadece bir dakika izin verir misin?
- Dame un minuto, por favor.
Lütfen beni biraz rahat bırakır mısın?
- Lo sé, solo intento... Por favor, dame un poco de espacio.
Bütün tisörtleri ben alacagim ama.
- Dame todas esas camisetas.
- Bir şans tanı en azından
- Dame la oportunidad.
İşte, bana ver.
Dame eso.
Shelby... levyeyi atalım.
Shelby... dame la barra de hierro. Shelby.
Lütfen, lütfen, Shelby, lütfen, lütfen levyeyi bana ver.
Por favor, por favor, Shelby, por favor, por favor, dame la barra.
Ver şu boku bana.
Dame esa mierda.
Getir şu ağzını.
Dame tu boca.
- Oh, bi dur artık!
- ¡ Oh, dame un respiro!
Bana biraz rahat ver.
Dame un poco de espacio.
- Sayfayı ver. - Tamam.
- Dame la página.
Kitabı bana ver sadece.
Oye, tú dame el libro.
Eli'dan intikamımı almamı sağla.
Dame mi venganza sobre Eli.
En sevdiğim ceketimi kaybettim ve sen de küçük bir kızmışım gibi davranıyorsun.
Dame eso.
- Baba, telefonunu ver.
- Papá, dame tu teléfono.
Bize bir kaç dakika ver, olur mu?
Dame unos minutos, ¿ sí?
Beni puanla.
Dame mis puntos.
Elini ver bana.
Dame la mano.
Gimme!
¡ Dame!
Biraz zaman ver bana.
Dame un poco de tiempo.
Önce telefonu alacağım.
Dame ese teléfono para empezar.
Varlığına dair bir işaret göster.
Dame una señal de tu presencia.
- Bana biraz su getirin.
Dame agua por favor, amigo.
Bana kamerayı ver.
Dame la cámara.
Stewie zaman makinesini çalıştırıp bunun olmasını engelleyecek.
Dame eso. Mira, ¿ lo ves? ¿ Ves lo que hago?
- Ver şu anahtarları.
¡ Dame las llaves!
Kimdi o?
Dame un cigarrillo. ¿ Quién era?
Bana bir sayı ver de günüme devam edeyim.
Así que dame un número, para que pueda seguir con mi día.