Dawn tradutor Espanhol
2,499 parallel translation
" Benim adım Dawn.
- Me llamo Dawn.
"Beth Handler ve Annie Sklaver, Tavia O'Neal ve Shelby Hernandez Dawn Miller ve Samantha Bryant."
"Beth Handler y Anne Sklaver, Tavia O'Neal y Shelby Hernandez, Dawn Miller y Samantha Bryant".
- Hayır, Şeker Kız'la arkadaş olmuştuk. - Şeker Kız mı?
- No, Sugar Dawn y yo, éramos amigos por aquel entonces. - ¿ Sugar Dawn?
İşte şimdi tamam oldu.
Ah, ahora estás lista. Esa es Sugar Dawn ( Amanecer dulce )
Şeker Kız, şu 16'yı hemen söylesene.
Sugar Dawn, adelante y habla sobre la realidad de los 16.
Şeker Kız'ı daha iyi korumalıydım.
Debería haber protegido a Sugar Dawn mejor.
Şeker Kız'da sözleşme için şarkı söyleyecekti ama görünmedi.
Sugar Dawn estaba por obtener uno también, pero nunca apareció.
Belki Şeker Kız adıyla tanıyorsundur.
¿ Tal vez la conociste como Sugar Dawn?
Evet, Şeker Kız'ı hatırlıyorum.
Si, recuerdo a Sugar Dawn.
Şeker Kız o gece orada öldürüldü.
La misma noche en que Sugar Dawn fue asesinada.
Cadde'nin kocabaşlarıyla takılıyordu, ama daha çok toydu.
Ella está muerta, vos sos famosa. Hacé la cuenta. Mira, Sugar Dawn estaba en la calle 26 con los peces gordos, pero ella aún no tenía experiencia.
Şeker Kız'ı son görüşüm oldu.
Esa fue la última vez que vi a Sugar Dawn.
Şeker Kız'ı tam bir repçiye dönüştürdüğünü söylemiştin.
Dijiste que convertiste a Sugar Dawn en una buena propuesta de la MC.
Ama Şeker Kız imajını değiştirmek niyetindeydi.
Pero Sugar Dawn estaba mirando cambiarle la imagen.
- Şeker Kız seni bıraktı, Zen. - Haydi canım.
- Sugar Dawn te dejó caer, Zen. - Por favor.
Söyledim ya, Şeker Kız'ın başına gelenlerle bir ilgim yok.
Te dije, no tuve nada que ver con lo que le pasó a Sugar Dawn.
Etraf "Dawn of the Dead" filmi gibiydi.
Fue como El Despertar de los Muertos.
"Beni karanlıktan aydınlığa, sen taşımış olsan da"
Though it was you who saw me through the darkness to the dawn.
- Dawn.
- Dawn.
- Size bir içki ısmarlayabilr miyim?
- ¿ Puedo pedirte una copa, Dawn?
İtiraf etmeliyim ki Dawn ben o romantik adamlardan değilim.
Bueno, tengo que decirle, Dawn que no soy un tipo romántico por naturaleza.
Dawn şampanyanın tamamını sana vermemi istedi. Umarım bölmüyorumdur.
Espero no interrumpir.
Yine Red Down mı izliyorsun yoksa Wolverine'ler!
¿ Miras Red Dawn de nuevo, o...? ¡ Wolverines!
Ashlee Dawn, içeri gel.
Ashlee Dawn, ven adentro.
- Ben, Dawn Kalinowski.
Soy Dawn Kalinowski.
Bu da Dawn.
Este es Dawn..
Dawn nerede?
¿ Dónde está Dawn?
Dawn, orada mısın?
Dawn, ¿ está usted ahí?
Dawn, bayanlar tuvaletinden benden önce çıktı.
Dawn dejo el baño de señoras antes que yo.
- Dawn, 911'i ara.
- Dawn, llame al 911.
Komşum, beni ve Dawn'ı bir klübe davet etti ve bir olaya karıştım.
Un vecino nos invito a Dawn y a mi a un club y me metí en algunos problemas.
- Dawn nasıl, adamım?
Hey, hombre, ¿ cómo esta Dawn?
Dawn?
Dawn?
Dawn, senden izin istemiyorum.
Dawn, no te estoy pidiendo. Te estoy diciendo.
Kavşağın ötesinden Clear Dawn'a bak.
Mira más allá de la encrucijada, hacia la clara aurora. ¿ Lo ves?
"Kavşağın ötesinden Clear Dawn'a bak."
"Mira más allá de las encrucijadas " hacia la clara aurora. "
Devlet, Clear Dawn Akıl Hastanesi'ni kapattığında öldürdüğü adam serbest bırakılmıştı.
El hombre al que mató había salido del Hospital Psiquiátrico La Clara Aurora cuando el estado lo cerró.
Dawn? Dawn?
¿ Dawnnie?
Tatlım?
Escucha, no... Dawn, yo te llamo...
Tim, Lou, Simone, Charlie, Dawn ve Peter'a ulaştınız.
Usted a llamado a casa de Simone, Tim, Lou
Bütün sahip olduklarımız bunlar.
Charlie, Dawn y Peter rogamos, que si no estamos.
Dawn, son görüşmemizde konuşmuştuk.
¿ Lo olvidaste? Nosotras conversamos sobre eso en la última reunión.
Çay yapacağım, Dawn.
Hago té, Dawn.
George. Dawn.
- George.
Merhaba, Dawn.
- Dawn. Hola, Dawn.
Dawn?
¡ Dawnnie!
Yatağına dön, Dawn.
Va para a la cama, Dawn.
Bu bir ağaç, Dawn.
- Querida, ese árbol no...
İşten çıkarmalar. She waits, hesitates Slips away and sneaks out in the dawn
Despidos.
Dawn.
Dawn.
- Dawn, lütfen.
- No te voy a dejar. - Dawn, por favor.